- Açık saçıklık yüzünden unutkanlık artıyor

Adsense kodları


Açık saçıklık yüzünden unutkanlık artıyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ehlidunya
Mon 16 July 2012, 11:55 am GMT +0200
Açık saçıklık yüzünden unutkanlık artıyor    
   
Evet, bu asırda açık saçıklık yüzünden, hususan bu memalik-i harrede o su-i nazardan su-i
istimalât, umumî bir unutkanlık hastalığını netice vermeye
başlıyor. Herkes, cüz’î, küllî o şekvâdadır.
 
Risâle-i Nur Talebelerinden bir genç hâfız, pek çok adamların dedikleri gibi dedi: “Bende unutkanlık hastalığı tezayüd ediyor, ne yapayım?”
Ben de dedim:
Mümkün oldukça nâmahreme nazar etme. Çünkü rivayet var. İmam-ı Şâfiî’nin (ra) dediği gibi, “Haram-ı nazar, nisyan verir.”
Evet, ehl-i İslâmda, nazar-ı haram ziyadeleştikçe, hevesat-ı nefsaniye heyecana gelip, vücudunda su-i istimalâtla israfa girer. Haftada birkaç defa gusle mecbur olur. Ondan, tıbben kuvve-i hâfızasına zaaf gelir.
Evet, bu asırda açık saçıklık yüzünden, hususan bu memalik-i harrede o su-i nazardan su-i istimalât, umumî bir unutkanlık hastalığını netice vermeye başlıyor. Herkes, cüz’î, küllî o şekvâdadır. İşte, bu umumî hastalığın tezayüdüyle, hadîs-i şerifin verdiği müthiş bir haberin tevili ucunda görünüyor. Ferman etmiş ki: “Âhirzamanda, hâfızların göğsünden Kur’ân nez’ ediliyor, çıkıyor, unutuluyor.” (Süyûtî, el-Havî Li’l-Fetevâ, 2:253; Ali el-Muttakî Kenzü’l-Ummâl, 14:233, 242.) Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-ı Kur’ân’a bu sû-i nazarla bazılarda set çekilecek; o hadisin tevilini gösterecek. Lâ ya’lemü’l-gaybe illâllah (Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez).
Kastamonu Lâhikası, s. 96, (yeni tanzim, s. 181)
***
Tarihçe-i hayatımı bilenlere mâlûmdur; elli beş sene evvel, ben yirmi yaşlarında iken, Bitlis’te merhum vali Ömer Paşa hânesinde, iki sene, onun ısrârıyla ve ilme ziyâde hürmetiyle kaldım. Onun altı adet kızları vardı: Üçü küçük, üçü büyük. Ben, üç büyükleri, iki sene beraber bir hânede kaldığımız halde, birbirinden tefrik edip tanımıyordum. O derece dikkat etmiyordum ki, bileyim. Hattâ bir âlim misâfirim yanıma geldi, iki günde onları birbirinden fark etti, tanıdı. Herkes bendeki hale hayret ederek, bana sordular:
“Neden bakmıyorsun?”
Derdim:
“İlmin izzetini muhâfaza etmek, beni baktırmıyor.”
Hem, kırk sene evvel, İstanbul’da Kâğıthâne şenliğinin yevm-i mahsûsunda, köprüden tâ Kâğıthâne’ye kadar Haliç’in iki tarafında binler açık saçık Rum ve Ermeni ve İstanbullu karı ve kızlar dizildikleri sırada, ben ve merhum mebus Molla Seyyid Tâhâ ve mebus Hacı İlyas ile beraber bir kayığa bindik; o kadınların yanlarından geçiyorduk. Benim hiç haberim yoktu. Halbuki, Molla Tâhâ ve Hacı İlyas, beni tecrübeye karar verdikleri ve nöbetle beni tarassud ettiklerini bir saat seyahat sonunda îtiraf edip, dediler:
“Senin bu haline hayret ettik, hiç bakmadın.”
Dedim:
“Lüzûmsuz, geçici, günahlı zevklerin âkıbeti elemler, teessüfler olmasından istemiyorum.”

Tarihçe-i Hayat, s. 448, (yeni tanzim, s. 792)
 

sumeyye
Mon 16 July 2012, 02:12 pm GMT +0200
s.a.. ; Subhanallah bu ne güzellik.Inşaallah günümüz gençlerine de örnek olur bu konu..Okumama vesile olduğunuz için Rabbim c.c. razi olsun..

reyyan
Mon 16 July 2012, 08:10 pm GMT +0200
ve aleykumusselam ve rahmetullahi ve berakatuh, Rabbim bizleri üstadımızın yolundan gitmeyi ve ona yani esasen Risale-i nurlara has talebe olmayı nasip eylesin...Zamanımız ahirzaman ve ne de zor bir zaman caddede, sokakta hatta evlerde bizleri günaha çağıran o kadar çok şey var ki, Rabbim ümmeti Muhammedi muhafaza eylesin, imanla kabre girebilmeyi nasip eylesin...