- Abdullah İbn Huzafe

Adsense kodları


Abdullah İbn Huzafe

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Mon 9 August 2010, 04:55 pm GMT +0200

Abdullah İbn Huzafe

İslâm, Abdullah İbn Huzafe'ye zamanında dünyanın iki büyük hükümdarı olan İran Kisra'sı ve Bizans'ın büyüğü Kayser'le görüşme imkânı vermiştir, Abdullah'ın, onların her biriyle, zamanın hiç unutamayacağı ve tarihin dilinden düşüremeyeceği bir hikâyesi vardır.

Raşid halifelerin ikincisi Ömer bin Hattab (ra) şöyle demiştir: "Abdullah İbn Huzafe'nin başından öpmek, her Müslüman'a bir vazifedir. İşte önce ben öpüyorum." [İbn Hacer]

İslam tarihinin en şerefli sayfalarından birini de Abdullah İbn Huzafe isimli sahabi doldurmuştur. Abdullah İbn Huzafe, Resulullah (sav)'a elçilik yapan sahabilerden birisidir. Allah ve Resulü için, zor ve meşakkatli yollara çıkmış, Allah ve Resulü için canını feda etmeyi göze almış, Allah ve Resulü adına büyük krallar ve devlet başkanlarıyla görüşmüş, İslam'dan dönmesi için yapılan teklin ve teklifleri canı pahasına reddetmiş mübarek bir sahabidir o.

İslâm, Abdullah İbn Huzafe'ye zamanında dünyanın iki büyük hükümdarı olan İran Kisra'sı ve Bizans'ın büyüğü Kayser'le görüşme imkânı vermiştir, Abdullah'ın, onların her biriyle, zamanın hiç unutamayacağı ve tarihin dilinden düşüremeyeceği bir hikâyesi vardır.

Bizans'ın kralı Kayser'le görüşmesi...


Abdullah İbn Huzafe'nin, Bizans kralı Kayser'le görüşmesi, Ömer İbnu'l-Hattab'ın halifeliği zamanında olmuştur. Hicretin 19'ncu senesinde, Ömer İbnu'l-Hattab Abdullah İbn Huzafe'nin de bulunduğu bir orduyu Bizanslılarla savaşmak üzere yola çı-kardı. Bizans hükümdarı Kayser'e Müslüman askerlerindeki inanç samimiyeti ve sağlamlığına, Allah ve Resulü için canlarına değer vermediklerine dair haberler ulaşmıştı.

Kayser, adamlarına bir Müslüman esir yakaladıklarında onu öldürmemelerini ve kendisine sağ olarak getirmelerini emretti. Abdullah İbn Huzafe, Bizanslıların eline esir düştü. Hükümdarlarına götürüp dediler ki : "İşte bu, Muhammed'in (sav) dinîne ilk girenlerdendir. Onu esir alıp, sana getirdik"

Bizans hükümdarı, Abdullah İbn Huzafe'ye uzun uzun baktıktan sonra dedi ki: 'Sana birşey teklif edeceğim'

Abdullah: 'Neymiş o?' dedi. Bunun üzerine hükümdar: 'Sana Hıristiyan olmanı teklif ediyorum... Eğer Hıristiyan olursan, seni serbest bırakırım. Sana ikramda bulunurum'

Abdullah sert ve kesin bir ifadeyle: 'Heyhat... Benim için ölmek, teklif ettiğin şeyden bin defa daha iyidir' dedi.

'Kayser dedi ki: Sen zeki bir kişiye benziyorsun.  Eğer teklif ettiğimi kabul edersen, seni mülk ve saltanatıma ortak ederim'

İplerle bağlı olan esir Abdullah gülümseyip: 'Vallahi, Muhammed'in (sav) dininden bir an bile dönmeme karşılık, senin ve Arapların sahip olduğu her şeyi versen yine dönmem', dedi.

Kayser: 'O halde seni öldüreceğim...' deyince, Abdullah: 'Bunu yapabilirsiniz', diye cevap verdi. Hükümdar, onun çarmıha gerilmesini emretti. Okçularına Rumca: 'Ellerinin yakınına atın' dedi. Kendisi de Hıristiyan olmasını teklif ediyordu. Fakat Abdullah kabul etmiyordu. Bu defa da: 'Ayaklarının yakınına atın' dedi. Bu arada, Müslümanlıktan ayrılması için telkinde bulunuyordu. Abdullah da kabul etmemekte direniyordu.

Kayser, ona ok atılmamasını ve onun çarmıhtan indirilmesini istedi. Daha sonra, büyük bir kazan getirtti. İçine zeytinyağı doldurulup ocağa konuldu. İçindeki yağ kaynayınca, iki Müslüman esir getirtip, birisinin kazana atılmasını emretti. Birisini kazana attılar. Bir de baktılar ki, eti dağılmış, sırf kemikleri görünüyor...

Arkasından Abdullah İbn Huzafe'ye dönüp, Hıristiyan olmasını teklif etti. Abdullah, öncekilerden daha sert bir şekilde reddetti. Baktı ki olmuyor, onun da kazana atılmasını emretti. Abdullah kazanın başına getirilince ağladı. Kayserin adamlarından biri hükümdara: 'Ağladı' dedi. Kayser, onun teklifini kabul etmediğine pişman olduğunu zannetti ve: 'Onu yanıma getirin' dedi. Karşısında durunca, yine Hıristiyan olmasını teklif etti ve Abdullah yine kabul etmedi.

Kayser:
'Yazıklar olsun sana! O halde niçin ağladın?' dedi.

Abdullah
: 'Kendi kendime: Şu anda, bu kazana atılıp gideceksin dedim ve istedim ki, vücudumdaki tüylerin sayısınca canım olsa da, böyle kazana atılsın.  İşte beni ağlatan budur' dedi.

Hükümdar: 'Seni serbest bırakırım ama benim başımı öper misin?' dedi.

Abdullah
: 'Bütün Müslüman esirleri de serbest bırakır mısın?' dedi.

Hükümdar:
'Bütün Müslüman esirleri de...' dedi.

Abdullah anlatmaktadır: 'Kendi kendime şöyle dedim: Bu Allah'ın düşmanlarından biridir. Beni ve bütün Müslüman esirleri serbest bırakması için, onun başını öpeyim. Bundan bana hiçbir zarar gelmez'

Ona yaklaşıp başını öptü
. Bizans hükümdarı, Müslüman esirlerin getirilip, ona verilmesini emretti. Böylece, esirler ona verildiler.

Abdullah İbn Huzafe, Ömer İbnu'l-Hattab'ın yanına gelip, başından geçenleri anlattı. Hz. Ömer çok memnun oldu. Kurtarılan esirleri görünce, şöyle dedi: 'Her Müslüman'ın Abdullah İbn Huzafe'nin başını öpmek, vazifesidir. İşte önce ben öpüyorum...'

Sonra kalkıp başını öptü.
...

[Not: Bu metin, Halid Muhammed Halid'in 'Sahabe Hayatından Tablolar' adlı eserinden derlenmiştir. Uysal Kitabevi]