Halis_52
Thu 28 April 2011, 02:32 pm GMT +0200
Abdullah bin Ebi Bekir (r.a.)
İnsanların en kötüsü, şunlara bir yüzle, bunla¬ra da başka bir yüzle davranan ikiyüzlü kimsedir.
Hadis-i şerif
Hz. Abdullah, Hz. Ebü Bekir’in oğlu, Peygamberimizin de kayın biraderi idi. İslamiyetin ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Zeki ve maharetli bir insandı. Peygamberimizin hicretinde mühim hizmeti oldu. Peygamberimiz Hicret esna¬sından üç gün Sevr Mağarasında kalmıştı. Hz. Abdullah hem onlara yiyecek ge¬tiriyor, hem de babasının tenbihi üzerine müşriklerin arasında dolaşarak topla¬dığı haberleri geceleyin Peygamberimize ulaştırıyordu. Orada koyun güden Hz. Ebü Bekir’in hizmetçisi de, Abdullah’ın (r.a.) izlerini kaybediyordu.
Hz Abdullah Mekke’den hicret ederek “Muhacir” olma faziletini kazandı. Mekke’nin fethinde bulundu. Huneyn Savaşına ve Taif Muhasarasına katıldı. Bu muhasarada isabet eden bir okla yaralandı. Yarası iyileşmedi. Babasının ha¬lifeliğinin ilk yılında yarası açıldı. Kurtulamayarak vefat etti. Cenaze namazını Hz. Ebü Bekir kıldırdı.
Ebü Bekir (r.a.) Abdullah’ın yaralandığı oku saklamıştı. Sonradan Müslü¬man olarak Medine’ye gelen Sakıf heyetine oku gösterdi ve “Bunu tanıyanınız var mı?” diye sordu. Said bin Ubeyd (r.a.), “Bu oku ben yonttum, ucunu da ben sivrilttim. Tüyünü ben taktım ve ben attım” dedi.
Hz. Ebü Bekir, bir insanın müşrik olarak ölüp Cehenneme gitmesini asla iste¬mezdi. Eğer oğlu Said bin Ubeyd’i öldürseydi o Cehenneme giderdi. Fakat onun eliyle ölen oğlu şehitlik makamını kazanmıştı. Bu sebeple Said bin Ubeyd’e şöyle dedi:
“Bu ok Ebü Bekir’in oğlunu şehid eden oktur. Ona senin elinle şehidlik veren, seni onun eliyle küfr üzere öldürmeyen Allah’a hamd olsun. Onun rahmeti ve ik¬ramı ikinizi de kuşattı.”
Hz. Said de o savaşta müşrik olarak öldürülmediğine sevindi, Allah’a şükret¬ti Allah onlardan razı olsun.
İnsanların en kötüsü, şunlara bir yüzle, bunla¬ra da başka bir yüzle davranan ikiyüzlü kimsedir.
Hadis-i şerif
Hz. Abdullah, Hz. Ebü Bekir’in oğlu, Peygamberimizin de kayın biraderi idi. İslamiyetin ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Zeki ve maharetli bir insandı. Peygamberimizin hicretinde mühim hizmeti oldu. Peygamberimiz Hicret esna¬sından üç gün Sevr Mağarasında kalmıştı. Hz. Abdullah hem onlara yiyecek ge¬tiriyor, hem de babasının tenbihi üzerine müşriklerin arasında dolaşarak topla¬dığı haberleri geceleyin Peygamberimize ulaştırıyordu. Orada koyun güden Hz. Ebü Bekir’in hizmetçisi de, Abdullah’ın (r.a.) izlerini kaybediyordu.
Hz Abdullah Mekke’den hicret ederek “Muhacir” olma faziletini kazandı. Mekke’nin fethinde bulundu. Huneyn Savaşına ve Taif Muhasarasına katıldı. Bu muhasarada isabet eden bir okla yaralandı. Yarası iyileşmedi. Babasının ha¬lifeliğinin ilk yılında yarası açıldı. Kurtulamayarak vefat etti. Cenaze namazını Hz. Ebü Bekir kıldırdı.
Ebü Bekir (r.a.) Abdullah’ın yaralandığı oku saklamıştı. Sonradan Müslü¬man olarak Medine’ye gelen Sakıf heyetine oku gösterdi ve “Bunu tanıyanınız var mı?” diye sordu. Said bin Ubeyd (r.a.), “Bu oku ben yonttum, ucunu da ben sivrilttim. Tüyünü ben taktım ve ben attım” dedi.
Hz. Ebü Bekir, bir insanın müşrik olarak ölüp Cehenneme gitmesini asla iste¬mezdi. Eğer oğlu Said bin Ubeyd’i öldürseydi o Cehenneme giderdi. Fakat onun eliyle ölen oğlu şehitlik makamını kazanmıştı. Bu sebeple Said bin Ubeyd’e şöyle dedi:
“Bu ok Ebü Bekir’in oğlunu şehid eden oktur. Ona senin elinle şehidlik veren, seni onun eliyle küfr üzere öldürmeyen Allah’a hamd olsun. Onun rahmeti ve ik¬ramı ikinizi de kuşattı.”
Hz. Said de o savaşta müşrik olarak öldürülmediğine sevindi, Allah’a şükret¬ti Allah onlardan razı olsun.