sumeyye
Thu 11 March 2010, 11:32 am GMT +0200
Abdullah b. Sa´d b. Ebî Serh´in Öldürülmek İçin Aranılışı
Kabe´nin örtüsü altında bile bulunsa öldürülmesi emredilen[786] ve kanının dökülmesi helâl sayılan[787] Abdullah b. Sa´d b. Ebi Şerh, Müslümandı.[788]
Mekke´nin fethinden önce, Medine´ye hicret etmişti.[789]
Peygamberimiz Aleyhisselama inen vahiyleri yazanlar arasında idi.[790]
Abdullah b. Sa´d; Peygamberimiz Aleyhisselama inen vahyi yazdığı sırada:
´El-Kâfirîn´ yerine ´ez-zâlimîn,1 ´Azîzün Hakîmün´ yerine ´Alîmün Hakîmün´ diye yazmış[791] ve:
"Ben de Muhammed´in söylediği gibi söyleyebilirim![792]
Muhammed´e gelen şeyin benzeri bana da geliyor![793]
Muhammed peygamberse ve kendisine vahyolunuyorsa, ben de peygamberim! Bana da vahyolunuyor![794]
Allah ona Kufân indiriyorsa, ben de, Allah´ın indirdiğinin benzerini indirebilirim!
Muhammed ´S em Tan Alîm en´ dedi. Ben de ´Alîmen Hakîmen´ dedim!" demeye başladı.[795]
Yaptığı bu ve benzeri sinsice yaygara ve hainliklerin yayılacağını, Medine´de daha fazla kalamayacağını anlayan Abdullah b. Sa´d,[796] Müslümanlıktan müşrikliğe, küfre dönerek Mekke´ye kaçtı.[797]
Kureyş müşriklerine:
"Kendisi bana Kur´ân´ı yazdırırken ´Azîzün Hakîmün´ derdi. Ben:
´Yoksa ´Alîmün Hakîmün´ mü?´ diye sorardım.
´Evet! Hepsi de doğrudur1 derdi.
Sizin dininiz, onun dininden daha iyidir!" dedi.[798]
Abdullah b. Sa´d, bu iddialarında samimî olsaydı; Peygamberimiz Aleyhisselamın Kurrâ ashabından Übeyy b. Ka´b´a Kufân-ı Kerîm´in yedi lehçeye kadar okunmasına melek tarafından müsaade edildiğini bildirdikten sonra, "´Gafûren Rahîmen´ desen de olur, ´Semîan Alîmen´ desen de olur!" buyur-duğunu;[799] Kufân-ı Kerîm´in Kendisine bütün kâinatın hamd ettiği yegâne hüküm ve hikmet sahibi olan Allah tarafından indirildiği gerçeğini; ve ona hiçbir bâtılın, ne önünden, ne ardından yaklaşamayacağı,[800] hatta Peygamberimiz Aleyhisselamın bile ona kendiliğinden birşey karıştı ram ayacağı, böyle birşeye teşebbüs edecek olsa biranda kalb damarının koparılarak helak edileceği hakkındaki ilahîtem-inatı[801] gözönünde tutsaydı, şeytana uyup bu vartaya düşmezdi![802]
[786] İbn İshak, İbn Hişam,Sîre, c. 4, s. 51, 52, Taberî, Târih, c. 3, s. 118, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 918, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 3, s. 259.
[787] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 855.
[788] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 52, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 358.
[789] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 918, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 3, s. 259.
[790] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 52, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 358.
[791] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 358, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 918, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 259.
[792] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 358, Taberî, Tefsfr, c. 7, s. 274.
[793] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 358.
[794] Taberî, Tefsfr, c. 7, s. 273, Halebî, İnsânu´l-u^ûn, c. 3, s. 36.
[795] Taberî, Tefsfr, c. 7, s. 273.
[796] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 90, Halebî, İnsânu´l-uvûn, c. 3, s. 36.
[797] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 855, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 358, Halebî, c. 3, s. 36.
[798] İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 249.
[799] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 124.
[800] Fussilet: 41/42.
[801] EI-Hâkka: 69/44-46.
[802] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/407-409.