- Abdullah b. Revâha nın kumandayı ele alışı ve Şehit oluşu

Adsense kodları


Abdullah b. Revâha nın kumandayı ele alışı ve Şehit oluşu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Mon 8 March 2010, 02:47 pm GMT +0200
Abdullah b. Revâha´nın Kumandayı Ele Alışı ve Şehit Oluşu



Hz. Cafer şehit olunca, Ebu´l-Yeser Amr el-Ensârî, bayrağı (sancağı) alıp Abdullah b. Revâha´ya vendi.[85]

Abdullah b. Revana, sancağı alınca, atının üzerinde olduğu halde, düşmanlara doğru ilerledi.

İlerlerken de, nefsini kendisine boyun eğdirmeye ve bazı tereddütlerini gidermeye uğraşıyor ve şöyle diyordu:

"Ey nefis! Ben seni indirmeye (kendime boyun eğdirmeye) yemin ettim!

Sen ya kendiliğinden ineceksin, ya da zorla inersin!

İnsanlar, toplanmış, bağırıyor ve ağlamaklı olarak terci1 ediyor (´İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciun=B izler Allah´ın [kullany]ız ve O´na dönücüleriz!1 diyor) iken, sana ne oluyor ki, seni Cennetten pek hoşlanmıyor görüyorum?!

İtmi´nanlı, huzurlu zamanların epey oldu.

Sen, eski bir su kırbasında azıcık safi bir su damlasından başka nesin ki?

Ey nefis! Sen şimdi öldürülmesen, er geç öleceksin ya!

Bu öyle bir ölüm ateşidir ki; sen ona girmiş bulunmaktasın!

İşte, özleyip durduğun şey sana verilmiş bulunmaktadır!

Eğer sen o iki kişinin (Zeyd b. Harise ile Cafer b. Ebu Talib´in) yaptıkların yapar (şehitliği tercih eder)sen, doğru bir iş yapmış (muradına ermiş) olursun! [86]

Eğer gecikirsen, bedbaht olursun!" [87]

Abdullah b. Revâha, nefsinin tereddüdünü hâlâ giderememiş olmalı ki, ona:

"Ey nefis! Şehitlikten seni çekindiren, sakındıran hangi şeylerdir?

Eğer çekinmen zevcem filanca hatundan mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, o üç talakla boşan-m iştir!

Eğer çekinmen filan filan kölelerimden mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, onlar zaten azad edilmişler, hürriyetlerine kavuşturulmuşlardır.

Yok eğer çekinmen bakımsız, verimsiz hale gelmiş bulunan bahçemden, bostanımdan mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, o, Allah´a ve Resûlullaha bırakılmış (vakfedilmiş) bulunuyor!" dedi. [88]

Abdullah b. Revâha, çarpıştıktan sonra, iki dostunun yaptığı gibi, atından indiği, zırh gömleğini sırtından çıkardığı sırada, [89] amcasının oğlu, ona üzeri kurumuş etli bir kemik getirdi ve:

"Al, bunu ye de, biraz güçlen!

Çünkü, sen, hayatında hiç karşılaşmadığın şeyle bugün karşılaştın!" dedi. [90]

Abdullah b. Revâha, üç günden beri hiçbir şey yememişti. [91]

Kurumuş etli kemiği amcasının oğlundan alıp ondan azıcık ısırmıştı ki, o sırada, Müslümanların bulundukları köşede bir kargaşalık koptu, sınma ve bozulma oldu.

Abdullah b. Revâha, kendi kendine:

"Sen hâlâ dünyadasın! Dünyada yiyip içmekle uğraşıyorsun!?" diyerek kendisini kınadı ve hemen elindeki etii kemiği yere attı. Kılıçla, çarpışmaya girişti. [92]

Vücuduna saplanan mızraklarla yaralandı.

Müslümanlarla düşmanların safları arasında yere yıkıldı ve:

"Ey Müslümanlar topluluğu! Kardeşinizin cesedini (düşmanlar tarafından kesilip biçilerek) oyuncak ettirmeyin!" dedi ve çok geçmeden de, kaldırıldığı yerde can verdi. [93]

Yüce Allah ondan razı olsun!

Abdullah b. Revâha şehit olup sancak yere düşünce, Müslümanlar, müşrikler birbirlerine kanştılar! [94]

Müslümanlar görülmedik bir bozguna uğradılar, darmadağın oldular. [95]

İki kişi birarada görülmez oldu. [96]

Müşrikler Müslümanların arkalarına düştüler. Müslümanlardan bazıları şehit oldular. [97]




[85] Nesâf, Sünen, c. 5, s. 240.

[86] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 355, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 995,996.

[87] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 355.

[88] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 355, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 86, Zürkânf, Mevâhibü´l-ledünniye Şerhi, c. 2, s. 257.

[89] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 311, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 96.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/183.

[90] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 736, İbn Sa´d, Tabak âtü´l-kübrâ, c. 2, s. 122, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1, s. 181, Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 2, s. 63.

[91] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 737.

[92] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 737, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 785.

[93] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 736, Zürkânf, Mevâhib Şerhi, c. 2, s. 259.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/183.

[94] Ibn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 122.

[95] Vâkidt, Megâzî, c.2, s. 737

[96] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/184.

[97] Vâkidi c. 2, s. 740, İbn Sa´d, c. 2, s. 122, Kastalânf, c. 1, s. 195, Diyarbekrî, c. 2, s. 63.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/184.