sumeyye
Thu 23 June 2011, 01:48 pm GMT +0200
Abdest Îcab Eden Şeyler Babı (1) Birinci Bab
Tercümesi:
300 — (1) Ebu Hureyre (R.A) den mervîdir, dedi:
Resûîüllah (S.A.V) buyurdu:[20]
«Abdestİ bozulan kimse, abdest almadıkça namazı kabul olunmaz.» [21]
İzahat
Hadîsi şerifde, abdesti olmayan kişinin abdesti almadıkça, namazı kabul olunmayacağı beyan buyurulmuştur.
Şârih Aliyyülkârl merhum burada şu hükümleri yazmaktadır :
«Mazhar isimli âlim dediki:
«Abdestsiz namaz katyıl olunmazın, mânası; abdestsiz olan kimse, su bulursa, su ile abdest alır, namazını kılar. Şayet su bulamazsa, abdest makamına kâim olan teyemmümle kılar. Eğer toprakda bulamazsa, vakte hürmeten o vaktin farzım (abdestsiz ve teyemmüsüz) kılar.
Bundan sonra suyu ve toprağı bulmazdan evvel ölürse, günahkâr olmaz. Şayet ölmezden evvel suyu ve toprağı bulursa, o namazı kaza eder.
İşte bu görüş, şâü-î hazretlerinin, görüşü ve içtihadıdır.
Fakat biz hanelilerin indinde; ister vakit daralsın veya toprak bu-lunamasm, hanki şekilde olursa olsun, vakte hürmeten namazı (abdestsiz ve teyemmümsüz) kılamaz. Hadîsi şerifin zahirî hükmüde bu-<tor.» [22]
Bu ictihad ihtilâfına göre, fetva olan, abdestsiz namaz kılan kimse, tekfir olunmaz.
Tercümesi:
301 - (2) îbniömer (R.A) den mervîdir, dedi: Resûlüllah (S.A.V) buyurdu:[23]
«Temizlik (abdest ve gusül) olmayan hiç bir namaz, kabul olunmaz ve haramdan elde edilen maldanda sadaka kabul edilmez.» [24]
Îzahat
Hadîsi şerifde belirtilen hüküm gayet sarihdir. Abdestsiz ve cünüb kimselerin namazlarının sahih olmadığı, bütün yönleriyle fıkıh kitab-larında beyan edilmiştir.
Haram maldan zekat ve sadaka mes'elesine gelince, malın ta-mam-ı haramdan olursa, o haram mala zekat farz olmadığı gibi, hacda farz olmaz. Öyle haram maldan farzı edâ etmek gerekmediğine göre, nafile sadaka ve hayır yapmakda, manasızdır ve makbul değildir.
Şârih AUyyulkârî merhum şu satırları yazmaktadır : «İlim adamlarımızdan bâzıları dediki:
«Bir kimse, haram maldan sadaka verir ve ondan sevab umarsa, tekfir olunur (yani, kâür olur).» [25]
. Haram mal sahibine, zekat ve Haccın farz olmadığı, «Mülteka tercümesi» adlı eserimizin birinci cildinde özel bahislerinde mezkurdur. Haram maldan sadaka ve hayır verenin sevab beklemesi ile haram olduğunu bilen bir fakirin, veren kimseye «Amin gibi...» mukabele ile dua ettiğinde, o fakirinde kâfir olacağı, aynı eserimizin ikinci cildinin, «Elfazı küfür mes'eleleri» başlığının altında yazılmıştır.
Tercümesi:
302 - (3) AIi (R.A) den mervidir, dedi: Ben mezîsi çok olan (gelen) bir adam idim, bu hâlimi kızının mekânı {Peygamber A.S. m kızının nikâhım altında) olmasından dolayı mes'eleyi Nebiyyi muhtereme sormaktan utandım. Nihayet mes'elenin sorulmasını Mİkdâd'a emrettim, oda sordu;
ResûlüUah (S.A.V) de buyurdu :[26]
«O mezîsi gelen adam, zekerini, yıkar ve abdesti alır.» [27]
İzahat
Mezî; ailesi ile oynaşan veya nefsinin her hanki bir sebeble uyanması hâli görülen kimsenin zekerinden gelen sümüksü ıslaklikdır.
îşte bu durumun guslü îcab ettirmeyib, abdesti bozduğundan ancak o necaseti yîfcayıb abdesti almayı, sevgili peygamber efendimiz (S.A.V) buyurmuştur.
Mezî ve vedî kelimelerin mânaları ile gerekli hükümler, fıkıh ki-tablannda mezkûrdur. Keza «Mülteka tercümesi» adlı eserimizin birinci cildinin 34. sahifesinde yazılmıştır.
Hadîsi serifde dikkat edilecek hususlar şunlardır :
a) Hz. Ali (R.A), kendisinden mezînin çok geldiğini ve bu durumu hakkında ResûlüUah (S.A.V) e anlatıp cevâbını beklemeden damadı oluşundan utandığını beyan buyuruyor.
b) Hz. Ali (R.A) kendi mes'elesini öğrenmek için, diğer bir sahabeye mes'eleyi rast gele bir kişinin sırtından sorduruyor.,
c) B,u davranışdan anlaşılıyorki, müslüman kendi üzerinden anlatarak mes'elesinin cevabını almakta güçlük görürse, yabancı bir kişinin mes'elesi gibi sorub fetvayı alabilir.
d) îlmi fıkıhda hükmü beyan edilen mezî mes'elesinin, istinad ettiği mesnetlerden birisidir.
Binâenaleyh tedavülde islam hukukunu beyan eden, «timi Fıkıh» ve «Fıkıh kitabları» bu vâıkıalı mes'ele gibi mes'eleleri ve bu mes'eleler gibi olması mumlan ve muhtemel mes'eleleri, kısa cümlelerle, kanun-laştırıb yazmışlar. Yukardaki 200. hadîsi şerifin îzah bölümünü okuyalım.
[21] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 259.
[22] (Mirkat; C. 1, 273)
[23] (Hadîsi, Müslim rivayet etmiştir.)
[24] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 259-260.
[25] (Mirkat, C. 1, 273)
[26] (Hadîsi, B,uhâri, Müslim ittifakla rivayet etmişlerdir.)
[27] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/260-261.