reyyan
Sat 3 December 2011, 09:14 pm GMT +0200
7. Abdest Bozarken Konuşmanın Mekruh Oluşu
15. ... Ebû Sa'îd[76] dedi ki: Peygamber (s.a.)'i şöyle buyururken dinledim:“Konuşarak ve avret yerleri açık olarak iki kişi birlikte abdest bozmağa çıkmasınlar, çünkü Allah Teala böyle bir duruma gazab eder.”[77]
Ebû Dâvûd, "bu hadisi îkrime b. Ammâr'dan başka kimse müs-ned olarak rivayet etfnemiştir” dedi.[78]
Açıklama
Bu hadis-i şerifte iki kişinin avret yerleri açık iken, yani birbirlerinin avretini görerek konuşmalarının gazab-ı İlâhîyi mûcib olduğu beyan ediliyor.
Avret, açıldığı zaman, fıtrat-i selime sahibi kimsenin utanacağı uzuvlar demektir. Bu erkeklerde göbekle diz kapağı arasıdır. Hür kadınlarda ise, el ve yüzlerinden ba§ka bütün bedenidir. Kadının ayaklarında ihtilaf vardır. Cariyelerin avreti erkeklerinki gibidir. Erkeklerden fazla olarak sırtları ve karınları da avrettir.
Namazda ve namaz dışında avret mahallinin örtülmesi farzdır. Ancak yalnız kalındığı zaman zaruret olmadan açılıp açılamayacağı konusunda ihtilâf vardır.
Bu hadis-i şerif avret mahallini örtmenin farz, ihtiyaç giderme esnasında konuşmanın ise, haram oluşuna bir delildir. Çünkü Allah Teâlânın gazabı haram olmayı (veya farz olmayı) gerektirir.
Şevkânî, Neylu'l-evtâr'ında şöyle diyor: "Her ne kadar imamu*l-Mehdî "gays" isimli eserinde burdaki avret mahalli açıkken konuşmakla ilgili yasağın haram değil, kerâhet-i tahrîmiye ifâde ettiğini, çünkü bu halde konuşmanın mekruh olduğuna dair icma bulunduğunu ve bu icmaın da buradaki yasağın hükmünü haramhktan mekruhluğa çevirdiğini söylemişse de bu doğru değildir. Çünkü Allah'ın azabını veya gazabını mucib olduğu bildirilen yasaklar, haram ifâde ederler. Burada Allah'ın gazabı söz konusu olduğundan, avret mahalli açık iken konuşmanın haram olması gerekir.”
Bu mevzuda Menhel müellifi de şu görüşü ileri sürüyor: "Bence buradaki yasağın keraheti, gerçeği ifâde etmekten uzak değildir. Çünkü hadiste zikredilen gazab-ı ilâhî ihtiyaç giderme sırasında konuşma ve avret mahalline bakmakla ilgilidir. Sadece konuşmakla ilgili değildir. Binaenaleyh, ab-dest bozma esnasında avret mahalline bakmadan sadece zarûretsiz konuşmak mekruhtur. Zaruret halinde, meselâ körün tehlikeye düşmesi akreb tehlikesi görülmesi gibi hallerde konuşmak, tehlikenin büyüklüğüne göre, baza n caiz, bazan da vacip olur."
Musannif Ebû Dâvûd hadisin sonuna ilâve ettiği "Ebû Dflvûd dedi ki" diye başlayan sözleriyle bu hadisin zayıf olduğunu söylemek istemiştir. Çünkü lkrime hadisi bu şekilde müsned olarak rivayette yalnız kalıyor. Şekvânî'-nin beyânına göre İklime'nin hadisini Müslim tahrîc etmiş ve Buhârî'nin Yahya'dan gelen hadisini şâhid getirmiştir. Bu bakımdan hadisin sahih olması gerekir. Ancak bu hadisin râvîsi Hilâl b. Iyaz üzerinde ihtilâf vardır. Bazılarına göre bunun ismi Iyaz b. Hilâl olmalıdır. Menhel yazarının açıklamasına göre hadisin sonuna ilâve edilmiş olan ve hadisin zayıflığını ifâde eden sözlerin Ebû Davud'a ait olması mümkün değildir. Bu söz buraya yanlışlıkla kâtipler tarafından ilâve edilmiş olsa gerektir.[79]
[76] Ebû Saîd künyesi i!e yirmiye yakın sahabi ismi zikredilir. Buradaki Ebû Said, Ebû Saîd (
el-Hudrî'dir.
[77] 1bn Mâce, tahâre 24 Ahmed b. Hanbel, III 36.
[78] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 35.
[79] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 35-36.