- Abaka Hanın Anadolu Seferi

Adsense kodları


Abaka Hanın Anadolu Seferi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Thu 19 August 2010, 11:48 pm GMT +0200
ABAKA HAN'IN ANADOLU SEFERI     

Sultan Baybars'in Mogollar karsisinda kazanmis oldugu basari Anadolu halkini büyük bir sevince bogmustu. Ancak Mogollarin ugradigi bozgundan Muineddin Pervane'nin gönderdigi Seyfeddin Erbegi adli elçi vasitasiyla haberdar olan Abaka Han derhal büyük bir orduyla harekete geçti ve Erzincan-Divrigi yoluyla Elbistan'a ulasti. Muineddin Pervane de III. Giyaseddin Keyhüsrev ve vezir Fahreddin Ali ile birlikte Abaka Han'in yanina gitti. Savas meydanini gezen ve Mogol kumandan ve askerlerinin cesetlerini gören Abaka Han çok üzüldü. Ölüler arasinda Selçuklu kumandan ve askerlerinin olmadigini farkedince öfkelendi ve Memlûk sultaniyla isbirligi yaptigini söyleyerek Muineddin Pervane'yi azarladi. O her ne kadar Mem-lûk sultaninin gelisinden kesinlikle haberi olmadigini söyledi ise de o sirada orada bulunan Emir Izzeddin Aybeg onu yalanlayarak Sultan Baybars ile sürekli haberlestigini ve Anadolu'ya gelmesi için tesvik ettigini söyledi.

Abaka Han bütün öfke ve gazabina ragmen Suriye'de bulunan Sultan Baybars'a karsi bir sefere çikmaya cesaret edemedi ve bir mektup göndererek hakaretlerde bulundu. Daha sonra Elbistan'dan Kayseri'ye hareket etti ve sehrin yagmalanmasini ve halkin kiliçtan geçirilmesini emretti. Bunun üzerine sehrin âlim ve büyükleri Abaka Han'i ziyaret ederek halkin itaatkâr oldugunu ve bu olayda hiç bir günahi bulunmadigini söylediler ve ancak bu yalvarip yakarmalar sayesinde onu umumî bir katliamdan vazgeçirdiler. Fakat yine de sehir yagmalandi ve Kadi Celâleddin Habib ve diger bazi ileri gelen kisiler sehit edildiler. Abaka Han Kongurtay Noyan'i Anadolu'nun idaresiyle görevlendirip Azerbaycan'a döndü. Muineddin Pervane ile vezir Fahreddin Ali'yi de yaninda götürdü. Yol boyunca ugradigi bütün sehir ve kasabalarin yagma edilmesini ve Türkmenlerin öldürülmesini emretti. Veziri Semseddin Cüveynî ona halkin günahsiz oldugunu söyleyip sefaatte bulunduysa da binlerce müslümanin öldürülmesine mani olamadi. Binlerce esirle beraber Bayburt'a vardigi sirada yasli bir zat "Ey yeryüzünün sultani! Düsman senin ülkene girdi fakat tebeana dokunmadi. Sen ise düsmanina karsi harekete geçtigin halde tebeayi esir aldin ve öldürdün. Acaba senden önce hangi hükümdar böyle bir harekette bulunmustur?" diyerek Abaka Han'i zor durumda birakmis, neticede yüzbinlerce esirin serbest birakilmasina vesile olmustur. Abaka Han dönüste Muineddin Pervane'nin mallarinin müsadere edilmesini ve Sebinkarahisar gibi iktalarinin da geri alinmasini istedi. Ilhanli hükümdarlarinin yazlik merkezi olan Aladag'a varinca Pervane yargilandi. Öldürülen Toku ile Todavun noyanlarin karilarinin feryad ederek aglamalarindan etkilenen han bazi Mogol kumandanlarinin israri karsisinda idam edilmesine karar verdi. Gökçe Noyan adli Mogol kumandani Muineddin Pervane'yi yakinlariyla birlikte götürüp idam etti (676/1277). Muineddin Pervane taht kavgalarinin devam ettigi ve Mogol baski ve zulmünün arttigi, devlet nüfuz ve otoritesinin sarsildigi bir dönemde mahirane siyasetiyle ülkeyi 15 yil boyunca idare etmeyi basarmistir. Pervane'nin öldürülmesinden sonra ülkede huzur kalmamis, Mogollar malî baskilarini daha da siddetlendirmislerdir. Bu yüzden Anadolu halki Pervane dönemini daima büyük bir özlemle yad etmistir. Bununla beraber surasi da unutulmamalidir ki, o Mogollarla iyi iliskiler kurma konusunda ne kadar basarili olmus ise Sultan Baybars'in Anadolu seferiyle ilgili tereddüt ve cesaretsizlikleriyle hatalari yüzünden de o derece basarisizliga ugramistir. Bu hatalari hem kendisi hem de devlet için pahaliya mal oldu. O, sahsî ihtiraslari aklina galip geldiginden kendisine rakip saydigi degerli devlet adamlari, kumandanlar ve sultanlari tasfiye etmekten de çekinmedi. Hulasa, Muineddin Pervâne, meziyet ve kusurlariyla bir devrin kurulusuna ve çöküsüne sebep olan meshur bir sima olarak tarihteki yerini almistir. Bazi kaynaklar o dönemdeki meshur âlim ve seyhlerin birbiri ardindan ahirete intikaliyle Anadolu'nun sahipsiz kaldigini ve basa gelen felâketlerin bunun sonucu oldugunu kaydederler. Anadolu'nun manevî koruyuculari arasinda ilk sirayi isgal eden büyük mutasavvif Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî'nin 17 Aralik 1273'te ölümünden birkaç ay sonra büyük bilgin Sadreddin-i Konevî de vefat etmis ve bu iki büyük feyiz kaynagindan mahrum kalan halk çektikleri sikintiyi buna baglamistir.