ayten
Sun 24 May 2009, 01:06 am GMT +0200
4 Büyük Melek
Cebrail(a.s)
Dört büyük melekten biri. Buna Cibril de denir. Bu tabirle Kuran-ı Kerîmde üç yerde geçmektedir. Cebrâil, Kuran-ı Kerîmde Ruh, Ruhul-Kudüs ve Ruhul-Emin isimleriyle de anılmaktadır.
Cebrâil (a.s.)in görevi Allah ile peygamberleri arasında elçiliktir. Allahtan aldığı emir ve hükümleri peygamberlere bildirir. Bütün kitap ve vahiyler Cebrâil vasıtasıyla indirilmiştir. Kuran-ı Kerîm de Hz. Muhammed (s.a.s.)e onun vasıtasıyla indirilmiştir. Kuran-ı Kerîmde bu hususta şöyle buyurulur:
"(Ey Muhammed!) Uyaranlardan olman için Kuranı senin kalbine apaçık Arapça diliyle Ruhul-Eınin (Cebrâil) indirmiştir." (Şuâra, 192-195).
Cebrâil (a.s.) her şekle girebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) onu biri vahyin başlangıcında Hıradan Mekkeye gelirken, diğeri Mirâcdan dönüşte Sidretül-Müntehada olmak üzere iki defa kendi aslî şekliyle görmüştür. (es-Saâtî, el-Fethur-Rabbânî, VIII, 5).
Cebrâil (a.s.) bazan da insan kılığına girerek Rasülullah (s.a.s.)a vahiy getirirdi. Bu durumda çoğu kez yakışıklı ve genç bir sahabî olan Dıhye el-Kelbînin sûretinde görünürdü (Tecrid-i Sarîh Tercümesi, IX, 35).
Cebrâil (a.s.) İsrâ ve Mirâc hadîsesinde Rasûlullah (s.a.s.)a Mekkeden Kudüse ve oradan Sidretül-Müntehaya kadar eşlik etmiştir (Buhârî, Bedul-Halk 6; Salât 1).
Medine döneminde Yahudi bilginleri, kitaplarındaki bilgilere dayanarak Peygamber efendimizi imtihan etmek için birkaç soru sormuşlar, hepsine doğru cevap alınca bu defa kendisine vahiy getiren meleğin ismini sormuşlar, Rasûlullah (s.a.s.)
"Cibril" cevabını verince; "O, bizim düşmanımızdır, harp ve şiddet getirir. Bizim vahiy meleğimiz Mikâildir. Mikâil müjde, ucuzluk ve bolluk getirir. Sana gelen o olsa idi, iman ederdik" (M. Hamdi Yazır, a.g.e. I, 429). demişler, bunun üzerine:
"De ki Cebrâile düşman olan kimse Allaha düşmandır. Çünkü o, Kuranı Allahın izniyle kendinden öncekini tasdik ederek, yol gösterici ve inananlara müjdeci olarak senin kalbine indirmiştir. Allaha meleklerine, Cebrâile ve Mikâile düşman olan kimse inkâr etmiş olur. Şüphesiz Allah inkâr edenlerin düşmanıdır. " (el-Bakara, 2/97-98)
ayetleri inmiştir.
Allahu Teâlâ Cebrâili kuvvet ve emanet sıfatı ile tavsif etmiştir:
"Bu Kuran, Arşın sahibi katından değerli güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen Şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. " (et-Tekvir, 81/19-21).
İsrafil(a.s)
Sûra üfleyecek olan melek; dört büyük melekten birisi olan İsrâfil kıyamet günü Sura üflemekle vazifeli melektir. Kıyamet günü Allahın emri ile iki defa Sûra üfleyecektir.
"Sûra üflenince, Allahın dilediği bir yana, göklerde olanlar, yerde olanlar hepsi düşüp ölür. Sonra Sûra bir defa daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışıp dururlar"
(ez-Zümer, 39/68).
İsrâfilin birinci üflemesi ile yer ve gökteki bütün canlılar ölecek ve dünya hayatı sona erecektir. İkinci defa üflemesiyle de bütün canlılar dirilecek ve ahiret hayatı başlayacaktır. Sûrun ilk üflenişine "nefha-i ûlâ"; ikinci üflenişine "nefha-i sâniye" denilir. İsrâfil (a.s)a Sûra üfüreceği için Sûr Meleği de denilmiştir.
Peygamber (s.a.s)e Sûrun mahiyeti sorulunca şöyle demiştir: "Üfürülen bir boynuzdur" (Ahmed b. Hanbel).
Peygamber (s.a.s); "İsrâfil Sûru tutmuş hazır bir şekilde kendisine ne zaman üfürmek için emredileceğini bekliyor" buyurmuştur (Taberî, İbn Kesir)
Levh-i Mahfuzda Allahın yazılı iradelerini okumak ve bu iradelerin yerine getirilmesiyle görevli olan mukarreb meleğe bildirmek de İsrâfil (a.s)ın görevlerindendir.
İsrâfil (a.s)ın ve diğer meleklerin kadrinin yüceliğinden dolayı Hz. Peygamber (s.a.s) bazen onların ismi ile dua etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) gece namazına kalktığında şöyle dua ederdi;
"Ey Allahım, Cebrâil, Mikâîl ve İsrâfilin Rabbi, göklerin ve yerin yaratıcısı, gaybı ve şehâdet âlemini bilen. Sen kullarının arasındaki ihtilaflar hakkında hüküm sahibisin. Beni izninle ihtilaf edilen şeylerde hakka kavuştur. Sen dilediğini sırat-ı müstakime kavuşturursun"
(Müslim, Müsafîrûn, 200).
Mikail(a.s)
Kuran-ı Kerimde adı geçen dört büyük melekten birisi.
Mikâil kelimesi Tevratta "Mikael" biçiminde geçmektedir. Mikâilin "büyük reis", "İsrail oğullarının hamisi" olduğu zikredilmektedir. İsrail oğullarını, İranlılara , Yunanlılara karşı koruyan da Mikâildir.
"Kim, Allaha, meleklerine, peygamberlerine, Cebraile ve Mikâil e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkar edenlerin düşmanıdır"
(el-Bakara, 2/98)
Allah evrende meydana gelen olayların (tabiî olayların) idaresini Mikaile vermiştir. Tabiat olaylarını idare etmek, yağmuru yağdırmak, rüzgârı estirmek böylece, bitkilerin üretimini sağlayarak, insanların ve diğer canlıların rızıklarını tayin etmek Mikailin başlıca görevleridir.
Müslümanlar, Cebrailin ve Mikailin büyük meleklerden olduğuna inanırlar. Her ikisini de dost kabul ederler. Bunlardan birisine dost olup diğerine düşman olmak melekler hakkındaki İslam inancına ters düşer. Her iki melek de Allahın elçisidir. Allahtan aldıkları görevleri yerine getirmekle yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün dışına çıkmaları da mümkün değildir.
Azrail(a.s)
Allahın kendisine verdiği emirle canlıların ruhlarını almakla görevli olan ölüm meleği.
Kuran-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde bu şekliyle değil, doğrudan anlamı olan Melekül-Mevt (ölüm meleği) terimi kullanılmaktadır.
"De ki; üzerinize memur edilen ölüm meleği, canınızı alır. Sonra Rabbinize döndürülürsünüz. "
(Secde, 32/11)
Azrail (a.s.) Cenâb-ı Hakkın emrindeki öteki melekler gibidir. Dört büyük melekten birisidir.
O yalnızca kendisine verilen emri yerine getirir ve eceli tamam olmuş kulların ruhlarını alıp bu ruhu isteyene götürür. Onun emrinde de bazı melekler vardır. Bu melekler de kendilerine Allahu Teâlâ tarafından ulaştırılan emirleri yerine getirirler.
"Nihayet birinize ölüm gelince elçilerimiz onun canını alırlar, onlar hiç geri kalmazlar."(Enâm, 6/61).
Kuran-ı Kerîmde, meleklerin kâfir olan bir kul ile mümin olan bir kulun canlarını alışları tasvir edilmektedir.
Kâfirlerin can verişleri şöyle tarif edilmektedir:
"Melekler, kâfirlerin canlarını alırken onları görseydin... Onların yüzlerine ve arkalarına vuruyorlar: Haydi, Cehennem azabını tadın diyorlardı. "(Enfal, 8/50)
müminlerin canlarını da tatlılıkla alışları şöyle ifade edilmektedir:
"Melekler iyi insanlar olarak canlarını aldıkları kimselere de: Selâm size, yaptıklarınıza karşılık Cennete girin derler."(Nahl, 16/32)
C EBRAİL (a.s)
A ZRAİL (a.s)
M İKAİL (a.s)
İ SRAFİL (a.s)
Cebrail(a.s)
Dört büyük melekten biri. Buna Cibril de denir. Bu tabirle Kuran-ı Kerîmde üç yerde geçmektedir. Cebrâil, Kuran-ı Kerîmde Ruh, Ruhul-Kudüs ve Ruhul-Emin isimleriyle de anılmaktadır.
Cebrâil (a.s.)in görevi Allah ile peygamberleri arasında elçiliktir. Allahtan aldığı emir ve hükümleri peygamberlere bildirir. Bütün kitap ve vahiyler Cebrâil vasıtasıyla indirilmiştir. Kuran-ı Kerîm de Hz. Muhammed (s.a.s.)e onun vasıtasıyla indirilmiştir. Kuran-ı Kerîmde bu hususta şöyle buyurulur:
"(Ey Muhammed!) Uyaranlardan olman için Kuranı senin kalbine apaçık Arapça diliyle Ruhul-Eınin (Cebrâil) indirmiştir." (Şuâra, 192-195).
Cebrâil (a.s.) her şekle girebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) onu biri vahyin başlangıcında Hıradan Mekkeye gelirken, diğeri Mirâcdan dönüşte Sidretül-Müntehada olmak üzere iki defa kendi aslî şekliyle görmüştür. (es-Saâtî, el-Fethur-Rabbânî, VIII, 5).
Cebrâil (a.s.) bazan da insan kılığına girerek Rasülullah (s.a.s.)a vahiy getirirdi. Bu durumda çoğu kez yakışıklı ve genç bir sahabî olan Dıhye el-Kelbînin sûretinde görünürdü (Tecrid-i Sarîh Tercümesi, IX, 35).
Cebrâil (a.s.) İsrâ ve Mirâc hadîsesinde Rasûlullah (s.a.s.)a Mekkeden Kudüse ve oradan Sidretül-Müntehaya kadar eşlik etmiştir (Buhârî, Bedul-Halk 6; Salât 1).
Medine döneminde Yahudi bilginleri, kitaplarındaki bilgilere dayanarak Peygamber efendimizi imtihan etmek için birkaç soru sormuşlar, hepsine doğru cevap alınca bu defa kendisine vahiy getiren meleğin ismini sormuşlar, Rasûlullah (s.a.s.)
"Cibril" cevabını verince; "O, bizim düşmanımızdır, harp ve şiddet getirir. Bizim vahiy meleğimiz Mikâildir. Mikâil müjde, ucuzluk ve bolluk getirir. Sana gelen o olsa idi, iman ederdik" (M. Hamdi Yazır, a.g.e. I, 429). demişler, bunun üzerine:
"De ki Cebrâile düşman olan kimse Allaha düşmandır. Çünkü o, Kuranı Allahın izniyle kendinden öncekini tasdik ederek, yol gösterici ve inananlara müjdeci olarak senin kalbine indirmiştir. Allaha meleklerine, Cebrâile ve Mikâile düşman olan kimse inkâr etmiş olur. Şüphesiz Allah inkâr edenlerin düşmanıdır. " (el-Bakara, 2/97-98)
ayetleri inmiştir.
Allahu Teâlâ Cebrâili kuvvet ve emanet sıfatı ile tavsif etmiştir:
"Bu Kuran, Arşın sahibi katından değerli güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen Şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. " (et-Tekvir, 81/19-21).
İsrafil(a.s)
Sûra üfleyecek olan melek; dört büyük melekten birisi olan İsrâfil kıyamet günü Sura üflemekle vazifeli melektir. Kıyamet günü Allahın emri ile iki defa Sûra üfleyecektir.
"Sûra üflenince, Allahın dilediği bir yana, göklerde olanlar, yerde olanlar hepsi düşüp ölür. Sonra Sûra bir defa daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışıp dururlar"
(ez-Zümer, 39/68).
İsrâfilin birinci üflemesi ile yer ve gökteki bütün canlılar ölecek ve dünya hayatı sona erecektir. İkinci defa üflemesiyle de bütün canlılar dirilecek ve ahiret hayatı başlayacaktır. Sûrun ilk üflenişine "nefha-i ûlâ"; ikinci üflenişine "nefha-i sâniye" denilir. İsrâfil (a.s)a Sûra üfüreceği için Sûr Meleği de denilmiştir.
Peygamber (s.a.s)e Sûrun mahiyeti sorulunca şöyle demiştir: "Üfürülen bir boynuzdur" (Ahmed b. Hanbel).
Peygamber (s.a.s); "İsrâfil Sûru tutmuş hazır bir şekilde kendisine ne zaman üfürmek için emredileceğini bekliyor" buyurmuştur (Taberî, İbn Kesir)
Levh-i Mahfuzda Allahın yazılı iradelerini okumak ve bu iradelerin yerine getirilmesiyle görevli olan mukarreb meleğe bildirmek de İsrâfil (a.s)ın görevlerindendir.
İsrâfil (a.s)ın ve diğer meleklerin kadrinin yüceliğinden dolayı Hz. Peygamber (s.a.s) bazen onların ismi ile dua etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) gece namazına kalktığında şöyle dua ederdi;
"Ey Allahım, Cebrâil, Mikâîl ve İsrâfilin Rabbi, göklerin ve yerin yaratıcısı, gaybı ve şehâdet âlemini bilen. Sen kullarının arasındaki ihtilaflar hakkında hüküm sahibisin. Beni izninle ihtilaf edilen şeylerde hakka kavuştur. Sen dilediğini sırat-ı müstakime kavuşturursun"
(Müslim, Müsafîrûn, 200).
Mikail(a.s)
Kuran-ı Kerimde adı geçen dört büyük melekten birisi.
Mikâil kelimesi Tevratta "Mikael" biçiminde geçmektedir. Mikâilin "büyük reis", "İsrail oğullarının hamisi" olduğu zikredilmektedir. İsrail oğullarını, İranlılara , Yunanlılara karşı koruyan da Mikâildir.
"Kim, Allaha, meleklerine, peygamberlerine, Cebraile ve Mikâil e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkar edenlerin düşmanıdır"
(el-Bakara, 2/98)
Allah evrende meydana gelen olayların (tabiî olayların) idaresini Mikaile vermiştir. Tabiat olaylarını idare etmek, yağmuru yağdırmak, rüzgârı estirmek böylece, bitkilerin üretimini sağlayarak, insanların ve diğer canlıların rızıklarını tayin etmek Mikailin başlıca görevleridir.
Müslümanlar, Cebrailin ve Mikailin büyük meleklerden olduğuna inanırlar. Her ikisini de dost kabul ederler. Bunlardan birisine dost olup diğerine düşman olmak melekler hakkındaki İslam inancına ters düşer. Her iki melek de Allahın elçisidir. Allahtan aldıkları görevleri yerine getirmekle yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün dışına çıkmaları da mümkün değildir.
Azrail(a.s)
Allahın kendisine verdiği emirle canlıların ruhlarını almakla görevli olan ölüm meleği.
Kuran-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde bu şekliyle değil, doğrudan anlamı olan Melekül-Mevt (ölüm meleği) terimi kullanılmaktadır.
"De ki; üzerinize memur edilen ölüm meleği, canınızı alır. Sonra Rabbinize döndürülürsünüz. "
(Secde, 32/11)
Azrail (a.s.) Cenâb-ı Hakkın emrindeki öteki melekler gibidir. Dört büyük melekten birisidir.
O yalnızca kendisine verilen emri yerine getirir ve eceli tamam olmuş kulların ruhlarını alıp bu ruhu isteyene götürür. Onun emrinde de bazı melekler vardır. Bu melekler de kendilerine Allahu Teâlâ tarafından ulaştırılan emirleri yerine getirirler.
"Nihayet birinize ölüm gelince elçilerimiz onun canını alırlar, onlar hiç geri kalmazlar."(Enâm, 6/61).
Kuran-ı Kerîmde, meleklerin kâfir olan bir kul ile mümin olan bir kulun canlarını alışları tasvir edilmektedir.
Kâfirlerin can verişleri şöyle tarif edilmektedir:
"Melekler, kâfirlerin canlarını alırken onları görseydin... Onların yüzlerine ve arkalarına vuruyorlar: Haydi, Cehennem azabını tadın diyorlardı. "(Enfal, 8/50)
müminlerin canlarını da tatlılıkla alışları şöyle ifade edilmektedir:
"Melekler iyi insanlar olarak canlarını aldıkları kimselere de: Selâm size, yaptıklarınıza karşılık Cennete girin derler."(Nahl, 16/32)
C EBRAİL (a.s)
A ZRAİL (a.s)
M İKAİL (a.s)
İ SRAFİL (a.s)