- Zina Île Haddi Zinanın Mahîyyetleri (3.Cilt 2.Bölüm)

Adsense kodları


Zina Île Haddi Zinanın Mahîyyetleri (3.Cilt 2.Bölüm)

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ecenur
Mon 22 March 2010, 10:36 pm GMT +0200
3.Cilt 2.Bölüm
(İKİNCİ MEBHAS)

HADDİ ZİNAYA AİDDİR.

Zina Île Haddi Zinanın Mahîyyetleri;

İhsanın Mahîyyet Ve Nevileri :

Recm İle Celdîn Mahtyyetler Ve Meşruîyyetlertndekî Hikmet :

Zina Fatihasından Dolayı Had İcka Edilebilmesi İçin Vücudu İktiza Eden Şaktlak :

Zina Fazihasının Surett Sübutü :

İkrar Ve Şahadetdkn Kücua Ve Şahadetin Butlanına Müteallik Hükümler

Haddi Zinada Tedahül Cereyanı Ve Had Île Zamanın Ictlmaı :

Haddi Zinayı Tskat Eden Bazı Şebekler :

Celi. İle Kecm Cezalarının Suueti İfası :

(ÜÇÜNCÜ MEBHAS)

HADDİ KAZF HAKKINDADIR.

Kazfin Ve Haddi Kazfin Mahiyetleri Ve Haddi Kazfin Sebebi :

Kazife Aid Şartlar :

Makzufe Aid Şartlar :

Makzufun Fihe Aid Şaktlar :

Makzufün Fih İle Nefsî Kazfe Aid Şaktlau :

Haddi Kazf İcrası İçin Husumete - Şahsî Dâvaya Lüzum Bulunduğu :

Razfden Dolayı Afüv, İbra Ve Müsaleha Muteber Mîdir?..

(İKİNCİ MEBHAS)

HADDİ ZİNAYA AİDDİR.



İÇİNDEKİLER : Zina ile haddi zinanın mahiyetleri. İhsanın ma-HIyyeti ve nevileri. Reom ile celdin mahiyetleri ve meşruiyetlerindekî hikmet. Zina fazihasından dolayı had icrası için imik şartlar. Zina fazihasının sübutu. Zinaya müteallik ikrar ve şahadetden rücu. Haddi zinada tedahül cereyanı ve had ile zamanın içtimai, Haddi zinayı ıskat eden şeyler. Celd ve recm cezalarının sureti ifası. [1]

Zina Île Haddi Zinanın Mahîyyetleri;




530 - : Zina, ıstılah kısmında da beyan olunduğu üzere bir şer´î akde mübtenî olmaksızın bü´ihtiyar yapılan haram bir mücameatdir. Bu­nu irtikâb eden erkeğe «zani», kadına da «zaniye» denir.

Zina fazihasını kendi ihtiyariyle olmaksızın yapan erkeğe «mezniyyün bih», kadına da «mezniyye», «mezniyyün bina» denilmesi şayidir.

531 - : Zina fazihası, haddi şer´îyi icab edib etmemek itibariyle iki kısma ayrılır.

Bir kısmı, haddi icab eden gayri meşru mukarenetdir ki bu, dari is­lâmda mükellef, yani : islâm ahkâmım mültezim bir şahsın halen veya sabıkan müştehat bulunan berhayat bir kadınla niülkden, nikâhdan ve mülk ile nikâh şübhelerinden hali olarak bü´ihtiyar irtikâb etdiği mü­cameatdir.

Bu faziha, o şahıs hakkında haddi müstelzim olduğu gibi bu mü-cameate nefsini birrıza temkin eden kadın hakkında da haddi müstel­zim olur.

Diğer kısmı da haddi icab etmeyen gayri meşru mukarenetdir ki, bu da gayri mükellef bir şahsın bir kadınla gayri meşru suretde yapmış olduğu mücameatdir. ,

Erkek ile kadının her ikisi de mükreh olarak yapdıkları mücameat, haklarında haddi icab etmiyeceği gibi, mükellef oldukları halde biri mük­reh, diğeri gayri mükreh bulunsa mükreh olan hakkında da haddi icab etmea.

Mülk şübhesine, nikâh şübhesine, iştibah mevziinde iştibah şube­sine mukarin olan mücameatler de haddi müstelzim olmaz. Şu kadar var ki, bu şübhelere müstenid mücameatler, haddi icab etmezse de haddi zatında dikkatsizlik den münbais birer ma´siyet olduğundan ta´ziri müs­telzim olur. Bedayî, Hindiyye.

532 - : Şübhe, sabit olmadığı halde sabite benzeyen şeydir. Haram mı, helâl mı olduğu yakinen bilinmeyen şeye de şübhe, irmhalh şübhe denilir. Ve şübheler, şübhei mülk, şübhei akd, şübhei iştıbah ne­vilerine ayrılır.

533 - : Şübhei mülk, mahalde sabit olan şiibhedir ki, bir şeyin halâl olmasına mani bir delil bulunduğu halde bundan katı nazar edi­lerek mücerred haram olmasına münafi görülen bir delîHn mevcud bu­lunmasından neşet eder. Buna, «şübhei mahal» de denir. Mahallin ha­lâl olduğuna dair bir hükmi şer´î şübhesi sabit olduğu cihetle buna «şüp-hei hükmiyye» de deniimişdir.

Meselâ : bir kimse, oğlunun cariyesine tekarrübde bulunsa bir haramı irükâb etmiş olur, bununla beraber hakkında had lâzım gel­mez. Çünkü evlâdın malı üzerinde babasının büyük bir alâkası vardır. nefsin de, malın da babana aiddir) hadisi şe­rifi, bu husuada bir delil teşkil ediyor. Bu delile nazaran evlâdın malı, babasına aid olmuş oluyor. Binaenaleyh bu cihetle bir şübhei mülk vücude gelmişdir. Bu şübhe ise haddin sukutu için kâfidir. Bedayi.

534 - : Şübhei akd, sureten. mevcud olan bir akdi nikâhdan hu­sule gelen şübhedir ki, buna «şübhei nikâh» da denir. Bu şübhe ile de İmamı Azama göre had, sakıt olur.

Meselâ : bir kimse, şahidsiz olarak tezevvüc etdiği bir kadına te­karrübde bulunsa hakkında had lâzım gelmez. Fakat bunun haram ol­duğuna vâkıf ise ta´zir suretiyle ağırca cezalandırılır. Bedayî, Fethül-kadîr.

535 - : Şübhei iştibah, bazı hakların ve hükümlerin cereyanın­dan neşet eden şübhe demekdır ki, bazan şübhei akd ile içtima eder.

Meselâ : bir kimse, üç talâk ile boşadığı zevcesine iddeti içinde ha­lâl zanniyle tekarrüb etse hakkında had lâzım gelmez. Çünkü araların­da evvelce vuku bulmuş bir akd vardır ki, bundan şübhei akd neşet etmiş olur. Sonra iddet içinde kadının nafakası, zevci mutallıkına aid­dir, bunların biri biri lehine şahadetleri gayri makbuldür, aralarında daha bazı hukuk vardır. Bu cihet ise bir şübhei iştibah vücude getir­miş bulunur. Binaenaleyh bu takdirde had sakıt olacağı gibi min vec-hin mevcud olan şübhei akde mebni dı´ve indinde neseb de sabit olur.

Maahaza böyle bir tekarrüb, haddi zatında haram olduğundar, mürtekibi ta´zirden, uhrevî mesuliyetden azade olamaz. Mebsutı Serahî, Bedayî.

536 - : Haddi zinaya gelince bu da şartları mevcud olduğu halde vaki ve sabit olan zina fazihasından dolayı bunu mürtekib olan şahıs hakkında tertib edilecek bir ukubetden ibaretdir. Bu ukubet ise mutisan ve muhsane olanlar hakkında reemden, muhsan ve muhsane olma­yanlar hakkında da celdeden - usulü dairesinde dayak cezasından iba­retdir. Nitekim aşağıda izah edilecekdir.(Malikîlere göre zina, hür olsun olmasın mükellef bir kimsenin bir şahsa gayri meşru surette mukarenetde bulunmasıdır.

Binaenaleyh mükellef ve müslüman olan bir kimsenin mülki ni­kâh veya rakabe ile mukarenete şer´an mezun olmadığı bir insana Ön veya arka cihetinden bilâ şübhe teammüden vatiyde bulunsa hadde müs-tahik olur.

Vatıy ise haşefenin ve .haşefe mevcud değilse o mikdarm mezkûr iki uzuvdan birinde tegayyüb etmesidir, velev ki lezzete mani olmaya­cak derecede hafif bir hâil ile beraber bulunsun, velev ki intişar etmiş bulunmasın.

Müsahaka ^ tenasül uzuvlarının biri birine temas etdirilmesi, ara­larında nikâh veya mülki rakabe ile cariyelik bulunmayan kimseler hak­kında haramdır. Maahaza bu, zina değildir. Çünkü bunda îlâc = idhal yokdur, bunu irtikâb eden kadınlar veya erkekler hâkimin içtihadına göre te´dib edilirler.

Nefsini sabiye veya behîmeye teslim eden bir kadın da bu te´dibe müstahik olur.

Bu faziha, ya mükellef şahsın ikrariyle veya iki adlin şahadetiyle sabit olur.

Hayz, nifas veya itikâf veya nüsüki hac sebebiyle tekarrübü ha­ram olan bir kadına kocasının bu halde tekarrüb etmesi de hakkında ietihaden te´dibi müstelzim olur. Şerhi Ebil´berekât.) [2]

İhsanın Mahîyyet Ve Nevileri :



537 - : ihsan, fıkıh ıstılahınca: had icra edilebilmesi için vücudi şer´an lâzım gelen bazı evsafın bir şahisda içtima etmesidir ki, ihsanı kazf ile ihsanı recm nevilerine ayrılır.

İhsanı kazf, bir kimsede akü, bulûğ, hürriyet, islâm, zinadan iffet vasıflarının içtimaiyle husule gelir.

İhsanı recm de bir kimsede şu yedi vasfın içtimaiyle tahakkuk eder ;

Akıl, bulûğ, hürriyet, islâm, nikâhı sahih ile teehhül, zevcesinin de bu evsaf ile itsafı, bu evsafın^ictimamdan sonra aralarında muka-renetin vuku bulmuş olması.

Binaenaleyh âkil, baliğ, hür, müslim olan ve nikâhı sahih ile ev­lenmiş ve zevcesi de bu vasıfları cami bulunmuş olduğu halde aralann-,da mukarenet vukua gelmiş bulunan bir erkek bu ihsanı haiz olacağı gibi o kadın da bu ihsanı haiz bulunur. îhsan hasletini haiz olan erkeğe «muhsen», kadına da «muhsane» denilir. Merbut, Bedayî.

538 - : Yukarıda yazılı vasıfları nefsinde cem etmiş, refikasında da ayni vasıflar mev.cud bulunmuş olan bir kimse, fena mukarenetler-den nefsini vikaye edebilecek manevî bir hısne istinat etmiş olacağı ci­hetle kendisinin iffet ve ismetini koruyacak olan bu hale «ihsan» adı verilmişdir. Şöyle ki: .

(1) : Akıl, insanın harekâtını tanzim, kendisini zina gibi âkibeti pek vahim olan fazihalardan men ve tahzir eden fıtrî bir kuvvetdir.

(2) : Bulûğ, insanda aklın tecellî etmesine, teemmül ve tefekkür hassalarının tebarüz eylemesine sebeb olacak bîr haldir. Baliğ olma­yan kimseler, akıllarının henüz inkişafa başlamadığı, kendilerinde te-emül ve tefekkür kuvvetinin kâfi derecede münbasit bulunamadığı ci­hetle nefislerini lehv ve lâabe inhimâkden menedemezler. işlerin âki-betlerini düşünmeğe, güzel hareketler ile çirkin hareketlerin aralarınj ayırmaay kadir olamazlar.

(3) : Hürriyet, büyük bir nimetdir. İnsanlar bu sayede izzeti nef­se, şahsî hâkimiyete mâlik olarak kendilerini zina gibi çirkin, behimî hareketlerle lekelenmekden, korumaya müstaid bulunurlar.

(4) : islâm, bir nimeti kâmiledir, nezahet ve fazileti âmir, mün-tesiblerinin selâmetini, saadetini kâfidir. Binaenaleyh her veçhile şük­rü mucjb olduğundan sahibinin küfranı nimetden, isaeti edebden iba­ret olan zina fazihasından kaçınması lâzım gelir.

(5) : Nikâhı sahih, bu da bir nimetdir, iki tarafın temayülünü ha-lâl bir suretde tatmine vesile olduğundan bununla haramdan istiğna hâ­sıl ölmüş olur. Nikâhı fâsid ise bu temayülün tatmini için meşru bir tarik olmadığından bununla nikâh hakkında izdivaç nimeti tamam ol­muş, haramdan istiğna husule gelmiş olamaz.

(6) : Zevç ile zevce de ayni vasıfların içtimai, bu da onların mü-nasebetlerindeki kemale, temayüllerinin en güzel bir suretde tatmin edilmesine hadimdir. Bu evsafdan birinin bir tarafda noksan bulun­ması ise aralarında içtimaî hayatın lâyıkı veçhile inkişafına mani, tabiat-lerin bir dereceye kadar teneffürüne bais olabilir.

Filhakika ihsan vasıflarım tamamen cami bir kimsenin, kendisi gibi ayni evsafı cami bir kadınla izdivacı, bu vasıflardan mahrum bir kadınla, meselâ bir cariye ile veya bir sabiyye ile izdivacı gibi olamaz.

(7) : Bu vasıfların iki tarafda ictimaından sonra mukarenetin vu­kuu, bu da gayri meşru temayüllerden tamamen istiğna husulüne ha­dim bir keyfiyetdir. Bu vasıfları haiz olanlar ile olmayanlar arasındaki mukarenet ise bu matlûb gayeyi lâyıkiyle temin etmiş olamaz. Mebsut, Bedayî, Hidaye.

539 - Yukarıdaki izahatden de anlaşıldığı ihsanı temin eden vasıflardan her biri, sahibi hakkında bir nimetdir. Bu nimetlerden her biri, insanı nezahate sevk, gayri meşru temayüllerden men edecek bir mahiyettedir. Buna rağmen küfranı nimetde bulunarak en çirkin bir cinayet olan zina fazihasını irtikâb eden bir şahıs, bu cinayetinin şenaatini tahfif edecek ma´zeret esbabından mahrum bulunmuş´ olacağı cihetle hakkında recm cezası lâzım gelir. Bu vasıflardan mahrum olan bir şahıs ise bu derecelerde nimete nail bulunmamış demekdir. Binaen­aleyh bunun irtikâb edeceği aynî cinayetden dolayı cezası nisbeten hafif olarak celdeden ibaret bulunur. Muhit, Bedayî.

540 - : ihsanın bakası için zevciyyetin bekası, şart değildir. Binaenaleyh ömründe bir defa tezevvüc ve mukarenet edıb de ba­dehu dul kalmış olan bir şahıs da muhsen olabilir.

İhsanın yukarıda gösterilen yedi vâsfın içtimaiyle tahakkuk ede­ceği Hanefiyyeye göredir. Maahaza İmam Ebu Yusüfden bir rivayete nazaran bu hususda islâm, şart değildir. Binaenaleyh sair vasıflan haiz olan bir zimmî veya zimmiyye de muhsan olarak recm cezasına tabi ola­bilir. Çünkü zina, bütün edyanca haramdır. Mebsut, Bedayî, Fethül1-kadir.

«(imam Mâlike göre de ihsan hususunda islâmiyyet, şarttır.

Binaenaleyh bir gayri müslim, muhsan sayılarak zinasından dola­yı hakkında recm cesazı verilemez. Maamafih livate fazihasından dolayı ihsan aranılmaz. Mükellef, muhtar olan bir şahıs, gayri muhsan olsa da, meselâ : köle veya gayri müslim bulunsa da irtikâb edeceği livata ci­nayetinden dolayı hakkında mutlaka recm cezası tatbik edilir. Şerhi Ebil´berekât.)

(imam Şafiîye ve Hanbelî mezhebinde esah olan kavle nazaran ih­san hususunda islâmiyet, şart değildir. Binaenaleyh sair vasıflan cami olan bir zimmî veya zimmiyye de muhsan olabilir. Resuli Ekrem Haz­retleri, bir Yahudi ile bir Yahudiyye hakkında recm cezasını emir buyur­muşlardır. Keşşafül´kına.)

(Zevceynden birinin muhsan olması için diğerinin de her halde muh­san bulunması, eimmei Haneffiyye ile Hanbelîlere göre şart ise de imam Mâlike ve imam Safiye göre şart değildir. Binaenaleyh sair ihsan va­sıflarım cami bir müslim, yalnız bir cariye ile veya bir zimmiyye ile ev­lenmiş bulunsa da yine muhsan sayılır. Bedayi.) [3]

Recm İle Celdîn Mahtyyetler Ve Meşruîyyetlertndekî Hikmet :



541 - : Kati, tard, nefrin gibi mânaları ifade eden recm tabiri ıstılahı şer´îde : «Muhsan olan zani ile muhsane bulunan zaniyeyi vechi mahsus üzere taşlayarak öldürmek» den ibaretdir.

Lûgatde deri üzerine vurmak mânâsına olan celct tabiri de ıstaiâh-da : «Muhsan olmayan mükellef zani veya zaniycnin. muayyen uzuvla­rına vechi mahsus üzere değnek veya kamçı İle vurmak* dan ibaret­dir. Her bir vuruşa «celde» denir.

542 - : Recm ve celd cezalarının meşruiyetindeki hikmet ve mas­lahat, bedihîdir. Şarii hakîm, bu cezalar ile beşeriyetin nezahetim,´ şerefi insanîsini, behimiyet haline düşmekden siyaneüni temin edecek en ku.ş-vetli bir müeyyide! adalet vücüde getirmişdir.

Malûmdur ki, zina fazihası en büyük bir günahdır, pek fena bir

cinayetdir. Nitekim bir âyeti kerîmede buyurulmugdur. Yani ; zinaya, zinanın mukaddimatma yak­laşmayınız, şübhe yok ki, zina bir çirkin cinayetdir, pek kütü bir yol­dur.

Evet. zina fazihası neseblerin ziyama, aileler arasında hıyanet vo denaetin zuhuruna, cemiyet hayatında iffet ve nezahetin zevaline ve Çok kerre muhasemat ve mukatelâtın tekevvününe sebebiyet verir.

Zina fazihası, nice aileleri mahv eder, nice namuslu kimseleri ebe-diyyen bir mahcubiyet altında bırakır, nice şahsiyetlerin neseblerini ijübheli gösterir. Bu cihetle bir zina hâdisesi, herhangi bir tehevvür vo adavet neticesi olarak meydana gelen bir kati hâdisesinden pek çok meşum, hicabâver bir cinayetdir.

Zinadan mütevelli d çocukların nasiyei hallerinde bir nikbet vardır, bunların bulundukları yerlere bağlılıkları pek gevşekdir, bunların çoğal­dığı yerlerde fakr ve meskenetin artmasından, azabı ilâhînin yüz gös­termesinden korkulur. Nitekim bir hadisi şerifde buyurulmuşdur.. Yani : ümmetimden hayır ve bereket zail olmaz, ara larında zinadan mütevellid çocuklar zuhur etmedikçe. Aralarında zi­nadan hasıl olan çocuklar zuhur edince Allah Tealânın hepsine birden azab etmesi yaklaşmış olur.

îşte zina hâdiseleri, bir cemiyet için bu kadar korkunç, çirkin, şeametti bîr cinayetdir. Hele muhsan olan erkekler ile kadınların bu cinayeti irtikâb etmeleri ise her türlü tasavvurun fevkinde bir faziha teşkil eder.

Binaenaleyh cemiyet arasında bu gibi cinayetlerin vücüde gelme­mesini ve hiç olmazsa azalmasını temin için bu cinayet´ari mürtekib olanlar hakkında pek ağır ceza verilmesine lüzum vardır. Tâ ki, bu ce­zalar, hem mücrimler hakkında bir ukubet olsun, hem de âmmeye karşı mühim, müessir bir ibret teşkil etsin.

İşte bu gibi hikmetlere mebııi muhsan olan zanîler ile zaniyeler hakkında recin, muhsan ve muhsaııe olmayanlar hakkında da celd dayak cezası meşru bulunmuşudur. Bu mücrimler, muvakkat, gayri meşru, mezmum, bütün azaya şâmil bir zevki behimîye karşı böyle te­siri yi no bütün azaya müteveccih, elem âver bir cezaya kendi ihtiyar-laıiyle istihkak kesbe t mislerdir.

Bidayeti islâmda zina edenler, habs edilir ve söz ile tekdir ve tev-bılı olunurlardı. Sonra bir hadisi şerif ile recm ve celd cezaları teşri bu-vuruldu, bir âyeti kerime ile de celd cezası ayrıca tasrih buyuruldu.

Vakıa beşeriyet, bir takım temayülâtın zebunudur, insanlardan vakit vakit bazı ma´siyyetler zuhur edebilir. Fakat insanlara lâzımdır ki, bu temayülâta mukavemet etsinler, böyle bir ma siy ete mübtelâ ol­dukları takdirde derhal mütenebbih olub tevbekâr olsunlar.

İslâm hukuki cezaiyyesi, beşeriyetin bu vazıyetini pek güzel nazara almış, insanların tevbekâr olarak m a´si yellerden ictinab etmelerini pek ziyade iltizam etmişdir. Bu cihetledir kî, buhususda pek re´fetkârâne hükümleri muhtevi bulunmaktadır. Şöyle ki :

Bu gibi günahkârlardan tevbekâr olarak hali nezahate avdet ede­bilmeleri için haklarında müsamaha gösterilmesi tecviz edilmiş, bu ci­nayetin sübutü, âdeta muhal denilecek şartlara rabt olunmuş, bu cina­yete aid cezaların bir şübhe ile sakıt olacağı hadisi şerifiyle tensîs buyurulmuşdur. Nitekim aşağıdaki meselelerden im hakikat daha ziyade tavazzuh edecekdir.

Maahaza bu cezalar, hatdizatmda matlûb tesiri haiz olduğundan bunların pek nadir hâdiseler hakkında tatbik edilmesi de takib edilen gayei hikmetin tahakkuku için kâfidir. [4]

ceren
Mon 25 July 2016, 08:25 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Zina eden kadin ve erkegin dunyada alacagi cezanin ne oldugunu ogrenmis olduk.Rabbim bizleri zinanin her turlusunden ve azabindan korusun inşallah...