- Tufeyl b. Amrın Müslüman Oluşu

Adsense kodları


Tufeyl b. Amrın Müslüman Oluşu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 30 January 2010, 09:29 pm GMT +0200

Tufeyl b. Amr´ın Müslüman Oluşu


Tufeyl b. Amru´d-Devsî;[209] şerefli, akıllı, şair.[210] konuklan çok bulunur hanedan bir zâttı. Kendisinin, Kureyşîlerden, müttefikleri de vardı .[211]

Peygamberimiz (a.s.); kavminden kendisine her kötülüğün yapılıp durduğunu görüyor, yine de, onları öğütlemekten, içinde bulundukları dalâletten kurtuluşa davet etmekten geri durmuyordu.

Yüce Allah Peygamberimiz (a.s.)ı Kureyş müşriklerinden koruduğu zaman; onlar, Araplardan,[212] hac veya umre ya da başka bir maksatla[213] Mekke´ye, yanlarına gelenleri,[214] Peygamberimiz (a.s.)a delilik, sihir, kehânet., gibi birtakım iftiralarda bulunmak suretiyle Peygamberimiz (a.s.)dan sakındırmaya çalıştılar.[215]

Tufeyl b. Amr Mekke´ye gelince de, Kureyşlilerin ileri gelenlerinden birtakım kimseler onun yanına vardılar.[216] Ona:

"Ey Tufeyl! Sen şair, kavminin içinde seyyid, sözü dinlenir bir adamsın.[217]

Ey Tufeyl! Sen bizim memleketimize geldin ama, aramızda çıkan şu adamın işi bizi sıkıntıya soktu. Topluluğumuzu ve işimizi darmadağın etti.

Kendisinin sözü, sihir gibi, tesir ediyor İnsanın babasıyla arasını açıyor. İnsanın kardeşiyle arasını açıyor. İnsanın karısıyla arasını açıyor. Bizim başımıza gelen bu halin, senin ile kavminin başına da gelmesinden korkarız![218] Sen sakın onunla hiç konuşma ve kendisinden de hiçbir şey dinleme!" dedil-er.[219]

Tufeyl b. Amr der ki:

"Vallahi, onlar bunu bana o kadar çok söylediler ki, kendi kendime, ondan birşey dinlememeye ve kendisiyle hiç konuşmamaya karar verdim.

Hatta, Mescid-i Haram´a vardığım zaman, onun söylediklerinden birşey erişmesin diye, kulaklarıma pamuk tıkıyor ve onu dinlemek istemiyordum!

Allah beni onun sözlerinden bazısını işitmeye elverişli kılmış olmalı ki, çok güzel bir kelam olarak işittim. Kendi kendime:

´Hay bana, anam ağlasın!

Vallahi, ben akıllı, şair bir adamım.

Bana, sözün güzel olanı da, çirkin olanı da gizli değildir.

Şu adamın söylediğini dinlememe, benim için ne sakınca var?

Onun bana getirdiği şey güzel ise, onu kabul ederim. Çirkin ise, onu bırakırım´ dedim.

Orada bekledim.

Nihayet, Resûlullah (a.s.) oradan ayrıldı.

Ben de, evine girinceye kadar, arkasından gittim.

Kendisi eve girince, arkasından ben de içeri girdim, ve:

´Yâ Muhammedi Kavmin bana senin hakkında şöyle şöyle söylediler.

Vallahi, senin işinden beni o kadar korkuttular ki, sözünü işitmeyeyim diye, kulaklarıma pamuk bile tıkadım!

Sonra, Allah beni senin gözünü işitmeye elverişli kılmış olmalı ki, onu çok güzel bir kelam olarak işittim.

Sen şu işini bana bir arzet bakayım!1 dedim.

Resûlullah (a.s.) bana İslâmiyeti arzetti, Kur´ân okudu.

Vallahi, ben hiçbir zaman, ondan (Kur´ân´dan) daha güzel bir söz, ondan (İslâm´dan) da daha güzel bir iş işitmemişimdir!

Hemen Müslüman oldum. Cenab-ı Hak´tan başka hiçbir ilah bulunmadığına şehadet getirdim. Resûlullah (a.s.)a:

´Ey Allah´ın Peygamberi! Ben kavminin içinde sözü dinlenir bir kimseyim. Onların yanına dönecek ve kendilerini İslâmiyete davet edeceğim.

Allah´a dua et de, davetimde bana yardımcı olacak bir âyet, bir keramet yaratsın!´ dedim.

Resûlullah (a.s.):

´Ey Allah! Ona bir âyet, bir keramet ihsan et!´ diyerek dua etti.

Kavmimin yanına dönerken, karanlık bir gecede, kavmimin oturduğu su başına bakan yokuşta bulunduğum sırada, iki gözümün arasında kandil gibi bir nur peyda oldu!

´Allah´ım! Bunu yüzümden, başka yere değiştir!

Çünkü ben, dinlerinden ayrıldığım için, kabilem halkının onu bende ilahî bir ezanın eseri imiş gibi sanmalarından korkuyorum´ dedim.

Bunun üzerine, nur, yüzümden ayrılıp değneğimin başına geçti!

Kabilemin kondukları su başına, yokuştan inmeye başladığım sırada idi ki, orada bulunanlar, değneğimin başındaki, asılı kandili andıran bu nura bakışıyorlardı.

Yanlarına vardım ve içlerinde sabahladım.

Yurduma indiğim zaman, babam yanıma geldi. Kendisi çok yaşlı bir ihtiyardı. Ona:

´Babacığım! Sen benden uzak dur! Artık ben senden değilim. Sen de benden değilsin´ dedim.

Babam:

´Oğulcağızım! Ben senden niçin uzak durayım?´ diye sordu.

Ona:

´Ben Müslüman oldum ve Muhammed (a.s.)ın dinine uydum´ dedim.

Babam:

´Ey oğulcağızım! Senin dinin, benim de dinimdir1 dedi. Ona:

´Öyle ise, git! Hemen guslet ve elbiseni de temizle! Sonra da, benim yanıma gel! Bana öğretilen şeyi, ben de sana öğreteyim´ dedim.

Babam gidip gusletti ve elbisesini temizledi.

Gelince, kendisine İslâmiyeti arz ve teklif ettim. Hemen Müslüman oldu.

Bundan sonra, yanıma zevcem geldi.

Ona da:

´Sen benden uzak dur! Artık ben senden değilim. Sen de benden değilsin´ dedim.

Zevcem:

´Babam, anam sana feda olsun! Ben niçin senden uzak durayım?!´ dedi. Ona:

´İslâmiyet, benimle senin aranı ayırdı. Ben Müslüman oldum. Muhammed (a.s.)ın dinine tâbi oldum´ dedim.

O da:

´Senin dinin, benim de dinimdir´ dedi. Kendisine:

´Öyle ise, git! Züşşerâ putundan temizlen!´ dedim. Zevcem:

´Babam, anam sana feda olsun! Züşşerâ putundan çocuklara bir zarar geleceğinden korkuyorum´ dedi. Kendisine:

´Hiç korkma! Ben ondan hiçbir şey gelmeyeceğine kefilim´ dedim.

Bunun üzerine, zevcem gidip guslettikten sonra yanıma geldi.

Kendisine İslâmiyeti arz ve teklif ettim, hemen Müslüman oldu.

Bundan sonra, Devs kabilesini İslâmiyete davet ettim.

Onlar, davetime icabette, ağırdan aldılar.

Bunun üzerine, Mekke´ye, Resûlullah (a.s.)ın yanına varıp:

´Ey Allah´ın Peygamberi! Devs kabilesi bana galebe çaldılar,[220] İslâmiyetten kaçındılar, asi oldu-lar.[221] Onlar aleyhinde Allah´a dua et!´ dedim.

Resûlullah (a.s.):

´Ey Allah! Devs´e hidayet et!´ diyerek dua etti. Bana da:

´Kavminin yanına dön, git! Onları İslâmiyete davete devam et ve kendilerine yumuşak davran!´ buyurdu.[222]

Kavmimin yanına döndüm.

Resûlullah (a.s.) Medine´ye hicret edinceye kadar, Devs toprağından ayrılmaksızın, onları İslâmiyete davet edip durdum."[223]




[209] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 4, s. 237, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 759, İbn Esir, Usdu´l-gâbe, c. 3, s. 78, İbn Hacer, el-İsâbe,c.2, s. 225.

[210] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 22, İbn Sa´d, Tabakât, c. 4, s. 237, Ebu Nuaym , Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 238, Etau´l-Ferecİbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 204, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 3, s. 79, İbn Seyyid, Uyünu´l-eser, c. 1, s. 139, Suyûtî, Hasâisü´l-kübrâ,c. 1, s. 336, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 69.

[211] İbn Sa´d, Tabakât, c. 4, s. 237, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 139.

[212] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 22, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 238, Ebu´l-Ferec, c. 1, s. 204.

[213] Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 98.

[214] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 22, Ebu Nuaym , c. 1, s. 238, Ebu´l-Fenec, c. 1, s. 204.

[215] Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 98.

[216] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 22, İbn Sa´d, c. 4, s. 237, Ebu Nuaym, c. 1 , s. 238, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 759, Ebu´l-Ferec, c. 1, s. 204, İbn Esîr, c. 3, s. 78-79, İbn Seyyid, c. 1, s. 139, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 1, s. 248, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 99.

[217] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 759, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 1, s. 248-249.

[218] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 22, İbn Sa´d, c. 4, s. 237, Ebu Nuaym, c. 1 ,s.239, İbn Abdilberr, c. 2, s. 759, Ebu´l-Ferec, c. 1, s. 204, İbn Esir, c. 3, s. 79, İbn Seyyid, c. 1, s. 139, Zehebi", c. 1, s. 249, Suyûtî, c. 1, s. 336.

[219] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 22, İbn Sa´d, c. 4, s. 237, Ebu Nuaym, c. 1, s. 239, Ebu´l-Ferec, c. 1, s. 204, İbn Esîr, c. 3, s. 79, Suyûtî, c. 1, s. 336, Halebî, c. 2, s. 69.

[220] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 22-24, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 4, s. 237-239, Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 239, İ bn Abdi Iberr, İstiâb, c. 2, s. 760-761, E bu´l -F erec İ b n C evzî, el- Vefâ, c. 1, s. 204-206, İ bn Esîr, Usdu´l -g âbe, c. 3, s. 7 9-80, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 139-140, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 1,s. 249-250, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 99-100, Suyûtî, Hasâisü´l-kübrâ, c. 1, s. 336-337, Halebî, İ nsânu´l-uyûn, c. 2, s. 69-70.

[221] Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 243, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 123, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1957, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 758, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 1, s. 249, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 225.

[222] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 24, İbn Sa´d, Tabakât, c. 4, s. 239, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 259, Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 239-240, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî,el-Vefâ,c. 1 ,s. 206, İbn Esîr.Usdu´l-gâbe.c. 3, s.80, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 100, Suyûtî, Hasâisü´l-kübrâ, c. 1, s. 337.

[223] İbn Sa´d, Tabakât, c. 4, s. 239, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 140

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 2/147-152.