sumeyye
Tue 13 September 2011, 12:30 pm GMT +0200
B- Şeyhe Okuma (Kıraat) Veya Arz
Talebenin, rivayet ettiği hadisleri, şeyhine okuması veya arzetmesi olarak tanımlanan bu metod, şu şekillerde uygulanabilir: Ya hadisi alan bizzat okur veya başkası okur o dinler; ya da kitaptan veya ezberden okur, şeyh okunan şeyin aslını kıraat esnasında elinde tutar veyahut okunan şeyleri hıfzından takip eder.[1169]
Ebu Hanife ve talebelerinin en çok başvurdukları metodların başında, şeyhe kıraat usulünün geldiği anlaşılmaktadır. Nitekim Ebû Âsım'ın bildirdiğine göre, Süfyan, Ebu Hanife, Malik ve İbn Cüreyc, kıraatla hadis telâkkisinde bir beis görmezlerken, Ebû Âsim:
"Ben bunu kabul etmiyorum, hiçbir fakihten kıraatla hadis almadım" demektedir.[1170]
Ebu Hanife'nin, şeyhin öğrenciye kıraati (sema) ile öğrencinin şeyhe kıraat (arz)ını aynı değerde gördüğü ve "okuduğun zaman 'haddeseni’ de" [1171]diyerek sema tabiri olarak kullanılan "haddesenî" lafzının arz usulünde de kullanılabileceğini söylediği nakledilmektedir. Bu yüzden o, "haddesenâ", "ahberanâ" ve "enbeenâ" tabirleri arasında fark görmez. Şafiî ise, "haddesenâ" tabirinin ancak semâ'da kullanılabileceğini belirtir.[1172] Hatta Ebu Hanife'nin, öğrencinin alime kıraatini, alimin dinleyiciye kıtaatından daha üstün tuttuğu bildirilmektedir.[1173]
Sema' ve kıraat metodlannı aynı değerde mütalaa etmek, sadece Ebu Hanife'ye has değildir. Kadı Iyaz'ın bildirdiğine göre, Hicaz ve Küfe ulemasının çoğunluğu bu görüştedir.[1174]
Sema'ı arza tercih edenler, Peygamber (s.a.v.)'in, çoğunlukla bu şekilde yaptığı ve ona uymanın daha evlâ olduğunu belirtirler. Ebu Hanife adına bu görüşe cevap veren Hanefi usulcüleri ise buna iki yönden itiraz ederler:
1- Resulullah (s.a.v.), vahyin tebliğinde ve hükümleri açıklamada hata ve unutmadan emin idi. Bu yüzden onun kıraati daha evlâ idi. Peygamber (s.a.v.)'in dışındakilere gelince, onların hata ve galat yapmaları mümkündür. Dolayısıyla, muhaddisin okuması ile başkalarının okuması aym şeydir.
2- Resulullah (s.a.v), okur-yazar olmadığı için, sadece ezberinden okurdu ve bu yüzden kıraati evlâ idi. Ancak bir kitaptan rivayet veya kitaptakini sema' hususuna gelince, her ikisi de kitapta olanı tahdis etme manasına geldiği için aynı şeylerdir.[1175]
Ebu Hanife'ye göre, her ikisi de (sema' ve kıraat) aynı olmakla beraber, şeyhe kıraat daha ihtiyatlıdır. Çünkü talebe, metin ve senedin zabtına, ona olan ihtiyacına binaen, şeyhden daha çok önem verir. Talebe kendisi için, muhaddis başkası için çalışır. Bu bakımdan şeyhin, bazı hususlarda hata yapıp şâz duruma düşmesi, talebenin bu duruma düşmesinden daha çok vaki olur. İnsamn kendi işine başkasından daha çok ihtimam göstermesi tabiatı gereğidir. Şeyhin kıraati ile talebenin ona kıraati esnasındaki hata ihtimalleri de eşittir.[1176]
[1169] el-İlma',70.
[1170] el-Muhaddisu’l-Fisıl, 420; el-Kifâye, 307.
[1171] el-Muhaddisul-Fasıl, 425; el-Kifâye, 308; İbn Abdilberr, Cami, II, 175.
[1172] El-Cevâhiru'1-Mudıyye, I, 62; İbn Abdilberr, Cami, II, 175. Tahâvî'nin bu tarikler arasında bir fark olmadığına dair Kur'an'dan ve Hadisten delil getirerek yaptığı açıklama için bkz. Age.. II, 175-176.
[1173] Tedribu'r-Râvi, II, 15; Serahsî, Usul, I, 375,
[1174] EI-İlma',7l.
[1175] Serahsî, Usul, I, 375-376; Keşfu’l-Esrâr, III, 40.
[1176] Serahsî, Usul, I, 376; Keşfu'l-Esrar, III, 41. Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 203-204