sumeyye
Wed 22 August 2012, 01:12 pm GMT +0200
A. Özel Mülkiyetteki Madenler: [907]
Özel mülkiyyetteki madenler, meskende veya mesken dışında bulunup bulunmayışına göre incelenmiştir:
1) Mesken ve Mesken Dışı Ayırımı Yapanlar:
i) Evde Bulunan Madenler:
Ebu Hanife ye göre, maden, bulanın meskeninden çıkarılırsa, zekâta tâbi olmaz, bulunan -bulan kendisi veya başkası da olsa- toprak sahibinindir. Meskenle arazi arasındaki fark, toprağın öşre veya haraca tâbi olmak gibi bir kamu mükellefliği taşımasından ileri gelir. Halbuki mesken vergiye tâbi olmaz. Ayrıca, -definenin aksine- maden toprağın bir parçası olarak ona tâbidir, satış sırasında -söz edilmeksizin- satış konusuna girer. Böylelikle, sahibu't-hıtta [908] ona devletin temlikiyle sahip olursa da, satışıyla başkasına intikal eder. Mükellefin kendi arazisinde bulduğu maden hakkında, Ebu Hanife'den zekât ödeneceği ve ödenmeyeceği görüşlerinin ikisi de nakledilir, ancak ödeneceği görüşü kuvvetlidir. [909]
ii) Ev Dışında Bulunan Madenler:
Ev dışında bulunan madenler, % 20 oranında zekâta tâbi olur, madenin kalan kısmı, toprak sahipliyse onun, sahipli değilse bulanındır.
2) Mesken ve Mesken Dışı Ayırımı Yapmayanlar:
a) Ebu Yusuf ve Muhammed'e göre, kişinin kendi evinde de bulunsa, madenler zekâta tâbi olur; Ebu Hanife'nin de bu görüşte olduğu nakledilir. Kıyas bu görüşün tercih edilmesini gerektirir.
b) Hanbelî Mezhebine göre, bulunan maden mülk arazide ise, katı ve sıvı madenler ayırdedilirler, katı madenler arazi malikinindir. Çünkü o şahıs, arazinin bütün cüzlerine, tabakalarına maliktir ki, katı maden de toprağın bir parçasıdır. Petrol ve zift gibi akıcı madenler hakkında iki görüş vardır: En meşhuruna göre, şu hadis gereği malik olamaz:
“İnsanlar üç şeyde ortaktırlar: su, ot ve ateş.” Sıvı madenler, arazi parçası gibi sayılmaz. Araziye tâbi tutulup temellük edilemez. İkinci görüş şudur: Arazi sahibi ona malik olur. Çünkü arazisinden (mülkünden) çıkmakta, durumu ekin ve katı madenlere benzemektedir. [910]
c) Maliki Mezhebi içindeki muteber olmayan görüşe göre, madenler bulundukları yere tâbi olduğundan, arz-i anve (zorla ele geçirilen arazi) de sahipsiz arazide bulunan madenler devletin, sahipli arazide bulunanlar yer sahibinindir.
Hanefî Mezhebinin görüşü şöylece özetlenebilir: Malikin meskeninde bulduğu madenin % 80'i ittifakla kendisine aittir, ancak %20'si Ebu Hanife'ye göre vergiye tâbi olmaz (ondan zayıf bir rivayete göre arazi de böyledir), Ebu Yusuf ve Muhammed'e göre -mesken ve arazi ayırımı yapılmaksızın- vergiye tâbidir. [911]
[907] Bilmen, HPK, c. IV, s. 103; Cezîrî, Fame, c. I, s. 612-613; İbn Abidin, Raddu'l-Muhtar, c. II, s. 46; Kâsânî, BS, c. II, s. 68; Mavsılî, İhtiyar, c. I, s. 118; Mergınânî, Hidâye, c. I, s. 108; Sıddıki, age, s. 13.3; Şeybanî, el-Camiu's-Sagır, s. 133-135.
[908] Kâsânî, BS, c. II, s. 68; Mavsılî, İhtiyar, c. I, s. 117; Mergınânî, age, c. I, s. 108; Şeybanî, el-Camiu's-Sagîr, s. 134-135. ( Sahibu'l-Hıtta, fetihten sonra arazinin temlik edildiği ilk kişidir.)
[909] Zeydan, age, s. 382-383; Cezîrî, Fame, c. I, s. 614; Bilmen, HFK, c. IV, s. 104; İbn Kudame, Mugnî, c. III, s. 24-26; Kardavî, c. I, s. 34-38.
[910] İbn Rüşd, BM, c.I, s.225.
[911] Kâsânî, BS, c. II, s. 68; Mavsılî, age, c. I, s. 117; Mergınânî, age, c. 1, s. 108.