- Ömrümüzün bir günü daha geride kalıyor

Adsense kodları


Ömrümüzün bir günü daha geride kalıyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 25 May 2010, 10:29 am GMT +0200
Ömrümüzün bir günü daha geride kalıyor

Cenabı Hakk’ın emânet olarak verdiği hayat süratle eriyor Bu emanet, ne zaman geriye istenecek belli değil; davet her an gerçekleşebilir
Bir gün buralardan kuş gibi uçup gideceğiz Bir yanımız Bediüzzaman gibi konuşuyor: “Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik O zan sebebiyle bütün bütün zâyi ettik Şu güzerân-ı hayat bir uykudur, rüya gibi geçti Şu temelsiz ömür bir rüzgâr gibi uçar gider”


İlâhî huzurda ‘Eyvah!’ dememek; ömür dakikalarını ibadete çevirmeye, cennet ve Cemalullah’a ulaşmaya; nefis ve malını Allah’a satmaya, her türlü imkânı Allah yolunda kullanmaya bağlıdır Dünyevî ve fanî işlerde boğulmadan, bedenî arzulara yenik düşmeden, ebedler diyarına tâlip olunmalı ve Allah’ın rızası esas alınmalıdır Sel gibi akıp giden hayat; geçtiği yerleri yeşertmeli, muhtaç gönüllere
âb-ı hayat akıtmalıdır
Ömrümüzün bir günü daha geride kalıyor Ömrümüzü ebede dönük işlerle değerlendirerek geçirmemiz gerekirken, maalesef eğlenerek, gülerek geçirebiliyoruz
Halbuki insanın, İlâhî huzurda kendini mahçup edecek, yüzünü kızartacak, karanlık ve kirli bir hayat bırakmaması gerekir Sefâlet ve zillet içinde geçen bir ömür, gözyaşlarıyla yıkanması gerekirken, bedenî arzuları tatmin etmeye matuf israf edilmektedir Bütün bu davranış ve hareketler, Allah ve Resulüllah’ın nefretine davetiye çıkardığı kadar, şeytanın celbine ve memnuniyetine de, sebep olmaktadır
Merhameti sonsuz Allah, ayağı kayıp düşen, günaha bulaşan kullarının günahlarını silinebilecek bir yazıyla yazıyor İnsan samimi olarak müracaat edip, Allah’tan özür dileyip günahlarına tevbe etse, Allah, bütün günahlarını bağışlayacağını taahhüt ediyor: “De ki: “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz Allah dilerse bütün günahları mağfiret ederÇünkü O Gafûr ve Rahîm’dir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır)” (Zümer, 53)
Bu güzel davete icabet edememe kadar büyük talihsizlik olamaz “Ey iman edenler! Allah’tan korkun Büyük bir yarın olan (girme mecburiyetinde olduğunuz) kabrinize ne hazırladığınıza bir bakın Muhakkak Allah; yaptığınız her şeyden haberdârdır”
Merhameti sonsuz Allah, önümüzdeki mutlak tehlikeleri; ihtiyarlıkta, kabirde, sıratta, mahşerde hattâ huzurunda sorulacak suallere kadar -imtihana girecek bir talebeye, soruların daha evvelden verilmesi gibi- her şeyi haber veriyor Buna rağmen akıl, irade ve şuurunu suistimal edip, bedenî hazların esiri olarak kabri, ölümü, hesabı, muhasebeyi unutan insan, acınacak bir durumdadır Ne yazık ki, “Kendi rızasıyla zarara girene, merhamet edilmez” kaidesince, acınma hakkını kaybetmiştir Eğer bu tür insanlar, hakikati hiç duymamışlarsa, o zaman mesuliyetin büyüğü bize düşmektedir
Evet, günahıyla-sevabıyla ömrümüzün bir kısmı geride kaldı Geçen günleri milyarlar versek geri getiremeyizÖnemli olan, “Zararın neresinden dönerseniz kârdır” hesabıyla, bütün günahlara bir sünger çekip nedâmet duymak, tevbe edip Cenabı Hakk’tan özür dilemek olmalıdır O Allah ki: “Size azap gelip çatmadan önce, Rabb’inize dönün ve O’na teslim olun O’na itaat edin Yoksa yardım göremezsiniz” (Zümer, 54) buyuruyor
İleride pişman olmak, dizini dövmek, eyvah edip çırpınmak bir şey ifade etmeyecektir Her şey O’nundur ve tasarruf hakkı da O’na aittir
Emanetin ne demek olduğunu bilen bir insan, kendine emanet edilen ömrü, gelişigüzel kullanamaz ve kullanmamalıdır Geçmişine bak! Nice pişman olduğun iş ve nedamet duyduğun an vardır ki, sadece üzüntüsü kalmıştır
Her şeye rağmen, Rabb’imizin sonsuz merhamet kapısı açıktır Bunu fırsat bilip ömrümüzün geri kalanını değerlendirmek isabetli bir iş olacaktır

alıntı