sumeyye
Wed 17 March 2010, 11:57 am GMT +0200
Ebu Süyan b. Harb ile Muğîre b. Şûbe´nin Lât Putunu Yıkmakla Görevlendirilişi
Sakîf temsilcileri Medine´den ayrıldıktan iki veya üç gün sonra.[188] Peygamberimiz Aleyhisselam, Ebu Süfyan b. Harb ile Muğîre b. Şûbe´yi Rabbe putunu yıkmaya gönderdi. [189]
Lât putunu yıkacak olanların Halid b. Velid´in kumandası altında gönderildiği, [190] ve yıkım işine katılanların 19 kişi kadar oldukları da rivayet edilir. [191]
Taife yaklaştıkları zaman[192] Muğîre b. Şube, Ebu Süfyan´ı önden göndermek istedi. [193]
"Şehre, Peygamber Aleyhisselamın emri üzere, önce ilerleyip sen gir!" dedi. [194]
Ebu Süfyan, Taife önce girmekten kaçındı. [195]
"Kavminin yanına önce sen var!" dedi, kendisi Zil Herm´deki mülkünde oturdu kaldı . [196]
Bunun üzerine, Muğîre b. Şube, yanında 19 kadar kişi olduğu halde, yatsı vakti[197] Taife girdi. [198]
Geceyi geçirdiler.
Sabahleyin Rabbe´nin üzerine çıkacaklar, onu yıkacaklardı. [199]
Muğîre b. Şube, kendisiyle birlikte gelen arkadaşlarına:
"Vallahi, bugün sizi Sakîflere güldüreceğim!" dedi ve eline bir kazma, balta aldı . [200] Rabbe´nin üzerine çıktı.
Kendisinin kavmi olan Muattib oğulları, o da Urve b. Mes´ud gibi vurulur, öldürülür korkusuyla silahlanarak, Muğîre b. Şûbe´ninyakınında dikilmiş duruyorlardı. [201]
O sırada, Ebu Süfyan da oraya geldi.
Muğîre ona teklifini tekrarlayınca, Ebu Süfyan:
"Hayır! Sen Rabbe´ye benden önce erişeceğini söylemiştin! Yanıbaşımda duran Muattib oğulları benim onu yıkmaya başladığımı görürlerse dururlar mı?" dedi.
Muğîre b. Şube:
"Kavmim buraya onlan güvenlik maksadıyla sen gelmeden önce koymuşlardır" dedi. [202]
Sakîflerin kadınları gelip yüzlerini açmışlar, erkeklerinin kılıçla çarpışmaksızın Rabbe´yi Müslümanlara teslim ettiklerine yanıyorlar, ağlıyorlardı. [203] Köleler, çocuklar, erkekler, genç kızlar oraya gelmişlerdi.
Herkes, Lât´ın yıkımından çekingen bulunuyordu. [204]
Muğîre b. Şube, elindeki balta, kazma ile Lâfa bir darbe indirdiği zaman, [205] Ebu Süfyan:
"Vâh yazık! Âh yazık!" dedi. [206]
Muğîre b. Şube titrer gibi yaparak arkasının üzerine yıkılınca, [207] Taif halkı birden çığlık kopardılar, [208] sarsıldılar!
"Allah Muğîre´yi rahmetinden uzak etsin! Rabbe onu öldürdü!" dediler.
Muğîre´nin yıkılıp düştüğünü gördüklerine çok sevindiler.
"Sizlerden ona yaklaşmayı, onu yıkmaya kalkışmayı isteyebilecek, göze alabilecek kim var?!
Vallahi, ona güç yetirilemez! [209]
Hayır! Siz Rabbe´nin kendisini koruyamayacağını, savunamayacağını sanıyordunuz!
İşte, vallahi o kendisini korumuş ve savunmuştur!" dediler.
Muğîre, bir müddet o halde kaldıktan sonra, [210] silkinip[211] oturdu ve:
"Ey Sakîf topluluğu! Araplar, ´Arap kabileleri içinde Sakîflerden daha akıllı bir kabile yoktur!´ derlerdi. Meğer Arap kabileleri içinde sizden daha ahmak bir kabile yokmuş!
Yazıklar olsun size! Lât ve Uzzâ dediğiniz nedir ki? Rabbe dediğiniz nedir ki? Şu taşlar gibi birer taştırlar. [212] Taştan, kerpiçten ibarettirler. [213] Onlar kendilerine kim tapıyor, kim tapmıyor; bilemezler!
Yazıklar olsun size! Lât hiç işitir mi? Hiç görür mü? Hiçbir yarar veya zarar verir mi? [214]
Gelin! Allah´ın affına ve lutfuna sığının! O´na ibadet edin!" dedi. [215]
Sonra da, yanındakilerle birlikte Rabbe´yi yıkmaya, [216] taşları birer birer yere indirmeye devam ve en sonunda onu yerle bir edince, Sakîfler şaşakaldılar. [217]
Lâfın kapıcı ve bakıcısı, Sakîflerin Aclân b. Attâb b. Malik oğullarındandı.
Attâb b. Malik b. Ka´b´dan sonra, bu hizmeti oğulları görmekte idi.
Lâfın bakıcısı:
"Göreceksiniz ki, temeline inilince temel öyle birkızacaktırki, o kızgınlıkla onlan yerin dibine batıracak, geçirecektir!" diyordu. [218]
Muğîre b. Şube, bunu işitince, [219] Halid b. Velid´e:
"Beni bırak da, şunun temelini de kazayım bakayım?!" dedi. [220]
Temelini kazmaya başlayıp, adam boyunun yansına kadar kazdı. Kabkab´ın deposuna vardılar. Orada bulunan zinet eşyasını ve elbiseleri soyup çıkardılar. Koku, altın ve gümüşü de aldılar. [221]
Kabkab; Lâfın içinde bulunduğu yerin adı idi. [222]
Lâfın malları biraraya toplanınca, Muğîre b. Şube, Ebu Süfyan´a:
"Resûlullah Aleyhisselam, bu maldan, Urve b. Mes´ud ile Esved b. Mes´ud´un borçlarını ödemeyi sana emretmişti" dedi.
Onların borçlarını bu mallardan ödediler. [223]
Peygamberimiz Aleyhisselam, Rabbe´nin bulunduğu yere, Taif Mescidinin yapılmasını Osman b. Ebi´l-Âs´a emretti ve bu emir de yerine getirildi. [224]
Lât yıkım birliği görevlerini yapıp Medine´ye döndükleri gün, Peygamberimiz Aleyhisselam, Lâfın kalan mallarını da Müslümanlar arasında bölüştürdü.
Dinini aziz ve üstün kıldığı, kendisine yardım ettiği için de, Yüce Allah´a hamd ü senada bulundu. [225]
[188] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 971.
[189] İbn İshak, İtan Hişam, Sîre, c. 4, s. 186, Vâkıdî, c. 3, s. 971 , Taberî, Târih, c. 3, s. 141 -142, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvvıe, c. 5, s. 30, İ bn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 257, İtan E sfr, Kâmil, c. 2, s. 284, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 230, Zehebî, Megâzî, s. 559.
[190] Vâkıdî, c. 3, s. 971, Zehebî, s. 558, Ebu´l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 63, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 3, s. 32, Diyarbekrî, Târîhu´l- hamfs, c. 2, s. 135.
[191] Vâkıdî, c. 3, s. 971.
[192] İbn İshak, c. 4, s. 186, Vâkıdî, c. 3, s. 971.
[193] İbn İshak, c. 4, s. 186.
[194] Vâkıdî, c. 3, s. 971, İbn Seyyid.c. 2, s. 230.
[195] İbn İshak, c. 4, s. 186.
[196] İbn İshak, c. 4, s. 186, Vâkıdî, c. 3, s. 971, İbn Seyyid, c. 2, s. 230.
[197] Vâkıdî, c. 3, s. 971.
[198] İtan İshak, c. 4, s. 186, Vâkıdî, c. 3, s. 971.
[199] Vâkıdî, c. 3, s. 971.
[200] Vâkıdî, c. 3, s. 971, Zehebî, s. 558.
[201] İbn İshak, İtan Hişam, Sîre, c. 4, s. 186, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 971, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 230.
[202] Vâkıdî, c. 3, s. 971-972.
[203] İbn İshak, c. 4, s. 186, Vâkıdî, c. 3, s. 972, Ta ben, Târih, c. 3, s. 142, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 5, s. 304, İtan Hazm , Cevâmiu´s-Sîre, s. 258, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 284, İbn Seyyid, c. 2, s. 230.
[204] Vâkıdî, c. 3, s. 972, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 63, İ bn Kayyım, c. 3, s. 32.
[205] İbn İshak, c. 4, s. 186, Vâkıdî, c. 3, s. 972, Taberî, c. 3, s. 142.
[206] İbn İshak, c. 4, s. 186, İbn Seyyid, c. 2, s. 230.
[207] Vâkıdî, c. 3, s. 972, İbn Kayyım, c. 3, s. 32.
[208] Vâkıdî, c. 3, s. 971.
[209] İbn Kayyım, c. 3, s. 32, Ebu´l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 63.
[210] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 972.
[211] İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 3, s. 33
[212] Vâkıdî, c. 3, s. 972,.
[213] Ebu´l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 63, İbn Kayyım , c. 3, s. 33.
[214] Vâkıdî, c. 3, s. 972.
[215] Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 63, İbn Kayyım, c. 3, s. 33.
[216] Vâkıdî, c. 3, s. 972.
[217] Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 63, İbn Kayyım, c. 3, s. 33.
[218] Vâkıdî, c. 3, s. 972, .
[219] Vâkıdî, c. 3, s. 972, İbn Kayyım, c. 3, s. 33.
[220] Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 63, İtan Kayyım, c. 3, s. 33.
[221] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 972.
[222] İtan Esîr, Nihâye, c. 3, s. 341 .
[223] İtan İshak, İtan Hişam, Sîre, c. 4, s. 187.
[224] Ebu Dâvud, Sünen, c.1 , s. 123, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 3, s. 33.
[225] Ebu´l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 63, İbn Kayyım , c. 3, s. 33, Diyarbekrî, Târihu´l-hamfs, c. 2, s. 1 37-1 38.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 7/404-408.