ehlidunya
Fri 14 September 2012, 05:19 pm GMT +0200
Küfür tufanının önünde tek başına bir kadın Asiye
"Küfür tufanının önünde tek başına bir kadın Asiye: 'Ben sizin en büyük ilahınız değil miyim?' diyen...
Doğan her çocuğu öldürten, gruplara ayıran, zalim, asi, tağut Firavun ve karısı Hz. Asiye...
Zamanın en muhteşem sarayında kraliçe olarak yaşıyordu. Bir kadının hayallerini süsleyen ne varsa elinin altında idi.
Bir gün, Allah, bir sandığın içinde nehirde yüzen bir bebek çıkardı karşısına.
Ona acıdı. Aldı bebeği, sarayında büyüttü. O bebek büyüdü, peygamber oldu. Musa aleyhisselam oldu. Musa ile Firavun karşı karşıya geldi. Hz. Asiye, Musa'dan yana tavır koydu. Tehdit edildi. İşkence gördü. Sadece imanı arttı. Kraliçe olduğu sarayın avlusunda kral tarafından yere yatırılıp elleri ve ayaklarından dört kazığa bağlandı. Kızgın güneşin altında bekletildi. Üzerine ağır kaya parçaları kondu. İmanından dönmesi için süre verildi. O son söyleyeceğini Kur'an'ın şahitliği ile dedi ve gitti:
'Rabbim bana katında cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun kötülüklerinden kurtar, beni zalimler topluluğundan kurtar!'
Allah-ü Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de kullarına örnek şahsiyetler sunmuş, razı olacağı kullarından olabilmemiz için bize ipuçları vermiştir. Bu şahsiyetler ilmin, ahlakın, tağuta karşı dik durmanın en güzel örneklerini sunmuşlardır.
Allah-ü Teâlâ mümin kullarına örnek olarak sunduğu bu mücahide, saliha ve abide kadınlardan bir tanesi de ASİYE'dir.
Hz. Asiye, Kur'an-ı Kerim'in, mümin kadınlara sunduğu en büyük örneklerinden biridir.
Hz. Asiye'nin faziletini anlamak için tarihe kısaca bir göz atmamız gerekmektedir:
Kur'an-ı Kerim'de Kasas suresinde anlatıldığına göre Hz. Asiye küfrün sembolü haline gelen Firavun'un hanımıdır. Musa aleyhisselam'ın doğduğu yıl, yeni doğan erkek çocukların hepsini öldürülmektedir.
Musa aleyhisselam'ın annesine Allah tarafından çocuğunu bir sandığa koyup nehre bırakması bildirilmiştir. O da bildirileni yapar ve çocuğu bir sandığa koyup nehre bırakır. Sandık Firavun'un sarayına yaklaşınca orada bulunan Hz. Asiye alarak, öldürülmemesi için Firavun'u ikna eder ve onu sarayda büyütür.
Musa aleyhisselam'a peygamberlik verildikten sonra sihirbazlarla olan mücadelesinde Musa'nın galip geldiğini öğrenen Hz. Asiye de onun peygamberliğine ve Rabbine iman eder.
Hazreti Asiye, Kur'an-ı Kerim'in bize örnek olarak sunduğu abide kadınlardandır. Hiçbir destekçisi yardımcısı olmadığı halde hak davada her türlü çileye göğüs germiştir. Kocası kâfir olduğu halde hak davasından ayrılmamıştır.
Allah'ın varlığına birliğine, Hz. Musa'nın nübüvvetine inanan, bu uğurda işkencelere maruz kalan Hz. Asiye, Kur'an-ı Kerim'de inananlara iman ve kararlılık örneği olarak zikredilmiştir. Hadislerde de Hz. Asiye'den övgüyle söz edilmiş ve Hz. Meryem'le birlikte o da en yüksek kemale ermiş bir kadın olarak gösterilmiştir.
Sarayda çok rahat bir hayat yaşayabilirdi. Sarayın kraliçesiydi. Ama o Ahiretin Sultanlığını dünyanın kraliçeliğine tercih etti. Meşakkati, sıkıntıyı, zorluğu; lükse, rahata, modaya, makama tercih etti. Tercih ettiği için de Kur'an-ı Kerim'in bize örnek olarak gösterdiği bir şahsiyet oldu. Hz. Asiye tek başına küfrün karşısında durdu. Davasının hayranı değil, davasının adamı oldu. Davasının altına canıyla mühür bastı.
Bize gösterdi ki; adamlık cinsiyetle değil, Tağut'un karşısında eğilmeden, bükülmeden durabilmekle olunur. Allah'tan dünyanın saraylarını istemedi. Kur'an'dan öğreniyoruz ki, Rabbinden: "Ey Rabbim! Senin katında olan Cennet'te benim için bir köşk inşa et." (Tahrim,12) diyerek sarayı cennette istemiştir.
MİLLİGAZETE