- Koreli mahcup olmasın diye

Adsense kodları


Koreli mahcup olmasın diye

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Mon 5 March 2012, 05:10 pm GMT +0200
   

Abdullah Aymaz
   
Koreli mahcup olmasın diye

Teknoloji ve Tasarım Merkezi (TTM) Derneği Uluslararası Tasarım Direktörü Engin Çoban Bey, ibretli Kore hatırasını da anlattı:

Güney Koreli Prof Keoun Nah'ın davetlisi olarak Güney Kore'ye bir ziyarette bulunmuştuk. Yanımızda Ankara TOBB Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı bulunuyordu. Seul'e indiğimizde havalimanında Keoun Nah'ın görevlendirdiği büyük bir işadamı grubu bizleri bekliyordu. Şaşkınlığımız, indiğimiz anda başlamıştı. Bize özel bir uygulama mıydı bilmiyoruz ama indiğimiz anda bir cüzdanı bana verdi. İçinde Kore'de bulunduğumuz süre içinde kullanmamız için hazır bir cep telefonu vardı. Bizi karşılamaya gelen bir de Türk bulunmaktaydı. O, yolda 'Bu uygulamaların bize özel olduğunu, içinde para olan zarfın burada bulunduğumuz sürede Kore parası bulamayacağımız düşünülerek, karşılıksız olarak verildiğini' ifade etti.

Kore'de bulunduğumuz her gün özel bir yemek davetine icabet ettik. Her yemekte kalabalık bir kitle bize eşik etti. Biz sadece üç kişiydik. Bizler her yemekte o insanların kendi programları olduğunu ve bizlerin o programa ilave olduğumuzu düşünüyorduk. Çok geçmedi ki o insanlardan dünyanın en tanınmış metal hoparlör tasarımcısı olan biri, bize özel bir tasarım yapmak istediğini ve o tasarıma bizlerin adını vermek istediğini söyledi.

Bizler bu ilginin sebebini bize eşlik eden Kore'deki Türk öğrenciye sorduk. O bize bu ilginin normal olmadığını ve kendi aralarındaki konuşmalardan çıkardığı sonuca göre bizi tanımak için geldiklerini anlattı.

Güney Koreli profesörün Türkiye'de yaşadığı bir olayı burada anlattığını söyledi ve o hikâyenin çok dikkat topladığından ve buradaki insanları çok etkilediğinden bahsederek, "Özel olarak sizi tanımaya geliyorlar." dedi. Bizlerle tanışan insanlar kamu görevlileri ve çok tanınmış akademisyenler ve LG, Hyundai gibi büyük firmalarda üst düzey yöneticilerden oluşuyordu.

Onları bu kadar etkileyen hikâye ise Türkiye'de yine bir tasarım olimpiyatı sonrasında gerçekleşmişti. Misafirimiz olan jüri heyetini Ürgüp ve Göreme'ye götürmüştük. Kalabalık bir grubumuz olduğu için program planladığımız gibi gelişmemiş, bazı yerleri atlamak zorunda kalmıştık. Otele döndüğümüzde Güney Koreli Prof. Keoun Nah'a "Herkes dinlensin, gel seninle atladığımız yer altı şehrini gezmeye gidelim." dedim ve yola çıktık. Elimizdeki haritadan kestirme yolları bulup daha kısa sürede gitmeye çalışıyorduk. Bir köyün içerisinden geçerken bir kahvehanede durup çay içtik. Bize eşlik eden köylüler Keoun Nah hakkında sorular soruyor, ona ilgi gösteriyorlardı. Onun Güney Koreli olduğunu söyleyince, "Bizde de bir Koreli var, bakın caminin önünde oturuyor." dediler.

Ben Keoun Nah'a Koreli diye tanıtılan kişiyi anlattım. Kore savaşına katıldığını ve burada bu savaşa katılanlara Koreli dendiğini söyledim. Keoun Nah elimden tutarak "Beni yanına götür." dedi. İhtiyar amcanın yanına gittik.

Amcaya, "Amca bak, bu beyefendi Koreli, oradan geldi, seninle tanışıp konuşmak istiyor." dedik.

Bir süre sohbet ettiler, Kore'de savaştıkları yerleri, o günleri gözleri nemli bir şekilde anlattı. G. Koreli misafirimizin de babası o savaşa katılmıştı. Çok duygulandı ve yüzünde derin bir vefa ve mahcubiyet vardı. Saygılı bir şekilde dinliyordu. Onun mahcubiyetini fark edince biz arabaya geçip bir zarfın içerisine bir miktar para koyarak geri geldik ve zarfı G. Koreli profesöre fark ettirmeden verdik. Keoun Nah fark etmişti ve o zarfı alıp amcanın cebine koydu. "Beyefendi size minnettarız, çok hazırlıklı yanınıza gelmedim, hediye getiremedim, lütfen bu zarfı kabul et, beni çok mutlu edersiniz." dedi.

Amca çok memnun olmuştu, ikisinin de gözleri yaşarmış, Prof. Keoun Nah çok etkilenmişti.

Bu hikâye Güney Kore'de anlatılmış, insanlar bir Türk'ün sadece bir Koreli mahcup olmasın diye bir Türk'e verilmek üzere bir zarfa para koymasını çok manidar bulmuştu.

Bizlere Kore'de gösterilen ilginin asıl sebebinin yukarıda anlattığımız hatıra olduğunu çok sonra anlamıştık.