Eslemnur
Fri 24 September 2010, 09:25 am GMT +0200
g. İslamda Güzel Sanatlar
Şimdi yine şöyle bir sual daha ortaya atılmaktadır: îslâmî Hükümette, güzel sanatların yeri ne olacaktır?. Bu meyanda resim yapmak, tiyatro, musiki, sinema, heykel ve bu gibi şeylerin isimleri bilhassa sıralanıyor.
Ben bu suale kısaca şu şekilde cevap vereceğim: Sanat denilen şey, insanın fıtratından, insanın tabiatından doğan bir hassadır. Halik-i Fıtrat da bunu her işinde gözönünde tutmuştur. Bunun için esasda bu, menedilmiş ve cevaz verilmemiştir diye bir sual olamaz. Fakat sanat denilen şey de bugünkü Avrupa zihniyetindeki sanat mefhumu vaziyetinde mütalâa edilemez. Her medeniyetten, kendi usul ve nazariyesine göre ve kendi fıtratına uygun olmak üzere çeşitli şekillerde sanat eserleri doğmuştur. Milletler de bunu birbirlerinden almışlardır. Bunun caiz olup olmadığı hususunda durulmamıştır. Şimdi farz edelim ki, güzel sanat denilen şey Avrupai düşünceye göre olsa dahi, o zaman yifıe sanat sanat olarak yerinde kalır, fakat İslâmın yine de sanata ait bir nazariyesi vardır, o da şudur: Bu sanat, yani fıtratın doğurduğu bu hareket, putperestliğe, şehvetperestliğe, şehvanî güzelliklere bağlanmağa ve bu gibi süflî hislere âlet edilmemesi lâzımdır, îslâmî hükümet de bunun üzerinde durmalıdır. Avrupalılar ne düşünürlerse düşünsünler, ne şekilde sanatı telâkki ederlerse etsinler, bizi ilgilendirmez.