saniyenur
Tue 27 December 2011, 08:28 pm GMT +0200
1- İman, İslam Ve İhsanın Tanımı
14. Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiştir:
Peygamber (s.a.v.), bîr gün İnsanların arasında iken bir adam gelip ona:
“Ey Allah'ın resulü! İman nedir?” diye sordu. Peygamber (s.a.v.):
“İman; Allah'a, meleklerine, kitabına, O'na kavuşmaya, peygamberlerine iman etmen ve öldükten sonra son dirilmeye iman etmendir” buyurdu. Adam:
“Ey Allah'ın resulü! İslam nedir?” diye sordu. Peygamber (s.a.v.);
“İslam; Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayarak O'na kulluk etmen, farz olan namazı dosdoğru kılman, farz olan zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman” buyurdu. Adam:
“Ey Allah'ın resulü! İhsan nedir?” diye sordu. Peygamber (s.a.v.);
“İhsan; Allah'ı görüyormuşsun gibi O'na kulluk etmen, her ne kadar O'nu görmüyorsan da O seni görmektedir” buyurdu. Adam:
“Ey Allah'ın resulü! Kıyamet ne zaman kopacak?” dedi. Peygamber (s.a.v.):
“Bu konuda soru sorulan kimse, soruyu sorandan daha fazla bilgili değildir. Fakat sana alametlerini bildireyim: Cariye efendisini doğurursa işte bu kıyamet alametlerindendir. Yine çıplak, yalın ayak (takımı kimseler), İnsanlara lider olursa işte bu kıyamet alametlerindendir. Kuzu, oğlak çobanları bina yapma konusunda birbirleriyle yarış ederlerse işte bu da kıyamet alametlerindendir. Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi, Allah'tan başka hiç kimsenin bilemediği beş gayba girmektedir” buyurdu.
Daha sonra Peygamber (s.a.v.),
“Kıyametin ne zaman kopacağı hakkındaki bilgi, ancak Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır” [28] ayetini okudu.
Ebu Hureyre sözüne devamla der ki:
“Sonra soruyu soran adam çekip gitti. Peygamber (s.a.v.):
“Onu bana geri çağırın” buyurdu. Bunun üzerine sahabiler, geri çevirmek onun için peşine düştüler. Fakat onunla ilgili hiçbir şey göremediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):
“İşte bu gelen kimse, Cebrail idi. insanlara dinini öğretmek için gelmişti” buyurdu.[29]
İman:
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Allah tarafından getirdiği kesinlikle bilinen şeylerin tümünde icmalen O'nu kalben tasdik etmek ve verdiği haberlere teslim olmaktır.
İslam:
Şer'i hükümleri kabul etmek, Allah'a boyun eğip teslim olmaktır.
Bu durumda İslam'ın alametleri ve semereleri, kalpte gizli olan imanı, kelime-i şahadetle ve farz ibadetlerle ortaya çıkarmaktır.
İhsan:
Allah'ı görüyormuşçasına ibadet etmektir. Yani bütün gaye, bütün ruh hali içerisinde ibadet etmek için gayret sarfetmektir. Kul ibadet ederken eğer Allah'ı görseydi, yüce Rabbinin onun durumuna muttali, içini ve dışını bilici ve onu kontrol etmekte olduğunu düşünürdü, dolayısıyla da gafletten ve dünya meşguliyetlerinden kalbini uzak tutmaya, huşu', huzur ve boyun eğmekle riayet etmeye olanca gücünü harcardı. Kul, Allah'ı görmüyor ise de Yüce Allah'ın onu gördüğünü ve gözetlediğini düşünürse aynı duyguyla ibadet etme imkan ve zevkini bulabileceğine işaretler “İhsan”mahiyeti tanıtılmış olmaktadır.
Kıyamet'in alameti nedir? diye sorulduğunda Resulullah (s.a.v.) burada iki alamet bildirmektedir.
1- Cariyenin Kendi Efendisini Doğurması:
Alimlerin çoğuna göre bundan maksat; İslam dininin yayılması, müslümanların geniş çapta fetihlerde bulunması ve düşmanlardan çok sayıda esir almasıdır. müslümanların sahip olacaklan cariyelerden doğma çocukları hür sayıldıkları için babalarının tüm malına olduğu gibi anneleri olan cariyelere de bir bakıma sahip olmuş olurlar.
İbrahim el-Harbî der ki:
“Bununla kast edüen; cariyelerin, hükümdarları doğurması ve anne olan bu cariyelerin herkes gibi hükümdar çocuklarının teb'ası durumuna düşmesidir.” [30]
Sindî'ye göre ise bununla kast edilen; anne-babaya itaatsizliğin çoğalmasıdır.
[28] Lokmân: 31/34.
[29] Buhâri, İman 37; İbn Mâce, Mukaddime 9, 64.
[30] Nevevî, Müslim Şerhi, 1/113.
[31] Nevevî, Müslim Şerhi, 1/159.