meryem
Mon 9 May 2011, 09:21 pm GMT +0200
Hz. Salih'e ve Hz. Şuayb'a Büyülenmiş Denilmesi
Semud toplumu peygamberleri Hz. Salih'i yalancılıkla itham etmişti. O, onları Allah'tan korkmaya, güvenilir bir peygamber olarak kendisine itaate çağırmış ve bunun karşılığında bir ücret de istememişti. Onlara yaşadıkları bahçelerin içinde, ekinlerin, salkımları sarkmış hurmaların arasında, bir de dağlarda yaptıkları evlerde güven içinde kalmalarının süreli olduğunu hatırlatmış ve onları yeryüzünde fesat çıkarmamaya ve dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymamaya davet etmişti. Onların cevabı ise şu oldu:
“Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin.” [544] Antik anlayışlara göre delilik, ya bir cinin, ya da büyünün etkisiyle olurdu. Bu yüzden deliye ya mecnun (cin etkisinde), ya da büyülenmiş denirdi. [545] Semud toplumu da benzer bir mantıkla Hz. Salih'in aklını kaybedecek derecede sihir işlerine bulaşmış bir kimse olduğunu söylemek istiyordu. [546] Onlara göre ona, onlardan ayrı olarak risalet ver verilmemişti. [547] Sanki Allah yoluna çağırmak sırf delilerin yapabileceği bir çağrıydı. [548]
Eyke halkı da peygamberleri, Hz. Şuayb'ı yalancılıkla itham etti. Onlar da Semud toplumunun Hz. Salih'ten aldığı uyarılara benzer ikazlar aldılar. [549] Hz. Şuayb ayrıca onları ölçeği tam tutup hak yiyenlerden olmamaya, doğru terazi ile tartmaya, insanların haklarını kısmamaya ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmamaya çağırdı. Onlar ise,
“Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!” [550] şeklinde yanıt verdiler. Hz. Şuayb'a hemen, “Karmakarışık, saçma sapan şeyler söyleyen, büyülenmiş biri” yaftasını yapıştırdılar. Peygamberliğini inkâr ettiler. “Sen de bizim gibi bir insansın” dediler. Onların anlayışına göre, bir insan, peygamber olamazdı. Bu nedenle söylediği şeyler konusunda onu yalancılıkla itham ettiler. [551] Kendileri gibi yiyip içen bir varlık olduğunu söylediler. [552] Hz. Şuayb'a toplumunun verdiği cevap Semud toplumunun Hz. Salih'e verdiği karşılık türündendi. Zaten kalpleri de birbirine benzemektedir. [553]
[544] Şuara: 26/153.
[545] Mevdudî, Tefhimu'l-Kur'an, IV, 46.
[546] Zemahşerî, III, 318; Râzî, VIII, 525; Mücahid ve Katade de büyülenmiş kelimesini aklî eksiklik olarak anlamaktadır, bkz.: İbnu Kesîr, VI, 166; Kâsımî, a.g.e., XIII, 4636.
[547] Kurtubî, VII/1, 121.
[548] Kutub, Fi Zilâli'l-Kur'an, VII, 625.
[549] Krş.: Şuara: 26/141-145 ve Şuara: 26/176-180.
[550] Şuara: 26/185.
[551] Kutub, Fi Zilâli'l-Kur'an, VII, 630.
[552] Kurtubî, VII/1, 126.
[553] İbnu Kesîr,VI,169. Murat Kayacan, Kur’an’da Peygamberler ve Karşı Tavırlar, Ekin Yayınları: 95-96.