- Hepimizin hedefi günahsız bir hayat

Adsense kodları


Hepimizin hedefi günahsız bir hayat

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Tue 10 July 2012, 10:16 am GMT +0200
   

Ahmed Şahin
   
Hepimizin hedefi günahsız bir hayat yaşamak iken...


Hepimiz imanlı ve idrakli insanlarız. Hayatımızı günahlara maruz kalmadan, şu ya da bu sebeple de olsa sürçmelere düşmeden tertemiz şekilde yaşamak isteriz. Hatta günahsız, tertemiz bir hayat yaşamayı, yaratılış gayemiz, varlık sebebimiz olarak da biliriz.

Ne var ki, buna rağmen sürçme ve hatalardan yine de kurtulamaz, vicdan azabı çektiren yanlışlara yine de maruz kalırız. Bu sonuçtan kurtulmak için başvuracağımız tek çare kalıyor geriye. Hata ve günahlara bağımlı hale gelmeden yapacağımız tövbe istiğfarlarımız... Ancak bu defa da şu soru geliyor akla:

Ne zamana kadar bu tövbe istiğfarlar? Evet, bugünün tekrar edilen sorusu bu:

Ne zamana kadar bu tövbe istiğfarlar?

Aslında bu soru sadece bugünün sorusu da değildir. Ta zaman-ı saadette sorulmuş, halen de sorulmaya devam edilmektedir. Demek ki insanın yapısında var olan sürçmelerin sebep olduğu sorudur bu. Nitekim bir grup insan, İmam-ı Ali Efendimiz'e gelip bu soruyu onlar da sormuşlar. Demişler ki:

Ya imam, bütün dikkat ve titizliğimize rağmen yine de bazen günahlara maruz kalıyoruz. Ne yapmalıyız böyle gönül yakıcı, vicdan sızlatıcı sürçmelerden dolayı?.

Tereddütsüz cevap vermiş:

Tövbe edin, pişmanlık duyun, vicdan azabı çekin, gözyaşı dökün, günahtan sonra nefsinizle yaka paça olup hesaplaşın!. Cevap vermişler:

Yine hata ediyoruz, yine sürçmelere maruz kalıyoruz, demişler. O da cevabını tekrarlamış:

Yine tövbe edin, pişmanlık duyun, vicdan azabı çekin, gözyaşı dökün, tekrarlamamak için yine nefsinizle yaka -paça olup hesaplaşın!.

Bu defa soru şöyle gelmiş:

Ne zamana kadar bu tövbe istiğfar ya İmam?

Hazret-i İmam da son noktayı koymaktan kaçınmamış cevabına:

Tövbe ettiğiniz günahları terk edinceye kadar tövbe istiğfar!.

Evet, ümitsizliğe kapılmak, pes etmek yoktur bizim lügatimizde. Hata ve sürçmeleri terk edinceye kadar devam edeceğiz tövbe istiğfarlarımıza. Başka çaremiz de yoktur zaten..

Ancak hemen ifade edelim ki, böyle hassas anlarımızda şeytan derhal sinsi telkinini yapar ve der ki:

Hem böylesine günahlara, sürçmelere düşeceksin hem de kendini samimi bir Müslüman ve hizmet insanı gibi göreceksin. Olmaz böyle şey!.

Öyle ise ne yapmalı?

Ne yapacaksın, vazgeç bu tövbe istiğfardan. Hayatını yaşa, ileride dönüş yapar, tövbe istiğfar edersin. Biraz ara ver hizmet ve himmetine!.

Böyle duygu ve düşüncelerin hayalinize hücum ettiği anlarda:

Aman dikkat! diyorum. Ayağınız kaymak üzeredir, aman dikkat!

Bu çeşit düşüncelerin kafanızda, kalbinizde belirdiği anlarda hemen terazinizi alıp aklınıza gelen bu türlü düşünceleri tartın.

Rahmanî bir ilham mı, yoksa şeytanî bir telkin mi bunlar hemen tespit edin...

Şayet sizi dinî hayattan, İslamî hizmetten soğutmaya sebep oluyorsa, bilin ki şeytanî bir telkindir kalbinize ve kafanıza hücum eden bu düşünceler.. Eğer Rahmanî bir ilham olsaydı diyecektiniz ki, benim hata ve sürçmelerim çok, öyle ise tövbe istiğfarım da, hizmet ve himmetim de daha çok olmalıdır ki, bunca hataları, sürçmeleri bunca hizmet ve ibadetlerimle affettirebileyim. Yoksa büsbütün dinî hayattan çekilip tövbe istiğfardan uzaklaşmak kambur üstüne kambur yüklenmekten başka bir manaya gelmez..

Nitekim savaşlarda hep en ön safta çarpışan İkrime Hazretleri'ne; "Neden cephede herkesten önde yer alıyor, kendini tehlikeye atıyorsun? Sen de herkes gibi geri saflarda dursan ya?" diyenlere şöyle cevap vermiş:

Ben herkes gibi değilim. Benim günahlarım herkesten çok. Öyle ise sevap ve hizmetlerim de herkesten çok olmalı ki, bunca günah ve sürçmelerimi bunca hizmet ve himmetlerimle temizleme imkânı kazanmış olayım!..

Demek ki hata ve sürçmelerden sonra ümitsizleşerek geriye çekilmek değil, aksine daha ileriye atılmak, daha çok himmet ve hizmete yönelmek gerekiyor ki, hatalarımızı, çoğalttığımız sevaplarımızla silelim. Yoksa geriye çekilip ümitsizliğe düşme düşüncesi, şeytanî bir telkin olan kambur üstüne kambur yüklenmekten başka bir manaya gelmemektedir..

Bilmem siz de bu ölçülerle bakar mısınız vesveseye düşmeden değerlendireceğiniz hayatınıza?