- Helâlinden kazan, helâl yolda harca

Adsense kodları


Helâlinden kazan, helâl yolda harca

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Wed 3 October 2012, 04:13 pm GMT +0200

Faruk ÇAKIR

Helâlinden kazan, helâl yolda harca


Zamlarla, krizlerle boğuşurken; çok daha önemli konuları unutuyor muyuz? Her şey güllük gülistanlık olsa, ama helâlinden kazanmayıp helâl yolda harcayamıyorsak gerçekte kazançlı olur muyuz? “Daha çok para” kazanmayı öğreten sistemler hadisenin bir de bu yönünü düşünür mü?

Kim ne derse desin, helâlinden kazanıp helâl yolda harcayamıyorsak; gerçek anlamda “güllük gülistanlık” bir halde olamayız. Öyle bir hâl görülürse de bu “sanal” bir haldir. Bu gerçeği bilen ve bilmesi gereken bir kısım insanların da “kıyamet alâmeti” olarak isimlendirilecek şekilde; “süfyan”ın tuzağına düştüğüne şahit oluyoruz.
Tabiî ki bütün insanların bu tuzağa düştüğünü söyleyemeyiz, ama karşı karşıya olduğumuz tehdit ve tehlikenin de farkında olmak gerekir. İnsanları dünyaya teşvik ederken, “helâl kazanç” kriterini de önlerine koymak icap eder. “Helâl haram ver Allah’ım, aciz kulun yer Allah’ım” anlayışı hem insanî hem de İslâmî bir anlayış değildir. Bu bakımdan bu fena anlayıştan ne kadar uzak durabilirsek o kadar iyidir…
Elbette bu hakikati anlayan ve iş hayatında uygulayan iş adamlarımız da vardır. Bunların sayılarının artması için duâcı olmalıyız. Böyle düşünen ve buna göre hareket eden iş adamlarımızın sayısı artsa, inanın hiçbir kriz bizi dize getiremez.
Şahsen tanımadığım, ama bir dergiye verdiği röportajdan hemşehrim olduğunu öğrendiğim bir iş adamı şöyle demiş: “Eğer bir para helâlinden kazanılmıyorsa, zekâtı verilmiyorsa bir işe yaramaz. Ama bunun farkında değiller!” (Rizeliler, Aktüel ve Kültürel Haber Dergisi, Eylül 2012, sayı: 11)
Eğitim yatırımlarıyla tanınan iş adamı Şevket Kotil, bölgenin problemleri arasında olan ‘sel’lerle ilgili olarak da şöyle konuşmuş: “Bizim toplum yaparken değil, afetlerden sonra (çareyi) düşünüyor. Zamanında derelerimiz kirletilmeseydi bu büyüklükte bir yıkım olmazdı. Çay bahçelerimizi bilinçsizce her yere yaptık. Arazilerimizde ağaç kalmadı. Eski kanallar [su kanalları] kapandı, kimse bunlardan söz etmiyor. Eskilerimiz yağmur yağdığı zaman kanalları açar, suya gidiş sağlardı. Şimdi bunlar yapılmıyor.” (agd.)
Elhak, doğru söylemiş. Karadeniz’de hemen her köyde yağmur yağdığında eline ‘kazma’yı alıp yollara düşen, sel olup araziler sele karışmasın diye tıkanan su kanallarını açan ‘amca’larımız vardı. Bir kısmını (rahmete vesile olması niyazıyla) mahallî isimleriyle sayabiliriz: Mahmudoğlu Mustafa Amca, İmamun Süleyman, Hacı Ensar, Cermoğulu Hüseyin, Çakeroğlu Ahmet, Hocaoğlu Ahmet ve her köyden farklı isimler…
Bugüne kadar kazanmış olduğu servetini, kızı adına kurduğu vakfa devredeceğini açıklayan iş adamı Şevket Kotil, “Vakfın amacı özellikle çocuklarımızın eğitimine önem vermek.  (…) Hedefimiz geleceğimiz olan çocuklarımıza yatırım yapmak. Yalnızca [okul] eğitim konusunda değil, dinî eğitim için de yatırım yapıyoruz. Yan taraftaki cami, vakfımız tarafından yapılmıştır. Bu dünyadan bir şey götüremeyiz, ama bu dünyada kalıcı eserler yapabiliriz” demiş.
Bilhassa gençlerin esiri olduğu ‘futbol’daki olumsuz değişime de işaret eden iş adamı Kotil, “Eskiden maçlara giderdik, ama şimdi hem yaşlandık hem de tribünler çirkinleştiği için gidemiyorum. Eskiden futbol kültürü vardı. Günümüzde bu bir yarış ve maddiyat sporu oldu” diyerek tabloyu özetlemiş…
Hadisenin özü şu: Para helâlinden kazanılmalı ve helâl yolda israf etmeden harcanmalı, (miktarı uygun ise) zekâtı da verilmeli. Bu dünyadan maddî şeyleri öte tarafa götüremeyeceğimizin de idrakinde olmalıyız, vesselâm…