- Haşr âleminin sırlarına dair birkaç söz

Adsense kodları


Haşr âleminin sırlarına dair birkaç söz

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 12 February 2011, 02:52 pm GMT +0200
4) Haşr Âleminin Sırlarına Dair Birkaç Söz



Ruhlar Hazîre-i Kuds’e Doğru Cezbedilir:
 

Bil ki: Ruhlar için bir “Hazret” vardır ki, aynen mıknatısın demiri çekmesi gibi, onları kendisine cezbeder. Bu Hazret, beden kalıplarından soyutlanmış olan nefislerin, Rasûlullah (s.a.) tara­fından çok yüzlü, çok dilli ve lisanlı diye nitelediği “Ulu Rûh” ile birlikte toplantı yerleri olan Hazîre-i kuds’tür. Bu, insan türüne ait suretin Alem-i misal’de veya “zikir”de -ya da ne dersen de- şekle bürünme, kişisel özelliklerden kaynaklanan hükümlerden fa­ni olup, türe ait ya da türe ait tarafı galip bulunan hükümlerle ba­ki olma mahalli olmaktadır.                                                             

 

İnsan Fertlerine Ait Çeşitli Hükümler Vardır:

 

Bunu şöyle açıklayabiliriz: İnsan fertlerinin, birbirinden te­mayüz etmesini sağlayan şahsa özel hükümleri bulunmaktadır. Keza bütün bireylerin müşterek olduğu, herkeste aynen bulunma­sı gereken hükümler de vardır. Hiç şüphesiz ki bunlar, türün gere­ği olmaktadır. Şu hadiste buna işaret bulunmaktadır:

“Her doğan, fıtrat [248] üzere doğar.” [249]

 

Bu Hükümlerden Bir Kısmı Açıktır;   
                                                 
 

Türe ve bireye ait hükümler de iki kısım olur:

a) Aşikâr olanlar: Yaratılış şekli -ki bunlar renk, şekil ve miktarlardır-, ses gibi şeylerdir. Yani herhangi bir fert, türe aitse ve yaratılışında da bir noksanlık yoksa o türe ait olan aşikâr hü­kümlerin mutlaka o fertte bulunması zorunludur. Meselâ insan ayakları üzerinde dik durur, muhakeme ve konuşma melekesine sahiptir, derisi tüysüzdür; at, dört ayağı üzerinde durur, kişner ve derisi kıllıdır... Mizacın kusurdan uzak olması halinde bu örnekle­rini verdiğimiz açık özellikler, türe ait her bireyde mutlak surette bulunur.

b) Gizli olanlar: Bunlar, idrak, hayatı idame için gerekli dav­ranışlara girme, üzerine gelen hadiselere karşı hazırlıklı olma gibi şeylerdir.

Her türe ait bir yasa (şeriat) vardır. Bal arısına baksanıza! Allah Teâlâ ona bitkileri dolaşıp, çiçek tozlarından yemesini, sonra bir kovan edinip aynı türün bireyleri olarak bir araya gelmelerini ve orada bal yapıp, depolamalarını nasıl vahyetmiştir?! Serçeye vahyetmiş ve erkeğinin kalbine dişisine karşı bir arzu koymuş, sonra bir yuva edinmelerini, kuluçkaya yatmalarını ve civciv çı­karmalarını vahyetmiştir. Bu vahiyledir ki kuşlar, civcivler ayak­ları üzerinde durur hale gelince onlara suyun ve yemin nerede ol­duğunu öğretmişler, düşmandan kendilerini nasıl kollayacaklarını göstermişler, kedi ve benzeri hayvanlardan, avcıdan nasıl kaça­caklarını, bir faydanın elde edilmesi ya da bir zararın uzaklaştırıl­ması söz konusu olduğunda kendi hemcinsleriyle nasıl mücadele edeceklerini öğretmiştir. Şimdi sağduyu sahibi bir kimse, bütün bu hükümlerin (özelliklerin) türe ait suretin gereği olmadığını düşünebilir mi?




[248] Yani her doğan yaratılış safiyeti üzere doğar; sonradan çeşitli baskı, telkin, eğitim ve benzeri yollarla safiyetini yitirmeyen çocuk büyüdüğünde kendisine İslâm'ın anlatılması halinde onu kabul eder. Çünkü İslâm da fıtrat dinidir. (Ç)

[249] Buhârî, Cenaiz, 92, 80; Müslim, Kader, 22-24.