sumeyye
Wed 9 March 2011, 12:05 pm GMT +0200
ONUNCU BÖLÜM
Hacc Emirleri Ve Haccı İdare
Hacc Emirleri Ve Haccı İdare
HAC İŞLERİNİ YÜRÜTME
Hacc işlerini idare iki kısımdır, a) Hacı kafilesinin yolculuğunu idare, b) Hacc farizasının yerine getirilmesini idare.
a) Hacc yolculuğunu idare: Bir tedbir, siyâset ve liderlik işidir. Yolculuğu idare edecekte aranılan şartlar: Kendisine uyulur, keskin görüş, şecaat, heybet ve doğruluk sahibi olmalıdır. Bu şart ve vasıfları taşıyan idarecinin işleri yürütmede pek çok hak ve görevleri vardır. Şöyle ki:
1- Hareket edilecek yere, yolculukta konma mahallerine hacı adaylarını toplamak, ayrılmalarını önlemek. Mallarının ve kendilerinin helak ve kaybolmam al arı için bu tedbiri almak.
2- Yürüyüş esnasında ve konma yerlerinde hacıları bir düzene koymak. Bunun için hacıları gruplara ayırarak her bir grup için bir kılavuz tâyin etmek. Böylece her grup, yürüyüşte ve konma ânında kendi kılavuzunu bilir, kargaşalığa, yanlışlığa maruz kalmazlar, kılavuzlarını kaybetmezler.
3- Yürüyüş ânında yolculara arkadaşlık eder, yumuşak davranır. Böylece zayıflar yürüyüşten âciz kalmaz, yolda kesilenler, ânı bir hâli zuhur edenler yolculuğu bırakmaz. Peygamber (s.a.v) de hadîs-i şeriflerinde,
"Zayıf olan yolcular, yolcu kafilesinin reisidir.”[103] buyurmuşlardır. Bu hadîs-i şeriften maksat binek hayvanı zayıf olan kimsenin yürüyüşü ile yürümek, bütün yolcu kafilesi için gerekli bir iştir.
4- Geniş, ot ve suyu bol yollardan gitmek. Etrafı sarp, otsuz ve kurak yollardan gitmekten kaçınmak.
5- insanların ve hayvanların yiyecek ve içecekleri azalmca yiyecek ve içecek aramak.
6- Konak yerlerinde ve yürüyüş ânında kafileyi tehlikelere karşı korumak, onları tam mânâsiyle emir ve komutası altına almak. Bu suretle de fasık, bozuk yapılı insanların adam kaçırmalarına, hırsızların mal çalmalarına engel olunur.
7- Hacc kafilesini yürüyüşten alıkoyan şeyleri önlemek, kafiledeki hacı adayları razı oluyorlar ve kafile başkanı muktedir olduğunu kestiriyorsa, hacca mani olanlarla savaşmak veya mal harcamakla tehlikeyi gidermek. Fakat hiç kimseyi bu işlere zorlayamaz. Herkes isteyerek, gönül hoşnudluğuyla bu işlere katılır. Hac yolculuğu ânında kuvvet bulmak uğruna mal sarfetme zorunlu değildir.
8- Anlaşmazlığa, ihtilâfa düşmüş olan hacı adaylarının arasını bulmak. Kafile başkanı bu kimselerin arasında zorla hüküm vermeye kalkışmaz. Eğer kendisine hüküm vermesi için bir yetki verilmişse, yetki veren kimsenin ülkesi halkı arasındaki ihtilâflarda hüküm verir, bu hükümleri hukuken geçerlidir. Hac kafilesi, hâkimi bulunan bir ülkeye girerse o zaman, o yer hâkiminin de kafile idarecisinin de ihtilâf hakkında hüküm vermesi caizdir, hukuken ikisi de yetkilidir. Hangisi hüküm vermişse onun hükmü geçerlidir. İhtilâf, hac kafilesinde bulunan biriyle o ülke halkından biri arasında cereyan etmişse, ihtilâfa ülke hâkimi el kor.
9- Kafileden geri dönmek isteyene destek olmak, hıyanette bulunanları cezalandırmak. Fakat verilecek cezalarda aşırıya gidemez. Ceza verme hususunda, kendisine, tâyin eden makamca yetki verilmiş olması gerekir. Kafile reisi ictihad sahibi bir hukukçu ise, kendisinden fetva da istenir.
Kafile bir ülkeye girer ve orada cezalan infaz edecek bir görevli bulunursa, duruma bakılır. Kafile başkanı cezayı o ülkeye girmeden vermişse verilen cezayı infaza hac kafilesi başkanı daha yetkilidir. Cezayı o ülkeye girdikten sonra vermişse, o ülkenin ceza infaz memuru verilen cezayı tatbike kafile başkanından daha yetkilidir.
10- Vaktin geniş ve müsâid olmasına dikkat etmeli, geride kalanlar yetişmeli, dar bir zamanda onları sıkı bir yürüyüşe tâbi tutmamalı. Mîkâfa ulaşıldığında, hacı adaylarının ihrama girebilmeleri, sünnetleri yerine getirmeleri için bir süre müsâade etmeli. Vakit geniş ve müsâid ise Mekke'ye girerler ve Mekke halkı ile birlikte Arafat'a vakfeye çıkarlar. Vakit dar ise Mekke'ye girmekten vaz geçip doğruca vakfe için Arafat'a kafileyi sevk eder. Arafat'ta vakfeye yetişmezse kafileye hac farzını yaptıramamış olur.
Vakfe vakti Arefe günü Öğleden, birinci kurban bayramı günü ikinci fecrine (şafak vaktine) kadardır. Kim bu vakit arasında vakfeye ulaşırsa hac farzına ulaşmış olur. Bayramın birinci günü ikinci fecre kadar vakfeye yetişememisse hacc ibâdetine yetişe-memiş sayılır. Haccın diğer menâsikini yerine getirir, cezası olan kurbanı keser, imkân bulursa müteakip sene, özürle gidememişse daha ileriki seneler hacca gider. Vakfeye yetişememiş olduğundan "Yaptığı menâsikin hepsi birden umre sayılır" denemez. Yetişememekle haccı ihlâl etmiştir. Bu, meşru hale getirilemez, dolayısiyle umre sayılamaz. Ebû Hanîfe'ye göre, umre sayılır. Ebû Yusuf a göre de vakfeye yetişememekle beraber, kişinin ihrama girmesi umre sayılır.
Hacc kafilesi Mekke'ye ulaşmış, kafileye katılacak kimse de kalmamışsa, hacc yolculuğunu idare eden kafile başkanının görevi bitmiştir. Kafileye dönmemiş, henüz katılacak kimseler varsa, onlar hakkında idareciliği devam eder. Onların itaatleri konusunda vereceği hükümlerden, gelmemiş olanlar sorumludur. Hacı adayları hacc farzının bütün icaplarını yerine getirince, alâkalarını kesmeleri için birkaç gün müddet verir. Şehirden çabukça çıkmalarını isteyemez, bu hususta kötülük edemez. Aksi halde kafileye zarar vermiş olur.
Hacılar kafile idarecisiyle Mekke'den ayrılınca, doğruca Medine'ye Resûlüllah'ın (s.a.v) kabrini ziyaret için yola çıkarlar. Bu suretle hacıların Beytullahla, Resûlullahm (s.a.v) kabrini ziyaretlerini sağlamış, Resûlullah'a (s.a.v) hürmet edildiğini, ona itaat hakkının yerine getirildiğini ispatlamış olur. Peygamberin (s.a.v) kabrini ziyaret müstehabdır. Hacıların güzel âdetlerindendir. Ziyaret edilmezse de hacc farzına bir zarar gelmez. Çünkü haccın farzı değildir.
Nafi', İbni Ömer'den, O da Resulullah1 tan (s.a.v) şu hadîs-i şerifi rivayet etmiştir:
"Kim benim kabrimi ziyaret ederse kıyamette ona şefaatim vâcibtir."[104] buyurmuşlardır. Utebî'nin anlattığına göre:
"Resûlüllah'ın (s.a.v) kabri yanındaydım. O esnada bir Arabî geldi, kabri karşısına aldı, selâm verdi, güzel harekette bulundu ve sonra şöyle dedi:
- Ey Allah'ın Resulü, Allah'ın şöyle buyurduğunu kitabında buldum. "Eğer onlar nefislerine kötülük ederlerse sana gelirler. Allah'dan afv dilerler. Resulü de onlar için afv diler. Onlar Allah'ı çok tevbe kabul edici ve bağışlayıcı bulurlar."
(K K. 4: 64). Şüphesiz ben de günahlarımdan tevbe ederek Rab-bım nezdinde bana şefaatçi olmanı istemek için sana geldim." Sonra Arabî ağladı ve şu şiiri okudu:
"Ey şu düz yere kemikleri defnolunan ve o kemiklerin kokusuyla yüce yerlerin en güzel kokulusu hâline gelen yerde yatan insanların en hayırlısı,
İçinde yatan sen olan şu kabre canım feda olsun. O kabirde bütün cömertlikler, iyilikler, temizlikler mevcuttur."
Sonra binek hayvanına bindi ve geçti gitti. Bir an uyuklayıver-dim. O anda gördüm ki Resûlullah (s.a.v) bana şöyle buyuruyor:
'Ey Utebî! Git ona. Allah'ın onu afvettiğini haber ver."
Sonra, hacc kafilesi reisi, dönüşte başlangıçtaki gibi bütün yetki ve haklarını kullanır. Yola ilk çıktıkları yere kadar yetkisi devam eder. Oraya gelince Hacc kafilesi başkanlık görevi sona ermiştir.
b) Hacc emirliği, idareciliği; Hacc ibâdetini ibâdet olarak yerine getirmek içinse, namaz için tâyin olunan imamın durumu gibidir. Namaz için imam olacak kimsede aranılan gerekli şartlar Hacc ibâdetini yaptıracak için de aranır. Fazla olarak Hacc hakkında tam mânâsiyle bilgi sahibi olacak. Bu idarecinin idarecilik süresi 7 gündür. Başlangıç zamanı Zilhicce ayının 7. günü öğle namazı vakti, sonu traş gününe kadar ki, bu da Zilhicce ayının 13'ün-cü günü ikinci yarısına kadardır. Bu günlerden Önce ve sonra emrindeki şahıslar üzerine bir yetkisi yoktur.
Hacc idareciliği mutlak ise, her yıl hacc mevsiminde hacc farzını yerine getirmeye yetkilidir. Bu yetki geri alınmadıkça devanı eder. Yalnız bîr yıl için özel olarak tâyin edilmişse başka seneler, hacc farzı idareciliği yapamaz.
Özel hacc idarecisi tâyin edilen kimsenin üzerinde birleşilen 5 hüküm vardır. Altıncısı hakkında ihtilâf mevcuttur.
1- Hacıların ihrama girecekleri vakti belirtmek, toplu yapılacak işlerde idareciye uymayı emretmek.
2- Dince tesbit edilen hacc menasikîerini belirlenen şekilde yerine getirmek. Sonra yapılacak olan önce, önce yapılacak olan sonra yapılamaz. Yapılacak ibâdetlerde tertip, sıraya uymanın hükmü müstehab da olsa durum böyledir.
3- Cemâatle namaz kılanların namazını imamın takdir etmesi gibi, Hacc idarecisi de durulacak yerleri, süreyi oradan hareketi takdir ve tesbit eder.
4- Dince yapılması belirtilen hacc rükünlerinde idareciye uymak, yapacağı dualara "Amin" demek. Söz ve harekette ona uymak. Duaların toplu yapılması, duanın kabul edilmesi için daha iyi bîr hareket tarzıdır.
5- Hacc hutbeleri okunan günlerde topluluğa namazda imam olmak. Hacıları hutbe ve namaz için toplamak. Hutbe okunan vakitler de 4'tür.
Birincisi, ihrama girmeden önce okunan hutbedir. Haccın başlangıcından, sünnet ve menduplanndan bahsedilir, sonra öğle namazı kılınır. Eğer ihramdan sonra bırakıhyorsa 7'nci Zilhicce günü Mekke'de cemâatle öğle namazı kılınır. Sonra hutbe okunur. İşte bu hutbenin her ikisi de okunacak olan 4 hutbeden ilki sayılır. İhramlı iseler telbiye ile, ihramsız iseler tekbirle hutbeye başlanır. Böylece hacı adayları ertesi günü Mina'da olacaklarını bilirler.
8'inci Zilhicce günü Mina'da Kinâne kabilesi tarafına konaklanır. Peygamber (s.a.v) de burada konaklamıştı. Gece orada geçirilir. 9'tıncu Zilhicce günü güneşin doğmasiyle birlikte Zabb kabilesi yolundan Arafat'a gidilir. Peygamberin (s.a.v) hareketine uyularak Me'zemîn kabilesi yoluyla geri dönülür. Peygamber (s.a.v) başka yollarla da Arafat'a gitmiştir. Arafat'ın orta yerinde konaklanır. Güneş öğle vaktine gelinceye kadar orada kalınır. Sonra Hz. İbrahim'in mescidine gidilir.
Arafat vadisinde ikinci hacc hutbesi okunur. Tıpkı Cuma hutbesi gibi namazdan önce îrâd edilir. Bütün diğer hutbeler namazdan sonra okunur, yalnız Arafat'ta okunan bu hutbe ile Cuma hutbesi namazdan önce okunur. Bu hutbede de haccın rükünlerinden, menâsikinden, zararlı ve haram olan işlerden bahsedilir. Hutbeden sonra Öğle vaktinde hep beraber öğle namazı kılınır. Yolcu olanlar seferi (kısa) yolcu olmayanlar da tam olarak namazlarını kılarlar. Sonra tekrar farz olan vakfe için Arafat'a gidilir. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur.
"Hacc demek Arafat demektir. Kim Arafat'a vaktinde yetişirse hacca da yetişmiştir. Kim vaktinde Arafat'a yeti-şememişse hacca da yetişememiş demektir.[105]
Arafat'ın sınırları: Arna vadisini geçince Mescid bulunan yerden başlar. Mescid ve Arna vadisi Arafat'tan sayılmaz. Diğer hudutlar ise, her biri Arafat'a karşı Nut'a, Netia ve Taib dağlan dahil bu yerlerde vakfede durulur. Peygamber (s.a.v) de Taib dağında sert ve yüksek bir tepe üzerinde vakfe yaptı, binek hayvanının bineğini de mihrab tarafına koydu. Burası Hacc Emîri için en güzel, sevimli bir vakfe yeridir. Hacc başkanı nerede vakfe ederse etsin, vakfesi kafilesi tarafında olunca bu iyi bir harekettir. Çünkü etrafa dağılan insanların ona uyması kolay olur. Güneşin batışıyla beraber Müzdelife'ye yürünür. Akşam namazı te'hir edilir ve Müzde-life'de yatsı namazıyla beraber cemaatle kılınır. Gece Müzdeli-fe'de geçirilir.
Müzdelife'nin hududu: Arafat'a giden yollarda başlar, (iki yol hariç) Muhassır mevkii ortasına kadar gelir. Hacılar Müzdelife'de cemreler için küçük çakıl taşları toplar. Sabah namazından sonra yürüyüşe geçilir. Gece yarısından sonra da yürüyüşe geçilebilir. Çünkü Müzdelife'de gecelemek haccın bir rüknü değildir. Müzdelife'de hiç kalınmazsa ceza olarak bir kurban kesmek gerekir. Ebû Hanîfe'ye göre haccın vâciblerindendir. Sonra Mescid-i Haram'a doğru yürüyüşe geçilir. Kuzah denilen yerde durulur, duâ edilir. Burada duruş haccın farzlarından değildir. Sonra Mina'ya gelinir, öğle namazından önce Cemre-i Akabe'ye dokuz taş atılır, kurban kesilir.
Hacılardan kurban kesenler müteakiben traş olur veya saçını kısaltır. İsterse ikisini birden yapar. Traş olmak diğerine tercih edilir. Sonra Mekke'ye gidilir. Farz olan tavaf yapılır. Arafattan Önce sa'y (Koşu) yapılmamışsa tavaftan sonra sa'y (koşu) yapılır. Hacc idarecisi sayı Arafat'tan Önce yaptırabilir. Fakat tavafı vakfeden önce yaptıramaz. Topluca Mina'ya gidilir. Cemâatle öğle namazı kılınır.
Üçüncü hacc hutbesi burada okunur. Hutbede hacı topluluğuna, haccın geri kalan merasimleri anlatılır. Birinci ve ikinci hutbelerde söylenilenlerden ihlâl edilmişler varsa bunların cezaları anlatılır. Ihramlı iken yapılması yasak ve mubah olanlar teker *e-ker söylenir. Hacc idarecisi gerçek bir fakihse soru soracak var mı der? Fakih değilse böyle bir şey sormaz. Gece Mina'da kalınır. Ertesi günü Zilhicce'nin ll'inci günüdür. Üç cemreye de 7'şerden 21 taş atılır. O gece yine Mina'da kalınır, ertesi günü üç cemreye tekrar taşlar atılır. Öğle namazından sonra hutbe okunur ki bu 4 un-cü ve son hutbedir.
Hacılar hacc merasiminde ikinci dönüş yolculuğunun başladığını anlarlar. Allah onları şu âyet-i kerîmesinde hayırla yâd etmiştir:
"Muayyen günlerde Allah'ı anın, kim ki iki günde acele ederse günah yoktur. Teehhür edene Allah'dan korkana da vebal, günâh yoktur." (K K. 2: 203)
Hacc emiri hacılara: O gün güneş batmadan Mina'dan ineceklerin Mina'da gecelemek mecburiyetinin olmadığını, ertesi günü cemreleri taşlamanın gerekmediğini söyler. Güneş batıncaya kadar Mina'da kalanlara da orada gecelemenin ve ertesi günü de cemreleri taşlamanın lüzumu anlatılır. Hacc idarecisinin görevi Mina'dan ayrılanlar için artık sona ermiştir. Mina'da kalanlarla beraber kalır. Ertesi günü cemreleri taşlama vazifesi yaptırılır. Hacıları tıraş ettirir. O gün Zilhicce'nin 13'üncü günüdür. Bu hacc vazifesini de yaptırdıktan sonra Hacc idareciliği (Emirliği) görevi sona ermiştir. Hacc idareciliği görevinin sona ermesinin gereği ne ise onu yapar. İşte sayılan bu 5 esas hacc idarecisinin idarî görevidir.
6- Bu görev ihtilaflı olup üç konudur. Birincisi: Hacılardan birinin işlediği iş ta'zir veya had cezasını gerektiriyor ve cezayı gerektiren iş hacla ilgili ise gereken cezayı verir. Haccla ilgili değilse hiç bir ceza vermez. İşlediği fiil had cezasını gerektiriyorsa iki görüş vardır. Ya hadd cezasını uygular, çünkü iş hacc hükümlerin-dendir. Yahut hacc ibâdetinden çıkmış olduğundan hadd cezasını uygulamaz. İkinci husus: Hacc hükümlerinin dışında hacılar arasındaki anlaşmazlıklara hüküm veremez. Hacc hükümlerinde anlaşmazlığa düşmüşlerse, meselâ: karı-koca münâsebette bulunmanın keffâret gerektirip gerektirmeyeceğinde veya haccın kazasını gerektirip gerektirmeyeceğinde ihtilâfa düşebilirler. Böyle işlerde iki fikir vardır. Ya, ihtilâf edenler arasında hüküm verir, yahut vermez. Üçüncü husus: Hacılardan birinin fidye vermesi gerekiyorsa Hacc idarecisi fidyenin verilmesinin lüzumluluğunda hacıyı zorlar. Fidyeyi alacak bir de hasım mevcutsa, hac idarecisi fidye verecek şahsı Ödemeye zorlamaya yetkisi mevcutmu, değil mi? Sorusu ihtilaflı olup aynen had cezasını uygulamadaki görüş burada da geçerlidir.
Hacc idarecisi hukukçu (fakih) ise fetva istendiğinde fetva da verir. Hacc emîrinin hüküm veremiyeceği bir iş yapılmışsa bu iş yüzünden işleyenleri kötüleyemez. Ancak câhil olanların da fiili yapanlara uymasından, o fiilleri işlemelerinden korkulursa ikazda bulunulur. Hacc esnasında, Talha b. Ubeydullah eski bir kaftanı giyince Hz. Ömer tenkid etti ve "Câhillerin senin bu hareketine uymalarından korkarım." dedi.
Hacc ibâdetinde hacılara kendi mezhebinin icaplarından başka bir şey yüklenemez. Hacc emiri ihrama girmeden insanlara haccı yaptırırsa kendisinin bu hareketi mekruhtur. Fakat hacıların ibâdeti muteberdir. Buradaki durum, namazın aksinedir. Çünkü bir kimse imam olmadan cemaate namaz kıldıramaz. Hacılar kendi rehberlerine uymak, hacc enıirinden ayrılmak isterlerse bu istek caizdir. Her ne kadar emîre muhalif hareket mekruhsa da böyle bir hareket olabilir. Ama namazda imama muhalefet namazı bozar. Çünkü namaz, imamla sıkı-sıkıya irtibatlıdır. Hacc ise hacc idarecisinden ayrılabilen, irtibatlı olmayan bir ibadettir.[106]
[103] Müsned-i Ahmed, 2/421. Neseî, menâsifc 4.
[104] Müsned-i Ahmed, 4/108.
[105] Ebu Davud, menâsik 68. İbn Mâce, menâsik 57. Dârimî, menâsik
[106] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 208-217.