sumeyye
Fri 30 July 2010, 12:30 pm GMT +0200
Gözlerini dinliyorum
Bekle beni sevdiceğim Bir şafağın tazeliğinde Kapında güneş henüz belirmeden evel çıkıp geleceğim Ayrılırken söylediğimiz Bin bir ayrılık türküsüne inat ve onları orta yerinden çatlatacak kadar güzel ve kıskandıracak kadar güzel nağmeli bir Sevda türküsünü mırıldanıpta gözlerinin içine bakacağım Sen kaç yıllardır sandukanda dönüşümde giymeyi düşlediğin kan kızılı fistan ve beline bağlayacağın yedi renkli şark kuşağınla kapının eşiğinde on yıllardır beklediğin gibi bekliyorken çıkıp geleceğim Sen benim hasret dolu bakışlarımda kaybolurken ben ise yüzünde beliren tebessüm eden haline bir daha vurulacağımSonra yüreğimin kıvrık yarısında gizlediğim ve senin yokluğunda yazdığım bin bir şiiri gözlerinin içine bakarken okuyacağım Belki zulamda duran on binlerc kart postalı önüne bırakıp bir bayram gününün üç beş adımlık mesafede olduğu demlerde her birisini tek tek nasıl aldığımı ve her birisinin üzerine bir birinden farkılı yüz binlerce şiiri sen için nasıl yazdığımı anlatacağım Sonra hiç birisini sana layık göremediğimde gönderemeyeceğimi anlatacağım Aslında yok yok hiç birisini yapmayacağım
Kapının eşiğinde oturup karşına susacağım gözlerinin içinde yanan her bir ışıltının neler anlattığını dinleyeceğim Tıpkı senin gözlerimin içine bakıpta bakışlarımın anlattıklarını dinleyen halin gibi
Bekle beni sevdiceğim güneşin gecenin bağrını delipte dağların eteklerinden çıktığı bir anda çikıp geleceğim Mintanımın iç cebinde acem elinden en güzel basmaları ve mezopotamya yurdunun şark kuşağını ellerimle beline dolamak için geleceğim Zulamda seni hatırlatan reyhan ve bin bir güle senin yanında ne kadar soluk olduğunu ispat etmek için dahi olsa geleceğimSonra saçlarının arasına en güzel gülü ellerimle yerleştirirken gülüşünün gülü kıskandırdığına şahit olmak ve gül yüzünün gülüşüne bir daha vurulmak istiyorum
Ellerimin içinde tuttuğum ellerinin teri ile şifa bulacak bir hasret hastalığının ilacı ile yaşıyorum Belki anlatılacak yüz binlerce hasbihali bir çırpıda anlatırım diye düşünüyorum
Yok yok hiç birisi olmaz bunların sevdiceğim Çünkü biliyorsun; seni gördüğüm her anda dilim lal olup susuyorum Sözlerin kifayetsiz olduğu o anları her defasında yaşıyorum Gözlerim konuşmak için sözleri alıyor
Sana diyorum duymuyormusun beni ? Öyle yıkma kendini Sözüm var geleceğim diye Biliyorum kaç bahar ve mevsim geçti gelmedim Gözlerini yatırıp ırakalar beklemekten yorgun düştü bedenin Ama gene biliyorum ki her baharda dağ başlarında açan laleler gibi , leylaklar ve papatyalar gibi her gün bin bir umutla yollarımı gözlersin Sözüm söz Hani namus sözüdür Bir gün mutlaka Taze bir şafağın ardından gözlerinin mahmur olduğu bir anda gelip kapının eşiğinde öylece duracağım Ne yıllar boyu sürmüş sürgünler ne çektiğim onca acılar olacak yanımda sen ve ben yanlıca Mesut ve bahtıyar olacağim o zaman Ne yavan ekmek lazım gelir ne de su
Bekle beni sevdiceğim Gecen gün yağan yağmurlarla hüznünü haber aldım Esen rüzgarın kanarlarına selamlarımı yükleyipte gönderdim Az bir zaman sonra geleceğimi söyledim Geldiğimde sevdiğim yemekleri yapacaksın biliyorum Boşuna zahmet etme sen Aradan uzun zaman geçti O eskiden sevdiğim yemeklerin tadını unutalı çok oldu Bir tek memleketim bitlis tütününden sarımlık kaçak ciğara o kafi gelir bana Yok yok ondanda vaz geçtim sevdiceğimBir Allah cc birde sen yetersiniz bana
BE'dualarınızda ve nefret
Şemsettin Tan