- Fani malımızı nasıl baki yaparız?

Adsense kodları


Fani malımızı nasıl baki yaparız?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Tue 24 August 2010, 04:43 am GMT +0200



Şu fani âlemde sermaye olarak kullanılan malın, baki âleme ait bir sermaye haline getirilmesi mümkündür...


Ali İhsan Er'in yazısı

Şu fani âlemde sermaye olarak kullanılan malın, baki âleme ait bir sermaye haline getirilmesi mümkündür ve bunun yolu da, ihtiyaç sahiplerine verilen mallardır. Hz. Abdullah, bu sırrı çok iyi keşfetmiş olmalı ki, bakınız nasıl bir infakta bulunuyor!

Bir insan ancak bu kadar cömert olabilir!

“O, elindeki her şeyini verdi, ben ise bir kısmını!”

Hz. Ali’nin ağabeyi Hz. Cafer b. Ebu Talib’in oğlu Hz. Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti. Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü.

Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi.

Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü. Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu:

“Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?”

Köle sıkılarak cevap verdi:

“İşte bu üç parça ekmek.”

“O halde neden kendine hiç ayırmadın?”

“Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim.”

“Peki sen ne yiyeceksin şimdi?”

“Oruç tutacağım.”

Bunun üzerine, Abdullah b. Cafer, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu. Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve ekledi:

“Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum.”

Cömertliğiyle meşhur Abdullah b. Cafer, kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve,

“Ama o köpeğe topu topu üç parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermişsin.” dediklerinde, şu karşılığı verirdi:

“Ama o elindeki her şeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını...”

CÖMERT OL, ELİNDEKİNİ DAĞIT!

Bu, nasıl bir cömertlik anlayışıdır insanın aklı almıyor. Herhalde bir insan ancak bu kadar cömert olabilir. Hani şaka gibi derler ya. Ama bu şaka değil bir gerçekti.

Allah yolunda infakta bulunulan mal ahiret adına ebedileşmektedir. Peygamberimiz’in, Tekâsür sûresini okurken, bu mevzuya işaretle şöyle dediğini görmekteyiz: “Ademoğlu ‘malım’, ‘malım’ der. Halbuki ey Ademoğlu! Senin malından (sana kalan sadece) yeyip bitirdiğin, giyinip eskittiğin ve sadaka olarak verip bıraktığından başkası değildir.” (Müslim, Zühd, 3)

Demek ki Şu fani âlemde sermaye olarak kullanılan malın, baki âleme ait bir sermaye haline getirilmesi mümkündür ve bunun yolu da, ihtiyaç sahiplerine verilen mallardır. Malını Allah yolunda infak eden insan, içtimai hayatta itibar ve saygınlık kazanırken diğer yanda, hem canı hem de malı itibariyle bir korunmanın altına girmektedir.

Allah Rasûlü’nün ifadeleri içinde, her gün yeryüzüne iki melek inmekte ve onlardan biri, infak edenler için hayır duada bulunup infakta bulunanların mallarını artırmasını talep ederken, diğeri de, cimrilik yapıp kısanların mallarını telef etmesini istemektedirler. (Buhari, Zekat, 37) Allah Rasûlü’nün Hafsa validemize söylediği şu sözleri de, bu meyanda dikkat çekicidir:

“İnfak et, cömert davran ve daima etrafına dağıt. Sakın ola ki, malı elinde tutup saklama ve elinde bulunan fazlalığı cimrilikle saklama, yoksa Allah da sana karşı kısar ve verme hususunda böyle davranır.”
(Tirmizi, Zühd, 17)

Bugün