sümeyra
Mon 12 December 2011, 04:06 pm GMT +0200
4284) Ebû Saîd-i Hudri (Radiyallâhü anh)'den
4284) "... Ebû Saîd-i Hudri (Radiyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Kıyamet günü bir) peygamber beraberinde '(ümmeti olarak) iki adam olduğu halde gelir. Bir başka peygamber, beraberinde (ümmeti olarak) üç kişi bulunduğu halde gelir. Bundan fazla ve az (ümmetle gelen peygamber) de olur. Sonra o (gelen her) peygambere: Sen kendi kavmine (dini) tebliğ ettin mi? diye sorulur. O da: Evet, der. Sonra onun kavmi (huzura) çağrılarak: Peygamberiniz size (dini) tebliğ etti mi? denilir. Onlar: Hayır, derler. Bunun üzerine (onların peygamberine) : Senin (dini kavmine tebliğ ettiğine dâir) şahidin kimdir? denilir. O da: Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ve ümmeti der. Bunun üzerine Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'İn ümmeti çağırılır ve (onlara) : Bu peygamber (dinini kavmine) tebliğ etti mi? diye sorulur. Onlar da: Evet, derler. Sonra Allah Teâlâ (Ümmet-i Muhammedi'ye) : Bu peygamberin kendi kavmine dinî tebliğ ettiğine dâir bilginiz nedir (yâni bu durumu nasıl bilebilirsiniz) ? der. Onlar da: Peygamberlerin (dinlerini kendi kavimlerine) tebliğ ettiklerini bize Peygamberimiz (Muhammed) (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) haber verdi, biz de O'nu doğruladık, derler. İşte bu açıklamam Allah Teâlâ'nın
'Ve böylece sizi hayırlı ve âdil bir ümmet kıldık ki bütün insanlar Üzerine ş âh id ler olasınız. Peygamber (iniz) de üzerinize şâhid olsun." (Bakara, 143) buyruğunun muhtevasıdır (içeriğidir)."[160]
İzahı
İbn-i Mes'ûd (Radıyallâhü anh) 'in hadisini B u h â r İ, Rikak ile Eymân ve Nüzûr kitablarında, Müslim îmân kitabının 95. babında ve T i r m i z i "Ebvâbû Sıfati'l-Cenne" bölümünde rivayet etmişlerdir.
Kubbe Deriden yapılan çadır demektir.
İbnü't-Tin: Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) 'in cennetlik olan ümmetinin cennet ehlinin kaçta kaçı olacağını beyân buyururken bunu soru şekline sokması müjdeyi pekiştirmek içindir. Keza önce dörtte bir, sonra üçte bir..., diye cennetlik olan ümmetinin miktarını tedrici olarak beyân buyurması da ümmetini daha ziyâde sevindirmek içindir, demiştir.
Hadiste bu ümmet, kâfirler içinde ve onlara nazaran azınlıkta kalması bakımından siyah bir öküzün derisindeki beyaz bir kıla veya kırmızı öküzün derisindeki siyah bir kıla benzetilmiştir. Bununla ilgili olarak da İbnü't-Tin: Burada hakikaten tek kıl mânâsı kasdedilmemiştir. Çünkü bir öküzün renginden olmayan kıl sayısı tek bir tane değil en az bir kaç tane olur. Tek bir kılı, renginden başka renkte olan bir öküz yoktur, demiştir.
E b û S a i d (Radıyallâhü anh) 'in hadisini B u h â r i ve Tirmizi, Bakara sûresinin tefsiri bölümünde rivayet etmişlerdir. Oralardaki rivayette hadisin baş kısmi; = "(Kıyamet günü) Nûh çağırılır'* diye başlar. Bu hadîste anılan âyetin izahını tefsirlere bırakıyoruz. Ancak şunu belirtmekle yetineceğim:
Âyette geçen Vasat kelimesi, hayırlı mânâsına yorumlandığı gibi, adaletli ve mutedil mânâsına da yorumlanmıştır. Mutedilden maksad, ifrat ve tefritten kaçınıp orta yolu seçendir. Yani bu ümmet ne ifrata kaçan, aşın giden, ne de tefrit ve kusur yoluna sapan bir ümmettir. Bu hadis Nesâî ve Ahmed tarafından da rivayet edilmiştir. Onların rivâyetlerindeki metin Müellifimizin rivâyetindeki metne uyar.
4284) "... Ebû Saîd-i Hudri (Radiyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Kıyamet günü bir) peygamber beraberinde '(ümmeti olarak) iki adam olduğu halde gelir. Bir başka peygamber, beraberinde (ümmeti olarak) üç kişi bulunduğu halde gelir. Bundan fazla ve az (ümmetle gelen peygamber) de olur. Sonra o (gelen her) peygambere: Sen kendi kavmine (dini) tebliğ ettin mi? diye sorulur. O da: Evet, der. Sonra onun kavmi (huzura) çağrılarak: Peygamberiniz size (dini) tebliğ etti mi? denilir. Onlar: Hayır, derler. Bunun üzerine (onların peygamberine) : Senin (dini kavmine tebliğ ettiğine dâir) şahidin kimdir? denilir. O da: Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ve ümmeti der. Bunun üzerine Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'İn ümmeti çağırılır ve (onlara) : Bu peygamber (dinini kavmine) tebliğ etti mi? diye sorulur. Onlar da: Evet, derler. Sonra Allah Teâlâ (Ümmet-i Muhammedi'ye) : Bu peygamberin kendi kavmine dinî tebliğ ettiğine dâir bilginiz nedir (yâni bu durumu nasıl bilebilirsiniz) ? der. Onlar da: Peygamberlerin (dinlerini kendi kavimlerine) tebliğ ettiklerini bize Peygamberimiz (Muhammed) (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) haber verdi, biz de O'nu doğruladık, derler. İşte bu açıklamam Allah Teâlâ'nın
'Ve böylece sizi hayırlı ve âdil bir ümmet kıldık ki bütün insanlar Üzerine ş âh id ler olasınız. Peygamber (iniz) de üzerinize şâhid olsun." (Bakara, 143) buyruğunun muhtevasıdır (içeriğidir)."[160]
İzahı
İbn-i Mes'ûd (Radıyallâhü anh) 'in hadisini B u h â r İ, Rikak ile Eymân ve Nüzûr kitablarında, Müslim îmân kitabının 95. babında ve T i r m i z i "Ebvâbû Sıfati'l-Cenne" bölümünde rivayet etmişlerdir.
Kubbe Deriden yapılan çadır demektir.
İbnü't-Tin: Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) 'in cennetlik olan ümmetinin cennet ehlinin kaçta kaçı olacağını beyân buyururken bunu soru şekline sokması müjdeyi pekiştirmek içindir. Keza önce dörtte bir, sonra üçte bir..., diye cennetlik olan ümmetinin miktarını tedrici olarak beyân buyurması da ümmetini daha ziyâde sevindirmek içindir, demiştir.
Hadiste bu ümmet, kâfirler içinde ve onlara nazaran azınlıkta kalması bakımından siyah bir öküzün derisindeki beyaz bir kıla veya kırmızı öküzün derisindeki siyah bir kıla benzetilmiştir. Bununla ilgili olarak da İbnü't-Tin: Burada hakikaten tek kıl mânâsı kasdedilmemiştir. Çünkü bir öküzün renginden olmayan kıl sayısı tek bir tane değil en az bir kaç tane olur. Tek bir kılı, renginden başka renkte olan bir öküz yoktur, demiştir.
E b û S a i d (Radıyallâhü anh) 'in hadisini B u h â r i ve Tirmizi, Bakara sûresinin tefsiri bölümünde rivayet etmişlerdir. Oralardaki rivayette hadisin baş kısmi; = "(Kıyamet günü) Nûh çağırılır'* diye başlar. Bu hadîste anılan âyetin izahını tefsirlere bırakıyoruz. Ancak şunu belirtmekle yetineceğim:
Âyette geçen Vasat kelimesi, hayırlı mânâsına yorumlandığı gibi, adaletli ve mutedil mânâsına da yorumlanmıştır. Mutedilden maksad, ifrat ve tefritten kaçınıp orta yolu seçendir. Yani bu ümmet ne ifrata kaçan, aşın giden, ne de tefrit ve kusur yoluna sapan bir ümmettir. Bu hadis Nesâî ve Ahmed tarafından da rivayet edilmiştir. Onların rivâyetlerindeki metin Müellifimizin rivâyetindeki metne uyar.