sümeyra
Sun 18 December 2011, 05:25 pm GMT +0200
4226) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den
4226) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir: Bir adam:
Yâ Resûlallah! Ben (hayırlı) bir iş yapanın. Sonra (o işi yaptığım) duyulur. Ben de duyulmasından hoşlanırım (yâni bu duruma ne buyurulur)? dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Senin İçin iki sevab vardır: Gizli yapmak sevabı ve açıktan yapma sevabı, buyurdu."[108]
İzahı
Bu hadîsin başkaca kim tarafından rivayet edildiğine bakılmalıdır. Bu hadîs, yapılan hayırlı bir şeyin başkası tarafından duyulması ve hayır sahibinin bundan hoşlanmasının sakıncalı olmadığına delâlet eder. Hattâ, hayır sahibinin teşvik ve gayreti olmaksızın başkası tarafından duyulması hayır sahibi için ikinci bir sevab vesilesidir. Çünkü başkası için örnek olma durumu vardır.
Bilindiği gibi gizli ve aşikâr her türlü hayrın Allah katında makbul olması için ihlâs, yâni sırf Allah rızâsı için yapılmış olması şarttır. Bu ihlâs zedelenmedikten sonra hayrın aşikâr yapılmasında bir sakınca yoktur. Bilâkis başkasının hayra teşviki açısından sevab olur.
Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm)'e soru soran zât, ihlâslı olarak yaptığı işin başkası tarafından duyulmasının o gibi hayra teşvik vesilesi olacağını umduğu için hoşlanmıştır. Yoksa bir takdir veya şöhret gibi dünyalık bir gaye için değildir. Bu sebepledir ki hem gizli hayır yapma hem de aşikâr hayır yapma sevabını kazanmış olur.[109]
4226) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir: Bir adam:
Yâ Resûlallah! Ben (hayırlı) bir iş yapanın. Sonra (o işi yaptığım) duyulur. Ben de duyulmasından hoşlanırım (yâni bu duruma ne buyurulur)? dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Senin İçin iki sevab vardır: Gizli yapmak sevabı ve açıktan yapma sevabı, buyurdu."[108]
İzahı
Bu hadîsin başkaca kim tarafından rivayet edildiğine bakılmalıdır. Bu hadîs, yapılan hayırlı bir şeyin başkası tarafından duyulması ve hayır sahibinin bundan hoşlanmasının sakıncalı olmadığına delâlet eder. Hattâ, hayır sahibinin teşvik ve gayreti olmaksızın başkası tarafından duyulması hayır sahibi için ikinci bir sevab vesilesidir. Çünkü başkası için örnek olma durumu vardır.
Bilindiği gibi gizli ve aşikâr her türlü hayrın Allah katında makbul olması için ihlâs, yâni sırf Allah rızâsı için yapılmış olması şarttır. Bu ihlâs zedelenmedikten sonra hayrın aşikâr yapılmasında bir sakınca yoktur. Bilâkis başkasının hayra teşviki açısından sevab olur.
Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm)'e soru soran zât, ihlâslı olarak yaptığı işin başkası tarafından duyulmasının o gibi hayra teşvik vesilesi olacağını umduğu için hoşlanmıştır. Yoksa bir takdir veya şöhret gibi dünyalık bir gaye için değildir. Bu sebepledir ki hem gizli hayır yapma hem de aşikâr hayır yapma sevabını kazanmış olur.[109]