reyyan
Wed 10 November 2010, 03:12 pm GMT +0200
Kendimizi Keşfe Doğru... Duygusal Zeka (EQ)
Turgay Şirin
Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen,
Merdûm-i dîde-i ekvân olan ademsin sen..
Şeyh GALİB
İnsan, beşeri idrakin ancak sebep ve bahanelere yapışarak kavramaya çalıştığı, Rabbin ihtişamlı hakikatlerinden bir tecelli zübdesidir. Lakin insan, bu hakikate kıyasla ancak yok sayılabilecek derecede keşf ve idrak olunabilmiştir.
İmtihan vesilesiyle bu dünyada bulunan insan, dünya ve âhiret saadetini, şahsi tekamülünü tamamladığı nispette elde edebilecektir. Günümüzün olumsuz şartlarının, insan şahsiyetine getirdiği tehditler karşısında, insanın belirleyeceği tavır ve izleyeceği yol mühimdir. Bu çetin ve meşakkatli yolda yürümek zorunda kalan insan, bu yolu ancak, kendini tanımak, duygularını keşfetmek ve bunlar üzerinde hakimiyet kurabilmekle katedebilir.
İnsan, beşerî meziyetlerini fark ederek, insan-ı kâmil olma yolunda emin adımlarla yürümelidir. Bu nedenle, her bir şahıs, ruhî olgunluk yolunda zorluklarla mücadele yeteneği kazanmalı ve önce kendini tanıyarak ebedî huzuru yakalamalıdır. Model insanlara bakıldığında, bu ebedî huzuru yakalamış olmanın, hemen hepsinde ortak noktayı teşkil ettiği görülür.
Günümüzde insanların çokça ilgi gösterdiği "Kişisel Gelişim" gibi alanlar, insanın bu çetin yolda yürüyebilmesi adına faydalı bilgiler ihtiva etmektedir. Bu alanın en önemli kısımlarından birini de "Duygusal Zekâ" (EQ) teşkil eder.
"Duygusal Zeka" kavramı, ilk olarak 1990'da Psikolog Peter SALOWEY ve John MAYER tarafından ortaya atılmıştır. Daha sonra da davranış ve beyin bilimleri konusundan sorumlu Psikolog Daniel GOLEMAN, bu kavramı, 1995'te "Duygusal Zeka" adlı kitabında ele alıp geliştirmeye çalışmıştır.
İnsan hayatında başarının sırlarından biri de, duyguları bilincin kontrolü altında tutabilmektir. Bu düşünceyi kendine esas alan "Duygusal Zeka", kişiye şahsî gelişiminde, kendisiyle, Rabbiyle ve etrafındaki canlı-cansız bütün varlıklarla, barış içinde yaşaması yolunda farklı bir pencere açmaktadır.
Slovey ve Mayer, "Duygusal Zeka"yı şöyle tanımlamışlardır: " Sosyal zekanın bir alt bölümünü teşkil eden "Duygusal Zeka"; kişinin kendisinin ve başkalarının duygularını izleyebilme, bunlar arasında ayrım yapabilme, elde edilen bu bilgiyi düşünce ve davranışlarında kullanma becerisidir." Bu açıdan "Duygusal Zeka"; duyguları vaktinde üretebilme, yaşatabilme, denetim altında tutabilme ve başka insanlarla sağlıklı iletişim kurabilme yeteneğidir. Bir başka deyişle, akıl ve kalbin, kendisini menfi yönde etkileyebilecek "aşırı his bombardımanlarından" koruması ve olumsuz duyguları gerektiği yerde kontrol altında tutabilme gücünü gösterebilmesidir.
Zeka; insanın belli durumlara uyum sağlayabilme, problemleri çözmede en etkin araçları seçebilme, idrak edebilme ve ayırt edebilme yeteneğidir. İnsanın bu yeteneğini ölçmek gayesiyle zeka testleri hazırlanmıştır. Bu testlerin sonucunda bireyin zeka seviyesi yani "intelligence Quitent" (IQ) tespit edilmektedir.
Bugün, zeka seviyesi (IQ) yüksek olduğu halde, hayatı boyunca vasat bir işte çalışan, okul birincisi iken her hangi bir üniversiteye giremeyen; şiire, müziğe, tiyatroya kabiliyeti olduğu halde akademik testlerin engeline takılan binlerce insan vardır. Bu durum, özellikle Batı'da, eğitim sistemi üzerine yeni tartışmalara yol açmış ve son zamanlarda ciddi araştırmalar yapmaya sevketmiştir. Bu araştırmalar neticesinde, kişinin IQ seviyesi ile iş ve özel hayatındaki başarısı arasında pek az bir alaka olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bu araştırmalarda; kişilerin hayatında, sıkıntılarla baş edebilme, duyguları kontrol edebilme, insanlarla anlaşabilme gibi çocukluk çağlarında elde edilen becerilerin daha etkili olduğu görülmüştür. Özetle duygusal zeka, bir yetenektir. Duyguların dili ve kişisel iradenin zekasıdır. Kişinin duygularının ve kendinin farkında olması, kendini harekete geçirebilme kabiliyeti, karşısındaki insanların duygularını okuyabilme yeteneği, gerek kendisi gerekse başkalarıyla olan sosyal, özel ve duygusal ilişkilerinde hızlı çıkarımlar yapabilmesi ve içinde bulunduğu zor durumlardan en iyi şekilde kurtulabilme becerisidir.
Bkz.Daniel GOLEMAN, Duygusal Zeka neden IQ' dan daha önemlidir?, Çeviren: Klinik Psikolog Banu Seçkin Yüksel, Varlık yayınları A.Ş, İstanbul, 2000, s. 52. .
Turgay Şirin
Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen,
Merdûm-i dîde-i ekvân olan ademsin sen..
Şeyh GALİB
İnsan, beşeri idrakin ancak sebep ve bahanelere yapışarak kavramaya çalıştığı, Rabbin ihtişamlı hakikatlerinden bir tecelli zübdesidir. Lakin insan, bu hakikate kıyasla ancak yok sayılabilecek derecede keşf ve idrak olunabilmiştir.
İmtihan vesilesiyle bu dünyada bulunan insan, dünya ve âhiret saadetini, şahsi tekamülünü tamamladığı nispette elde edebilecektir. Günümüzün olumsuz şartlarının, insan şahsiyetine getirdiği tehditler karşısında, insanın belirleyeceği tavır ve izleyeceği yol mühimdir. Bu çetin ve meşakkatli yolda yürümek zorunda kalan insan, bu yolu ancak, kendini tanımak, duygularını keşfetmek ve bunlar üzerinde hakimiyet kurabilmekle katedebilir.
İnsan, beşerî meziyetlerini fark ederek, insan-ı kâmil olma yolunda emin adımlarla yürümelidir. Bu nedenle, her bir şahıs, ruhî olgunluk yolunda zorluklarla mücadele yeteneği kazanmalı ve önce kendini tanıyarak ebedî huzuru yakalamalıdır. Model insanlara bakıldığında, bu ebedî huzuru yakalamış olmanın, hemen hepsinde ortak noktayı teşkil ettiği görülür.
Günümüzde insanların çokça ilgi gösterdiği "Kişisel Gelişim" gibi alanlar, insanın bu çetin yolda yürüyebilmesi adına faydalı bilgiler ihtiva etmektedir. Bu alanın en önemli kısımlarından birini de "Duygusal Zekâ" (EQ) teşkil eder.
"Duygusal Zeka" kavramı, ilk olarak 1990'da Psikolog Peter SALOWEY ve John MAYER tarafından ortaya atılmıştır. Daha sonra da davranış ve beyin bilimleri konusundan sorumlu Psikolog Daniel GOLEMAN, bu kavramı, 1995'te "Duygusal Zeka" adlı kitabında ele alıp geliştirmeye çalışmıştır.
İnsan hayatında başarının sırlarından biri de, duyguları bilincin kontrolü altında tutabilmektir. Bu düşünceyi kendine esas alan "Duygusal Zeka", kişiye şahsî gelişiminde, kendisiyle, Rabbiyle ve etrafındaki canlı-cansız bütün varlıklarla, barış içinde yaşaması yolunda farklı bir pencere açmaktadır.
Slovey ve Mayer, "Duygusal Zeka"yı şöyle tanımlamışlardır: " Sosyal zekanın bir alt bölümünü teşkil eden "Duygusal Zeka"; kişinin kendisinin ve başkalarının duygularını izleyebilme, bunlar arasında ayrım yapabilme, elde edilen bu bilgiyi düşünce ve davranışlarında kullanma becerisidir." Bu açıdan "Duygusal Zeka"; duyguları vaktinde üretebilme, yaşatabilme, denetim altında tutabilme ve başka insanlarla sağlıklı iletişim kurabilme yeteneğidir. Bir başka deyişle, akıl ve kalbin, kendisini menfi yönde etkileyebilecek "aşırı his bombardımanlarından" koruması ve olumsuz duyguları gerektiği yerde kontrol altında tutabilme gücünü gösterebilmesidir.
Zeka; insanın belli durumlara uyum sağlayabilme, problemleri çözmede en etkin araçları seçebilme, idrak edebilme ve ayırt edebilme yeteneğidir. İnsanın bu yeteneğini ölçmek gayesiyle zeka testleri hazırlanmıştır. Bu testlerin sonucunda bireyin zeka seviyesi yani "intelligence Quitent" (IQ) tespit edilmektedir.
Bugün, zeka seviyesi (IQ) yüksek olduğu halde, hayatı boyunca vasat bir işte çalışan, okul birincisi iken her hangi bir üniversiteye giremeyen; şiire, müziğe, tiyatroya kabiliyeti olduğu halde akademik testlerin engeline takılan binlerce insan vardır. Bu durum, özellikle Batı'da, eğitim sistemi üzerine yeni tartışmalara yol açmış ve son zamanlarda ciddi araştırmalar yapmaya sevketmiştir. Bu araştırmalar neticesinde, kişinin IQ seviyesi ile iş ve özel hayatındaki başarısı arasında pek az bir alaka olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bu araştırmalarda; kişilerin hayatında, sıkıntılarla baş edebilme, duyguları kontrol edebilme, insanlarla anlaşabilme gibi çocukluk çağlarında elde edilen becerilerin daha etkili olduğu görülmüştür. Özetle duygusal zeka, bir yetenektir. Duyguların dili ve kişisel iradenin zekasıdır. Kişinin duygularının ve kendinin farkında olması, kendini harekete geçirebilme kabiliyeti, karşısındaki insanların duygularını okuyabilme yeteneği, gerek kendisi gerekse başkalarıyla olan sosyal, özel ve duygusal ilişkilerinde hızlı çıkarımlar yapabilmesi ve içinde bulunduğu zor durumlardan en iyi şekilde kurtulabilme becerisidir.
Bkz.Daniel GOLEMAN, Duygusal Zeka neden IQ' dan daha önemlidir?, Çeviren: Klinik Psikolog Banu Seçkin Yüksel, Varlık yayınları A.Ş, İstanbul, 2000, s. 52. .