- Diyet birincil savunma silahımızdır

Adsense kodları


Diyet birincil savunma silahımızdır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Tue 31 August 2010, 01:22 pm GMT +0200
   
Diyet birincil savunma silahımızdır

Bağ dokusu rahatsızlığı, miyosit, romatizmal artrit ve lupus gibi oto-immün rahatsızlıkları olan hastalar üzerinde yaptığım çalışmalar başarılı sonuçlar verdi. Bu hastalar hiçbir zaman iyileşemeyeceklerine inanıyorlardı ve genellikle tekrar iyileşip ilaçlardan kurtuldukları için minnettardırlar. Aşağıda birkaçını verdiğim notları ve mektupları sık sık alıyorum.

“Üç ay sonra bütün ilaçlarımı kullanmaktan kurtuldum.”
-Richard Arroni

“Bunu Dr. Fuhrman’ın başardığını haykırmak istiyorum.”
-Fred Redington

“Altı ay önce öleyim diye dua ediyordum, şimdi tekrar yaşamaya hazırım.”
-Jennifer Fullum

“Hayatımı kurtardığınız için teşekkürler.”
-Harriet Fleming

Katı bir beslenme yaklaşımı otoimmün rahatsızlıkları daha emekleme safhasındayken en başında denenmeli. Mantıksal olarak hastalık ne kadar fazla ilerlemiş ve vücuda ne kadar fazla zarar vermişse, hastanın tedaviye olumlu cevap verme ihtimali o kadar azalır. Romatizmal artrit gibi rahatsızlıklar konusundaki deneyimlerim gösteriyor ki bazı hastaların diyet hassasiyetleri diğerlerine göre daha fazla ve bazılarının yangı seviyeleri doğal terapi yoluyla azaltılamayacak kadar çok yük­sek. Neyse ki çoğunluk fayda bulduğundan ve bu tip hastalık­ları tedavide kullanılan geleneksel ilaçların toksik olması bir­çok riskli yan etki içermeleri yüzünden ilk denenmesi gereken şey diyetsel yöntemdir. Modern ilaçlar sık sık oto-immün has­talarının yetersizliklerine ve ıstıraplarına katkıda bulunarak kanser riskini artırıyorlar. Çalışmalar yirmi yıllık kullanımdan sonra bu çeşit ilaçların uzun vade sonuçlarının zayıf olduğunu gösteriyor. British Journal ofRheumatlogy’de yayınlanan son çalışmalardan biri romatizmal artriti tedavide kullanılan azathioprine, cyclophosphamide, chlorambucil ve methotrexate gibi bazı temel ilaçların hastanın kanserden ölme ihtimalini artırdığını gösteriyor.

Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanan hastalar yine bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara ve kansere karşı ge­tirdiği korumadan mahrum kalıyorlar. Bu kişilerin, ilaçların tamamını bırakamıyorlarsa da üst düzey bir diyete ihtiyaçları var.

Gördüğüm birçok hasta ve özellikle iyileşenler kendilerini ilaca başlatmadan önce beslenme önerilerinde bulunmayan eski doktorlarına çok kızıyorlar. Bu kişiler genelde “hasta olmak hissinden usanmış” ve iyileşmek için ne gerekiyorsa yapacak durumda oluyorlar. Diyeti kısıtlayıcı bulmuyorlar ve sağlıklarını kazanmak için hevesli ve kararlı oluyorlar. Bu hastaların iyileştiğini ve ilaca gereksinimlerinin kalmadığını görmek korkunç derecede heyecan verici.