sumeyye
Wed 2 June 2010, 12:13 pm GMT +0200
Din için dünyalık vermelidir
Dini kurtarmak için, dünyayı vermek lazımdır Zira dünya malını kalbinden atan, Allahın sevgili kulu olur İyi sebebe yapışan iyi netice alır Para, dünyada iş görmek için yaratılmıştır, sevmek ve biriktirmek için değil Zira paranın sevgisi yılan sevgisi gibidir Mal kazanmakla, şeref kazanılmaz İzzet ve şeref, Allahü tealaya kul olmakta, ilimde, edebde, ihlas ile amel etmektedir
İlim rütbesi, rütbelerin en üstünüdür İnsanın şerefi de ilmi ve edebi ile belli olur Allahü teala kime izzet vermişse, onu kimse zelil edemez Kime zillet vermişse, onu da, kimse aziz edemez
Peygamber efendimiz;
(Şan, şeref ve üstünlük, mal ile değil, ilim ve irfân ile ölçülür) buyurmuştur
Din Büyükleri; “Şerefül-insan bil-îmân vel-ma’rife lâ bil-mâl vel-menzile” buyurmuşlardır Ya’ni insanın izzeti, îmân ve ma’rifet iledir Mal ve makam ile değildir
Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri, oğluna hitaben;
“Ey oğul, her hâlinde ilim, edeb ve takvâ üzere ol! İslâm âlimlerinin kitâblarını oku! Fıkıh ve hadîs öğren! Câhil tarîkatcılardan sakın! Şöhret yapma! Şöhretde âfet vardır
Arslandan kaçar gibi, câhillerden kaç! Bid’at sâhibi, sapıklar ile ve dünyâya düşkün olanlar ile arkadaşlık etme! Helâldan yi! Çok gülme! Herkese, şefkat ve merhamet et! Kimseyi hakîr görme! Kimse ile münâkaşa, mücâdele etme! Kimseden birşey isteme! Mayan fıkıh ve evin mescid olsun!” buyurmuştur
HER KÖTÜLÜK VE SIKINTI
Her izzet ve her ni’met, Allahü teâlâya, ihlâs ile itâat ve ibâdet etmektedir Her kötülük ve sıkıntı da, günâh işlemekten hâsıl olur Herkese derd ve belâ, günâh yolundan gelir Râhat ve huzûr da, itâat yolundan gelmektedir Allahü teâlânın âdeti böyledir Bunu kimse, değiştiremez
Ebû Ali Rodbârî hazretleri;
“Dünyâyı kazanmakta nefsler için zillet, âhireti kazanmakta ise nefsler için izzet vardır Acaba niçin insanlar, bâkî olan âhireti istemekteki izzetin yerine, fânî olan dünyâyı isteyerek zilleti seçerler” buyurmaktadır
Yahyâ bin Muâz-ı Râzî hazretleri de;
“İnsanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyleri aramakta, kişiler için zillet, âhireti aramakta ise izzet vardır Yok olacak şeylerin peşlerinde koşarak zillete düşmek, ebedî olanı terkedip, kendisini izzete ulaştıracak şeyleri terkedene ne kadar çok şaşılır” buyurmaktadır
Kulun elbette istekleri olacaktır Fakat istenecek kapıyı ve istenecek şeyi iyi bilmeli ve ona göre istemelidir Allahü tealanın ni’metleri, ihsânları Güneşden dahâ açık ve Aydan dahâ âşikârdır Başkalarının ihsân etmesi, bir emânetcinin, birisine emânet vermesi gibidir Allahü tealadan istemeyip, başkasından ya’ni O’nun yarattıklarından birşey istemek, fakîrden birşey beklemek gibidir
VERMEK İSTEMESEYDİ
Cenab-ı Hakdan, rızasını, muhabbetini taleb etmelidir Din Büyükleri, Allahü teala için; “Vermek istemeseydi, istek vermezdi” buyurmuşlardır
Çünki, istemek, kavuşmanın müjdecisidir Yanıp yakılmak da, kavuşmanın başlangıcı demekdir İstek ni’metinin kıymetini bilip, bunun elden kaçmasına sebeb olacak şeylerden sakınmalıdır Bu ni’metin elden çıkmamasına en çok yarayan şey, buna şükretmekdir Çünki, sûre-i İbrâhîmin 7 âyetinde meâlen;
(Ni’metlerime şükrederseniz, elbette arttırırım) buyuruldu
Netice olarak, dinimizde vermek, kıymetlidir Fedakarlık etmek, vermek demektir Haklı olduğu halde, sen haklısın demek, vermektir İnsanlara güler yüzle muamele etmek, vermektir Yük çekmek, vermek demektir Bunun için veren aziz olur
Alan ise, zelil olur Yükünü çektiren, sıkıntı veren, fedakarlıktan sakınan, haklı olmadığı halde haklıyım diyen neticede zelil olur Fedakarlıkta bulunan ya’ni vermesini bilen, sevilir, sayılır, hürmet görür
Hep almaya çalışan ise, sevimsiz olur, horlanır, itibarsız olur İnsan, kendini, almaya değil vermeye alıştırmalıdır Çünkü birgün en çok sevdiğimiz şeyi ya’ni canımızı vereceğiz Bunun için vermeye alışan, kolay can verir denmiştir.
Osman ünlü