- Devlet Yönetimi

Adsense kodları


Devlet Yönetimi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ayten
Wed 27 October 2010, 11:35 pm GMT +0200
3. 6- Devlet Yönetimi


Aile ve dostluk çevresinin düzeni iyi olmazsa, düzenli bir devlet ve iyi bir hükümet de olmaz. Devlet hayatında doğru yönetim en önemli rolü oynar. Bunun için Konfüçyüs tebaanın vazifeleriyle değil, idarecilerin vazifeleriyle ilgilenir. Çünkü hükümet iyi ise, halk da itaat eder. Bunun için yönetici önder, Tao'yu kendinde gerçekleştiren ve onun kanunlarını tatbik eden ulu kişi olmalıdır. Hislerine göre hareket eden, gayretsiz kişinin gözünde büyük menfaat düşünceleri vardır ki, o kişi yönetilmeye daha layıktır. O kişiye yöneticilik verilmemelidir, O kişi yöneticiliğe uygun değildir. Tüm yönetimlerin ağırlık noktasında iyi örnek olmak vardır. Kanunlar ve ceza sadece yüzeysel itaate sevk eder, başarıyı sürekli kılmaz. Buna karşı iyi örnek, her şeyi etkileyici bir güçtür. “Hükümdarın ahlaki otoritesi rüzgara benzer, halkın varlığı da çimenlere benzer, çimenler üzerlerinde dâimi esen rüzgara boyun eğdiği gibi, halk da ahlaki otoriteye boyun eğer.” Lun Yüderki: “Şahsiyet gücüne hakim olan kişi, kutup yıldızı gibidir. O yerinde sabit durdur, diğer yıldızlar onun etrafında dolaşırlar” Yalnız ahlaki olgunluk iyi örnek olabilir. Bunun için ahlâkî yüksek olgunluk göğün seçtiği hükümdar, içindir. İyi bir idarenin ilk şartıdır. O Tao'nun, kainat düzeninin vücutlaşmasıdır, bu sebeple düzen içindeki İnsan Tao'sunun âyinesidir. Hükümetteki Tao'yu kullanmak da onun vazifesidir. Bu vazife merasimlerini ve musikiyi teşvikle, desteklemekle olur. Bilhassa Li merasimi, onun elindeki en zengin alettir. Onu iyi kullanırsa, halk mutlu olur, bu tamamen idareye, hükümete bağlıdır. Bu hükümdarın gayesi olmalıdır. Konfüçyüs'e göre, hükümdar sınırsız hakimdir ve kendi mülkü gibi tüm ülkelere hükmeder. Yozlaşan otoriter ve sert rejimi yumuşatır. Tao'ya bağhlığıyla ve temel prensipleriyle tebaasını rahatlatır. Devlet hayatında bu, hükümdarın halkın isteklerin yerine getirmesi, hesaba katması demektir. İdareci ve idare edilenler arasındaki ilişki de en önemli istektir. Konfüçyüs güvene, devletin tüm güç vasıtaları üzerinde bir yer verir. Hükümdar ülkesine manevi gücüyle hakim olur, pratik idaresinin maddi gücü yeterli değildir. Bunun için memurlar ferdi isteklerine göre değil, yetenek ve karakter özelliklerine göre seçilmelidir. Memur ve halk ilişkilerinde karşılıklılık esasları üzerine karar kılınır. Memurlar da zeka, pratik yetenek ve hükümdara sadakat ve samimiyet olmalıdır. Bütün bu kaidelere dikkat edilirse, cemiyet çarkı aksamadan, kaymadan çalışır. Devletin Tao'su düzenli olur. Aksi halde hükümdar kutsal hükümranlığı, göğün oğlu liyakatine lâyık olamaz.

Görüldüğü üzere, Konfüçyüs'ün devlet düzeni görünen bir otorite ve kanun üzerine bina edilmemiştir. O iyi örneklik ve karşılıklık temelleri üzerine oturmuş bir ahlâk öğretişidir.

Konfüçyüs'ün gayesi birlikte olduğu insanları, çevreyi bu öğretisiyle değiştirmekti. İnsanlığın manevi tarihinde dinsel bir inanca dayanmadan ayakta kalabilmeyi başarması dikkate değer bir tezahürdür. Bunun kökleri Çin tarihinin, Konfüçyüs öncesi yaratıcı devirlerine kadar gitmekte ve görülmektedir. Konfüçyüs'ün ölümsüz hizmeti zamanında çökmekte olan bu değerleri ve prensipleri, bir öğreti haline getirmiş olmasıdır. Böylece eski cemiyet düzenini kurtarmıştır. Onun öğretisi kamil orta sınıf insanlar tarafından ölçü alınmış ve hiç bir zaman çiğnenmemiştir. Felsefe ve vecde dayalı kutsallıkları reddederek, sağlam insan anlayışını temel almış, azizlere, evliyalara, efsane kahramanlarına yer vermemiştir. Bu öğreti, Çin'in soy mirasıdır. Aşırı nüfus kargaşasını ve çöküntüyü önlemiştir. [233]

Devletin vazifesi, halka bu yönde yardımcı olmak ve halkı yetiştirmektir. Bu esas üzerine devlet hayatının temel prensibi uygulanmış olacaktır. Konfüçyüs, tanrıların ve ruhların varlığı hakkındaki düşünceleri reddetmiştir. Bu sebeple bazıları, Onun yerinin dinde değil, felsefe tarihinde olduğunu söylemiştir. Konfüçyüs, ölümden sonraki hayata da pek ilgi göstermemiştir. Öğrencilerinden birinin bu husustaki sorusunu: “Eğer insan hayatı henüz taniyamazsa, ölümü nasıl tanıyabilir?” diyerek cevapsız bırakmıştı. Fakat dine karşı çekingen durumuna rağmen, dinsel merasimlere de katılmaktan geri durmamıştır. Ona göre fazilet üçtür: Bunlar sıra ile: göğün yönetimine, büyük insanlara ve kutsal kişilerin sözlerine hürmettir. Bu, eski dinin Konfüçyüs'teki bir kalmtısıdır. Tabii olarak Konfüçyüs, hayatında ve ölümünün ilk devirlerinde pek hürmet görmedi. Ne zaman ki Çin Hükümdarı, Onun ahlâk görüşünü devlet dini yaptı ve kendisini yavaş yavaş ilâhlaştırdı, O zaman Konfüçyüs'e tazim başladı. Yazıları, m.ö. 140 yılında okul kitapları arasına katıldı ve kendisine hürmet resmen ilân edildi. M.S. I. yüzyılda Konfüçyüs için devlet okullarında ilk defa kurban kesildi. Gelenek VI. yüzyılda genelleşti. VII. yüzyılda kendisine “Üstad-ı Kebir” unvanı verilerek şerefine bir mabed yapılması emredildi ve öğrencilerinin levhası yapıldı, XI. yüzyılda “Prenslik” ve “Evliyalık” unvanları verildi. XIII. yüzyılda Chu-Lisi admda birinin, Budizm karşısında Konfüçyanizm'igeliştirmesiyle, Konfüçyanizm devlet öğretisine yükseltildi ve 1906 yılma kadar devam etti.

Konfüçyanizm'in resmî tanrılarına bazı şahsiyetler de ilave edilmiştir. İmparator istediği insanı, efsanevî bir dahîyi tanrılığa yükseltebiliyordu. Böylece XIV. yüzyılda eski bir yıldız ruhu, “Literatür Tanrılığına” yükseltildi. Aynı şeklide, daha önce de halkın hürmet ettiği, “Şehir Duvarı Tanrısı”nın tanrılığı tasdik edildi. XVI. yüzyılda ise, tarihî bir kahraman “Harp Tanrılığına” yükseltildi.

1911'de Mançu Sülalesi'nin çökmesiyle, o zamana kadar devam eden imparatorluk kültü sona erdi. Meşhur Gök Mabedi bir müzeye çevrildi. Mao Çe-Tung   ise,   partisindeki   arkadaşlarına   Marx   ve   Lenin'i   öğrendikleri   gibi Konfüçyüs'ü de öğrenmeleri için uyarmıştı.