- Çiçekler

Adsense kodları


Çiçekler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Thu 1 July 2010, 04:12 am GMT +0200
Çiçekler
   
Neşe öğretmen, ızdırap çiçeklerini şöyle anlatıyor: Makedonya adını ilk defa Balkanlar'ın bu küçük ülkesine tayinim çıktığı zaman duydum.

İlk defa uçağa binmenin heyecanı, merakı ve geride değerli birçok şeyini bırakmanın burukluğu ama yapılacak işlerin heyecanıyla ve bu karışık duyguyla son kez salladım havaalanından babama elimi...

Bunaltıcı olmayan sıcak bir ağustos gününün tam ortasında Üsküp Havaalanı'nda kontrollerden geçtikten sonra elimde bir bavul, içimde bu yeni dünyanın merakı, gönlümde hizmet coşkusu ve biraz da korkuyla havaalanından çıkış yaptım. Beni almaya daha önce hiç görmediğim insanlar gelecekti. Ne onlar beni biliyor ne ben onları tanıyordum. Aslında bu bir delilikti ama Gönüllerin Gülü (sas), "Size deli denmedikçe tam iman etmiş sayılmazsınız." dememiş miydi? Neyse ki kalabalığın içinden beklediğim bir işaret geldi ve tanımadığım bir ses bana adımla seslendi. Döndüm, iki abla kırk yıllık kapı komşum gibi bana tebessüm ettiler ve ellerini uzattılar. O an sanki cennete çağrıldığımı hissettim! Onlar da kimin 'Neşe' olduğunu bilmeden ortalığa seslenmiş ve karşılık gelmişti. Onlara döndüm güldüm, böylece buradaki hikâyem başlamış oldu.

Aradan bir ay gibi bir zaman geçmişti ki; sıladan gelen bir telefonla babamı kaybettiğimi öğrendim ve Allah'ın izniyle cenazeye yetiştim. İki hafta kaldığım evimden babamı toprağın altında, ailemi yasın gölgesindeki kasvetli evimizde ve acıyı yüreğimin ta içinde bırakarak geri döndüm.

Neyse ki kendimi öğrencilerime verdim ama onlarla çok fazla vakit geçirmenin faydası kadar zararını da gördüm. Artık beni bir arkadaş gibi görüyorlar ve çoğu zaman da üzülüyorlardı. Bu gibi durumlardan birinde yine beni çok üzmüşlerdi. Bu sefer gönlüm, yüreğim çok yorulmuştu. O akşam yatsıyı kılıp seccadenin üstünde boynumu büküp dua ediyordum onlar için. Tam on dakikaya yakın dua ettim. Bu arada saat 23.00-23.30 arasıydı. Kaldığım yurdun kapısı açıldı. O vakitte kötü bir şey olduğunu düşünerek merdivenlere yöneldim. Aşağıdan, bir öğrencinin beni kapıda beklediğini söyleyen bir ses duydum. Dua ettiğim o sınıftan çok sevdiğim bir kız öğrenci o saatte yurda gelmiş ve benden özür diliyor, beni ne kadar sevdiğini yarım yamalak Türkçesiyle anlatmaya çalışıyordu. Ettiğim duayı da düşünerek irkildim ve ona sımsıkı sarıldım.

Bir başka hocahanım da bir bahçıvan olarak, yetiştirdiği çiçeklerdeki gelişmeleri şöyle anlatıyor:

Makedonya, Türkiye'ye mesafe olarak çok uzak bir yer değil. Yani tam bir gurbet yaşamaktayım dersem abartmış olurum. Lakin bu yakınlık Yunanistan sınırını geçtikten sonra uzaklık olmaya başladı: Sanki 'gurbet' ismini ve kendini hissettirmek için gelip gözüme akmayan yaş boğazımda düğümlenen söz oluyor. Her ne kadar gurbetteyim, demeye utansam da, gönlüm sızlıyor.

Kolejde öğretmen olarak çalışıyorum. Öğrencilerimizin bahçemize gelmeleriyle o en tatlı çiçeklere en faydalı şekilde neler anlatabiliriz heyecanı başlıyor. Acemi bir bahçıvan olmak ne zor, ne ağır bir işmiş. Bu ağırlık beni ezerken gönlüme gelen tatlı esintilerle rahatlıyorum. Tohumu mevsiminde atmak, kurutmadan, çürütmeden su vermek, zararlı otları bahçeye zarar vermesin diye temizlemek gerek.

Okulumuz çok kozmopolit. Arnavut, Makedon, Türk, Boşnak, Ulah, Torbeş; dolayısıyla farklı dinlere mensup öğrenciler var. Ama aralarında onca husumete rağmen bu çiçekler, büyüklerine inat aynı sırada, aynı sofrada beraber oluyorlar. Öyle bir ortak dilleri var ki; aynı sofrada oruçlu arkadaşı varsa onunla oruç tutmaya çalışıyorlar... İftar için bütün sınıfı eve davet ettiğimde İzabela ve Katerina, önceden gelerek arkadaşlarına iftar hazırlamak için ısrar ediyor. Resimlerini çekerken "Allah'ım bu ne güzel bir şey!" demekten kendimi alamadım. Belki ayrı millet ve dinden olan aileleri ömürleri boyunca aynı sofrada bile oturmazken bu çiçekler, arkadaşlarına iftar hazırlıyorlar. Saati hesaplıyor, "Hocam saat geldi, açabilirsiniz." diyorlar. Şu an mezun oldular ama inşallah çok güzel şeylere vesile olurlar.