sumeyye
Mon 1 February 2010, 11:54 am GMT +0200
Ebu Cehil´in Ayyâş b. Ebi Rebia´yı Aldatıp Mekke´ye Götürüşü
Ayyaş b. Ebi Rebia Hz. Ömer´le Küba´ya vardıkları zaman, Ebu Cehil Amr b. Hişam ve kardeşi Haris b. Hişam, Ayyaş b. Ebi Rebia´nın arkasından gittiler.
Ayyaş b. Ebi Rebia, bunların hem amcalarının oğlu, hem de bir anneden doğma kardeşi idi.[45]
Bunlar, Ayyaş b. Ebi Rebia´yı buldular ve ona:
"Ey Ayyaş! Anan hastalandı. [46] Anan, seni görünceye kadar,[47] başına tarak değdirmemeye,[48] yağ sürmemeye;[49] seni görünceye kadar, güneşten gölge altına gitmemeye,[50] birşey yememeye, içmemeye[51] yemin etti.
Ona acı![52] Sen ananın sevgili oğlusun!
Senin dininde anaya babaya iyilik etmek var!
Mekke´ye dön!
Medine´de Rabbine ibadet ettiğin gibi, Mekke´de de ibadet et!" dediler.[53]
Hz. Ömer:
"Ey Ayyaş! Vallahi, kavmin seni[54] aldatmak,[55] dininden döndürmek istiyorlar.[56] Onlardan kork![57]
Vallahi, senin anan, bitten rahatsız olacak olursa, muhakkak başını tarar.
Mekke´nin sıcağı kendisinin üzerinde şiddetlenecek olursa, muhakkak gölgelenmek ister de!" dedi.
Ayyaş b. Ebi Rebia:
"Ben anamın yeminini yerine getireceğim! Hem, benim orada biraz malım da var. Gider, onu da alınm" dedi.[58]
Hz. Ömer:
"Vallahi, sen de bilirsin ki, ben Kureyşîlerin malı en çok olan kişilerindenim.[59] Malımın yarısı senin olsun! Tek, sen onlarla gitme!" dedi.
Ayyaş b. Ebi Rebia Hz. Ömer´in teklifine yanaşmayıp ille de onlarla gitmeye kalkınca, Hz. Ömer:
"Artık, sen yapmak istediğin şeyi yapacaksın! Bari şu devemi al!
Bu, soylu ve uysal bir devedir.
Sen daima onun üzerinde bulun. Kavminden şüphelenirsen, onun üzerinde olarak kaç, kurtul!" dedi.[60]
Ayyaş b. Ebi Rebia deveye binip onlarla birlikte gitti.
Nihayet, yolun bir kısmında bulundukları sırada,[61] Ebu Cehil ona:
"Ey kardeşim! Vallahi, bu devem artık beni taşıyamıyor!
Sen beni şu devenin üzerine, terkine alamaz mısın?" dedi.
Ayyaş b. Ebi Rebia:
"Olur!" deyip devesini çöktürdü. Yere indiği zaman, onlar, üzerine atılıp[62] onu sımsıkı bağladılar.
Öylece Mekke´ye götürdüler.
Gündüzün Mekke´ye girdiklerinde:
"Ey Mekkeliler![63] Bizim bu beyinsizimize yaptığımız gibi,[64] siz de kendi beyinsizlerinize böyle yapınız!" dediler.[65]
Ayyaş b. Ebi Rebiayı hapsettiler.[66]
Ebu Cehil ile Haris, ona yüzer sopa vurdular![67]
Kendisini, işkenceden işkenceye uğratıp, dininden döndürdüler.[68]
[45] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 118, İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 88, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 174, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 172, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 184.
[46] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 208.
[47] İbn İshak, İbn Hişam , c. 2, s. 118, Belâzurî, c. 1, s. 208, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 460, İbn Hazm , s. 88, Ebu´l- Fidâ, c. 3, s. 172, Halebî, c.2, s. 184.
[48] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 118, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 172, Halebî, c. 2, s. 184.
[49] Belâzurî, Ensâb.c.1, s. 208, Beyhakî, c. , s. 460, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1231, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, t 4, s. 321.
[50] İbn İshak, İ bn Hişam, c. 2, s. 118, Belâzurî, c. 1, s. 208, İbn Hazm, s. 88, Beyhakî, c. 2, s. 460, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1231 , İbn Esîr, c. 4, s. 321.
[51] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c . 2, s. 1 84.
[52] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 118, Belâzurî, c. 1, s. 208, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 172.
[53] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 184.
[54] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 118, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 172.
[55] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 208.
[56] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 118, Belâzurî, c. 1, s. 208, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 172, Halebî, c. 2, s. 184.
[57] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 118, Ebu´l-Fidâ, 172, Halebî, c.2, s. 184.
[58] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 118, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 172, Halebî, c. 2, s. 184.
[59] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 119, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 172.
[60] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 119, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 172, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 184.
[61] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 119, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 208, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 172, Halebî, c. 2, s. 184.
[62] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 119, Ebu´l-Fidâ, c.3,s. 172, Halebî, c. 2, s. 184.
[63] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 11 9, Belâzurî, c. 1, s. 208, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 175, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 172, Halebî, c.2, s. 184.
[64] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 119, İbn Seyyid, c. 1, s. 1 75, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 172, Halebî, c. 2, s. 184.
[65] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 119, Belâzurî, c. 1, s. 208, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 172, Halebî, c. 2, s. 184.
[66] İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 88, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1231, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 321, İbn Seyyid, c. 1, s. 175.
[67] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 184.
[68] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 119, Ebu´l-Fidâ, t 3, s. 172.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 2/296-298.