- Allah a dönük duruşun cazibesi

Adsense kodları


Allah a dönük duruşun cazibesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Mon 7 June 2010, 04:20 pm GMT +0200
ALLAH’A DÖNÜK DURUŞUN CAZİBESİ


Günün birinde bilim “insan fıtratını” enine boyuna doğru bir şekilde izah edebilirse bu, gerçekten büyük bir gün olacaktır

İnsan, fıtratını takip ederse yani yaratılışının icabını yerine getirebilirse, peygamberane bir hayat, huzursuz ve tedirgin dünyamızda bir güneş misali parlayacaktır

Bu başarılabilir mi başarılamaz mı, başarılırsa ne zaman başarılır, kim başarır bilemiyoruz

İnsan bir muammadır Tekmil ebadıyla (tüm boyutlarıyla) izahı kolay değildir Dolayısıyla fıtratı tanımak dengeli bir şekilde takip etmek hayal gibi görünüyor

İnsan ruhunu, insan gönlünü nasıl tanıyacak, nasıl tanıtacaksınız? İnsanın duygusal boyutu nasıl ölçülüp değerlendirilecektir? Tıp, insanı ne kadar açıklayabiliyor? Ama biz her şeye rağmen bilgi kırıntılarını İslam’ın ışığında değerlendirerek “devede kulak misali” de olsa, fıtratı tanımaya çalışmalıyız, diye düşünüyorum Bu tanıma, fiile dönüştüğünde bundan hayat kalitesi ve saadet doğacaktır

Prof Dr Doğan Cüceloğlu’nun şöyle bir tespitini hatırlıyorum: Bir anne çocuğunun elinden tutup parkta yürüyorsa çocuk, elini annesinden kurtarmaya çalışacaktır Kurtardığı zaman yürümeyecek koşacaktır Annesi bir kenara saklansa “anne!” diye ağlamaya başlayacaktır

Bu küçük hâdise, insan fıtratında hür ve bereketli bir hayat yaşama arzusu ve sığınma duygusunun var olduğunu gösterirAksi nedir? Kölelik, hareketsizlik, kimseye muhtaç olmama duygusu Bunlar insan fıtratına zıt şeylerdir; insanın gelişimini hayat kalitesini ve saadetini olumsuz yönde etkileyen yanlış tavırlardır

Cüceloğlu’nun açıklamaları, hayatımıza dair kararlar alırken mutlaka göz önünde bulundurulması gereken önemli tespitlerdendir

Gözlemlerim beni, şu kanaate getirmiştir: İnsan, Allah’a ve işine dönük bir hayat yaşamalıdır Menfaate ve insanlara dönük bir hayat, insanı huzursuz edecektir

Allah’a dönük durmak, diyaloğumuzu Allah ile kurmak, varlıklarda tecelli eden “esma”nın zuhuruna dikkat etmek, gözünü tabiata, gönlünü Allaha açık tutmak demektir Allah düşüncesi, Allah heyecanının ruh ve fikir dünyamızı kuşatması demektir

İnsan Allah’a dönük durmalı Bu, ruh ve gönül dünyasının şenliği demektir İşine dönük durmalı, bu da hem fiziğinin hem de gönül ve vicdanının rahatlamasıdır

İnsanın ruh dünyası, Allah özlemlerine hangi şiddette muhtaçtır, bilmiyoruz Ama Allah, düşünceleri esma-i ilahinin yansımalarına yönelen dikkat, insana huzur ve sükûn veriyor Ekserünnas (insanların çoğu), riya, menfaat, şehvet ve şöhrete dönük duruyor Bu da insanı zehirli duygular atmosferine iterek perişan ediyor

İnsanların gözüne girme niyeti, önemli bir kişi olduğunu kabul ettirme duygusu, bir nevi kula kulluk oluyor, insan ruhunu huzursuz ediyor Neden paranın, şehvetin, şöhretin, gurur ve kibrin hortladığı yerlerden insanlar gergin ve huzursuz dönüyorlar Bu basitlikler, insan ruhunda hangi yaraları açıyor, bilmiyoruz Ama insan, Allah ile baş başa kaldığında, tabiattan Allah’a gittiğinde kemal-i ciddiyetle bir namaz kıldığında, bir Fatiha okuduğunda huzur ve sükûn hissediyor Bu, tecrübeyle sabittir

“Dikkat edin, kalpler ancak Allah’ın zikri ile sükûn bulur” (Rad 28)

Denebilir ki, bütün huzursuzluklarımızın kaynağı Allah’a dönük duramayışımızdır Antiislam, bize yanlışı işte tam da bu noktada işletiyor: Hümanizm diyor, dost bir edâyla karşımıza çıkıyor Hümanizm, yani insan sevgisini esas alan bir dünya görüşü

sumeyye
Mon 7 June 2010, 04:21 pm GMT +0200
Yanlış bunun neresinde? diyeceksiniz Yanlış bunun şurasında efendim: Ahmet Turan Alkan’ında ifade ettiği gibi, hümanizm Allah’ı dışlayan, Allah yerine hayatın merkezine insanı yerleştiren bir dünya görüşüdür Durum böyle olunca, insanın Allah’a dönük duruşu da berhava oluyor İnsan, Allah, peygamber ve ahiret gibi en önemli dost ve sığınaklarından mahrum kalıyorİnsan ruhu, gidecek bir yer bulamıyor Hâlbuki insanın gidecek bir yeri olması gerekir İnsan ruhu, insandan doğmadı ki insana gitsin İnsan gönlüne, insanın vereceği bir şey yok ki, insana dönük duruş insanı şenlendirsin Bu duruş, getirse getirse hayal kırıklığı getirir İnsandan Allah’a gidilebiliyorsa buna diyebileceğimiz yoktur

Allah’ı dışlayan bir dünya, insanı mengene gibi sıkacaktır Bu sıkıntının adı can sıkıntısıdır Sıkılan candır Sıkılan canı ferahlatan ancak ve ancak Yaratan’dır “Bir eli yağda bir eli balda” da olsa, kutsalla bağlantısını kesmiş bir dünyada, insan bunalımlardan bunalımlara sürüklenecektir Bu bunalımlar, insana bedensel arzuların tatminini bir kurtuluş gibi gösterecektirHeyhat! Bedensel arzuların tatmini, bedeni rahatlatsa da ruha bir şey söylemeyecektir Ardı arkası kesilmez eğlencelerle can sıkıntısını yenmeye çalışacaktır insan Bu da kesmeyecektir efendim, bu da kesmeyecektir insanın susuzluğunu Eğlence de netice vermeyecektir Bir adım ötesi, uyuşturucu bağımlılığıdır; bir adım daha, işte yaşamaktan istifa

“İnsan bir de işine dönük durmalıdır” dedik İşine dönük durmak, bütün boyutlarıyla sorumluluk duygusunu, vazife anlayışını kapsar İşine dönük durmak kendi işinde yoğunlaşmaktır Bu tutum, insanda kendine güvensizlik, haset gibi birtakım zehirli duyguların uyanmasına engel olacağı gibi verimi de artıracaktır Bu da yaşama sevincini getirecektir Çünkü her müspet davranışın dünyevî mükâfatı içindedir Konuyla ilgili Peygamber Efendimizin şöyle bir hadisi vardır: “ Her namazını son namazınmış gibi kıl Özür dilemek zorunda kalacağın sözü söyleme ve insanların maddî varlığına dikkatini yoğunlaştırma” Hadis-i şerifin ilk iki maddesi, namazın ciddiyetle kılınması, sözün kontrollü söylenmesi dersini verdiği gibi, üçüncü maddesi de gönül rahatsızlıklarından ve duygu sapmalarından insanı korumaya yöneliktir diye düşünüyorum

Denebilir ki, “insanlar toplu halde yaşadıklarına göre ister istemez birbirlerinin ne kazanıp ne harcadıklarını bileceklerdir” Evet, efendim aynen öyledir! Bizim vurgu yapmak istediğimiz husus dikkat kesilmektir Kendiliğinden bilmeler ve görmeler de, kendimizden aşağıya bakılacaktır Bu, şükür halini neticeye ulaştırır Dindarlıkta kendimizden yukarıya, dünyalıkta ise kendimizden aşağıya” bakılacaktır

Allah’a dönük durmak aslında Kur’an’la, sünnetle ilgilenmeyi; bu da mesuliyet şuuru ve vazife anlayışını kendiliğinden getirecektir

Evreni ve insanı yaratan Yüce Allah’tır Allah-insan irtibatı, anne-evlat irtibatından çok daha önemlidir Anne şefkati, Allah’ın merhameti yanında çok sönük kalır Kültürümüz, “analı kuzu kınalı kuzu, anasız kuzu yaralı kuzu” der Bu, çok doğru bir tespittir

Bugünkü Batı medeniyeti, Yüce Kudreti devre dışı bırakarak insanı; sığınaksız, kimsesiz, tesellisiz, gayesiz bırakmıştırSonsuz güzellikleri yok sayarak insanı, şehvetin ve şöhretin kulu, kurbanı haline getirmiştir Bu medeniyetin etkisinde kalan tüm insanlık, yaralı kuzulardır Bu medeniyet ya fıtrata dönecek ya da gezegenimizi tedirgin insanlarla dolduracaktır Bu günahtan bir pay da müslümanlara düşecektir; kendi dünyasını kuramayan, alternatif medeniyet üretemeyen müslümanlara

Zalimler hariç, tedirgin dünyamızın tüm insanlarına selam olsun



idris arpat