sümeyra
Fri 9 December 2011, 08:20 am GMT +0200
4335)" Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den
4335) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallaîlahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
Muhakkak cennette Öyle bir ağaç vardır ki süvari kimse onun gölgesinde yüz yıl yürür onutn dallarının kapladığı sahayı) bitiremez."
(Ebû Hüreyre demiştir ki) : Ve dilerseniz "ve cennet halkı uzanmış bir gölgededir" (Vakıa, 30. âyet) okuyunuz.[191]
İzahı
î b n - i Ömer (Radıyallâhü anhümâ) 'mn hadisini Tirmizi, Ahmed, Ibn-i Ebî Hatim ve îbn-i Cerlr de rivayet etmişlerdir. Tirmizl bu hadîsi Kevser sûresinin tefsiri bölümünde rivayet etmiştir. Bilindiği gibi bu sûrede Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selam) 'e Kevser ihsan edildiği bildirilir. Bâzı âlimler: Bu sûrede anılan kevserden maksad cennetteki ırmaktır, demişlerdir.
Sindi de bu hadisin izahı bölümünde: Yâni Kevser sûresinde anılan Kevser, bu durumda olan cennetteki ırmaktır, demiştir. Sûrede geçen Kevser kelimesi başka mânâlara da yorumlanmıştır. Arzu edenler tefsir kitablanna bakabilirler.
Bu hadiste Kevser denilen cennetteki ırmağın iki kenarının altın, nehir yatağının yakut ile büyük incilerden ibaret, toprağının miskten daha güzel kokulu ve suyunun baldan tatlı ve kardan ak olduğu bildirilir.
Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'in hadisini B u h â r 1, Müslim ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir. Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'in bu hadîsi te'yid eder mâhiyetteki Vakıa sûresinin 30. âyetini okumakla ilgili sözü B u h â r i' nin bir rivayetinde mevcuttur.
Bu ağacın T û b â ağacı olduğu söylenir. Îbnü'l-Cevzl bu kavli nakletmiş ve el-Hâf iz da onun görüşünü desteklemiştir.
Ağacın gölgesi, ağacın dallarının kapladığı saha mânâsına yorumlanmıştır. K u r t u b î: Böyle yorum yapmanın sebebi şudur: Gölge, halkın nazarında, güneşin hararetinden ve eziyetinden koruyan bir şeydir. Halbuki cennette ne güneş var ne de eziyet var, demiştir.
Sindi de: Cennetteki aydınlık cennete tavan sayılan Arş-ı A'lâ tarafından gelme olduğu takdirde bu hadisteki gölge ifâdesi açık mânâsında tutulur. Çünkü bu takdirde kesif ve yoğun cisimler için gölge durumu olabilir. Şayet cennetteki aydınlık herhangi bir taraftan gelme olmayıp cennetin kendisi bizatihi aydınlık ise o takdirde gölgeden maksad şudur: Yâni faraza gölge olsa şu kadar sahayı kaplar.
4335) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallaîlahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
Muhakkak cennette Öyle bir ağaç vardır ki süvari kimse onun gölgesinde yüz yıl yürür onutn dallarının kapladığı sahayı) bitiremez."
(Ebû Hüreyre demiştir ki) : Ve dilerseniz "ve cennet halkı uzanmış bir gölgededir" (Vakıa, 30. âyet) okuyunuz.[191]
İzahı
î b n - i Ömer (Radıyallâhü anhümâ) 'mn hadisini Tirmizi, Ahmed, Ibn-i Ebî Hatim ve îbn-i Cerlr de rivayet etmişlerdir. Tirmizl bu hadîsi Kevser sûresinin tefsiri bölümünde rivayet etmiştir. Bilindiği gibi bu sûrede Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selam) 'e Kevser ihsan edildiği bildirilir. Bâzı âlimler: Bu sûrede anılan kevserden maksad cennetteki ırmaktır, demişlerdir.
Sindi de bu hadisin izahı bölümünde: Yâni Kevser sûresinde anılan Kevser, bu durumda olan cennetteki ırmaktır, demiştir. Sûrede geçen Kevser kelimesi başka mânâlara da yorumlanmıştır. Arzu edenler tefsir kitablanna bakabilirler.
Bu hadiste Kevser denilen cennetteki ırmağın iki kenarının altın, nehir yatağının yakut ile büyük incilerden ibaret, toprağının miskten daha güzel kokulu ve suyunun baldan tatlı ve kardan ak olduğu bildirilir.
Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh) 'in hadisini B u h â r 1, Müslim ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir. Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)'in bu hadîsi te'yid eder mâhiyetteki Vakıa sûresinin 30. âyetini okumakla ilgili sözü B u h â r i' nin bir rivayetinde mevcuttur.
Bu ağacın T û b â ağacı olduğu söylenir. Îbnü'l-Cevzl bu kavli nakletmiş ve el-Hâf iz da onun görüşünü desteklemiştir.
Ağacın gölgesi, ağacın dallarının kapladığı saha mânâsına yorumlanmıştır. K u r t u b î: Böyle yorum yapmanın sebebi şudur: Gölge, halkın nazarında, güneşin hararetinden ve eziyetinden koruyan bir şeydir. Halbuki cennette ne güneş var ne de eziyet var, demiştir.
Sindi de: Cennetteki aydınlık cennete tavan sayılan Arş-ı A'lâ tarafından gelme olduğu takdirde bu hadisteki gölge ifâdesi açık mânâsında tutulur. Çünkü bu takdirde kesif ve yoğun cisimler için gölge durumu olabilir. Şayet cennetteki aydınlık herhangi bir taraftan gelme olmayıp cennetin kendisi bizatihi aydınlık ise o takdirde gölgeden maksad şudur: Yâni faraza gölge olsa şu kadar sahayı kaplar.