sumeyye
Thu 30 August 2012, 03:34 pm GMT +0200
İftar Şekliyle İlgili Şart: İftarın Tam Olması:
I. Yeme-İçmenin Sureten Ve Manen Birlikte Gerçekleşmesi:
Hanefî ve Malikî Mezheplerine göre, Ramazan orucunun bozulmasından dolayı keffaret gerekmesi için, hem sureten, hem de manen iftar meydana gelmelidir. Bu da kasten ve tabiî olarak gıda ve ilaç almak, tat ve zevk almak için yenen-içilen maddeleri kullanmakla olur. [709]
A. Sureten -Şeklen- İftar:
Şeklen oruç bozma yukarıda sayılan üç özelliği (tegazzi, tedavi ve telezzüz; yani gıda, ilaç ve tat) taşıyan maddeleri ağızdan yutmak suretiyle olur.
B. Manen İftar:
Bu üç özelliği taşıyan maddelerin mideye ulaşması manen iftar adını alır.
Yalnız sureten veya yalnız, manen oruç bozmak, sadece kazayı gerektirir. Bu sebeple, gıda sayılmayan, vücuda faydası olmayan, yaratılış gereği sevilmeyen ve nefret edilen bir şeyin istekle yenmesi ve içilmesinden veya bir ilacın ağızdan başka bir taraftan içeriye atılmasından dolayı keffaret gerekmez.
II. Cinsî Arzunun Tam Giderilmesi:
Gerek ön, gerek arka yoldan biriyle, kadın ve erkeğin birleşme yapması keffareti gerektirir. Bu durumda, boşalma olması şart değildir. Ebu Hanife’ye göre, arka yoldan cinsî birleşme -haddi gerektirmeyeceğinden- keffareti de gerektirmez. [710]
Cinsî arzu; sevicilik, hayvanlarla birleşme, homoseksüellik, mastürbasyon gibi yanlış yol ve şekillerle eksik olarak giderilirse,yalnızca kaza gerekir. Fakat, Şafiî ve Malikî Mezheplerine göre, ölü ve hayvanla birleşme de keffareti gerektirir. [711] Hanbelî Mezhebine göre, sevicilik de keffareti gerektirir. [712]
Böylelikle, iftar şekliyle ilgili olarak şu ilkeyi benimseyebiliriz: İftarın, her yönüyle -yeme içmede hem sureten, hem manen; cinsi arzunun giderilmesinin, -kadın ve erkeğin ön veya arka yoldan birleşmesiyle- tam olması hem kaza, hem de keffareti; fakat eksik olursa yalnızca kazayı gerektirir.
[709] Cezirî, Fame, c. I, s. 563, 564; Serahsî, age, c. III, s. 138.
[710] Ahmed, Mesâil, s. 191, no: 714-715; Merginânî, Hidâye, c. I, s. 124; Şeybânî,Asl, c. II, s. 181.
[711] Cezirî, Fame, c. I, a. 564; Merginânî, Hidâye, c. I s 124
[712] Cezirî, Fame, c. I, s. 562.