Konu Başlığı: Suçlar ve hükümleri Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Mart 2011, 22:55:06 ON DOKUZUNCU BÖLÜM Suçlar Ve Hükümleri A- SUÇLA İTHAM VE GENEL MUKÂKEME USÛLÜ SUÇLAR: Allah'ın işlenmesini yasakladığı fiillerdir. Suçsuzluk asıldır. Suçun işlendiği ispat edilince dînî hükümlerin hangisinin tatbiki gerekiyorsa onun tatbiki suçluluk hâlini ifâde eder. Suç isbat edilmiş, maznun mücrim olmuştur. Suçla itham edilme hâlinde, o andaki duruma göre, hâkim varsa, suçla itham edilen iş hâkime çıkarılır. Maznunun hırsızlıkla veya zina ile ithamının hakim üzerinde bir tesiri olamaz. İşi araştırmak için maznunu hapsedemez, hemence berâet de ettiremez. Zorla suçu ikrar ettirme sebeplerine de girişemez. Hırsızlıkla itham edilme hâllerinde böyle bir dâvaya hâkim, ancak davacının ithamıyla başlar. Hasımsız dâvayı dinlemez. Hâkim, itham edilen maznunun ikrar veya inkârından bir şeyler arar, deliller çıkarır. Maznun zina suçuyla itham edilirse, zina ettiği kadının, adım, kim olduğunu söyledikten sonra maznun aleyhine dâvayı dinler. Sonra da cezayı gerektirici bir zina suçu olup olmadığına bakar. Maznun, suçunu ikrar ederse, hâkim cezasını verir. Zina suçunu inkâr eder de dinlenilen deliller aleyhine ise, hakim her ne kadar insan haklarıyla ilgili suçlarda yemin teklif edemezse de Allah'a âit haklarda (kanun haklarında) yemin teklif edebileceğinden, hasım taraf, yemin etmesini isterse, hâkim bir de yemin teklif eder. Kararını verir. Suçla itham edilen şahıs, komutan, vali veya bunların yardımcılarına teslim edilirse, bunların da hâdiseyi araştırmak kişinin suçlu olup olmadığını tesbit etmek yetkileri vardır. Araştırmaları da memuriyet yetkilerine göre 9 yöndedir. 1- Vali veya emir (komutan) maznun hakkında yardımcılarının, ithamlarım dâvayı araştırmadan dinlemez. Sanığın durumunu anladıktan sonra kendi yardımcılarının sözünü dinler. Sanık hakikaten şüpheli şahıslardan mıdır? İtham edilen suçu yapıp, yapmıyan bir şahıs olarak biliniyor mu? Bunlara benzer soruların cevâbını araştırır. Neticede suç sabit olmazsa berâet eder, itham zayıflar, sanığa fena muamele yapılmadan hemen salıverilir. Yukarıdaki sorular aleyhine sonuçlanır, benzeri suçlan işlediği bilinirse itham kesinlik kazanır. Suç isbat yoluna, esasa geçilir. İşte bu tarz bir yetki genel yetkili hâkimler için yoktur. 2- İtham ve isnadın kuvvet veya zayıflığında sanığın o andaki durumuna da riâyet edilir. Sanığın o andaki durumu (psikolojik hâli), isnâd edilen suçla tezad teşkil ediyorsa, yapılan itham zayıftır. Meselâ, isnâd edilen suç hırsızlık da sanık hırsızlık yapan, bu işlerle tanınmış birisiyse veya vücudunda Önceden bir başka suçtan verilmiş ve tatbik edilmiş dövme cezasının izleri henüz gitme-mişse, veya malı çalarken kendisiyle beraber bir de gözcü bulunmuşsa, hakkında yapılan isnat kuvvet kazanır. Söylenilenlerin tam aksi mevcutsa suç isnadı zayıflar. Bu nevi geniş bir araştırmayı da yine hâkimler yapamaz. 3- Vali veya komutan işin araştırılması için sanığı hapsedebilir. Hapsetme si. -esi hakkında ihtilâf vardır. Şafiî'nin talebelerinden Adullahu'z-Zübeyrî'ye göre: İsnâd edilen suçun araştırılması için tutuklama süresi 1 aydır, daha fazla olamaz. Diğer Şâfıî hukukçularına göre: Hapis için belirli bir süre yoktur. Halîfenin rey ve içtihadına bağlıdır. Bu görüş akla daha yatkındır. Hâkimler, ancak zarurî bir sebeple bir kimseyi tutuklayabilirler, yoksa hiçbir kimseyi hemen hapsetme yetkisi yoktur. 4- Suç isnadının kuvvetine göre Vali, sanığı ta'zir cezasıyla döver (had cezası kadar dövemez). Dövme sebebiyse, isnâd edilen suç hakkında doğruyu bulabilmek içindir. Dayaktan sonra ikrarda bulunmuşsa dövme sebebine bakılır. Sırf ikrar etmek için dövmüş-se ve dayak esnasında ikrar etmişse, bu ikrarının hukuken hükmü yoktur. Durumunu düzeltmesi için dövülür ve dövme ânında suçu ikrar ederse, dövmeden vazgeçilir. İkrarını yeniden baskısız söylemesi istenir. Tekrar ikrar ederse bu ikrarı muteber sayılır. Onunla sorumla tutulur. İlk ikrarı hüküm ifâde etmez. İlk ikrâriyle yetinilir, ikinci bir defa daha ikrarı istenmezse sanığın aleyhine ilk ikrarı ile amel için baskıda bulunulamaz. Buna rağmen bizce bu iyi sayılmaz. 5- Bütün cezalara rağmen suç işlemekten vazgeçmiyeni vali hapseder. İnsanlar suçlunun cürmünden zarar görüyorlarsa, ölünceye kadar hapiste tutulur. İnsanlara vereceği zararı önlemek için yiyeceği, giyeceği hazîneden verilir. Ve devamlı hapis tutulur. Hâkimlerin böyle bir yetkisi de yoktur. 6- Sanığın durumunu berâete götürmek veya ithamı, kuvvetlendirmek için Allah (c.c) kamu ve kul hakkına giren her suçta sanığa vali veya komutan yemin teklif eder. Sanığa karı boşamak, köle âzâd etmek, sadaka vermek, halîfeye biatta Allah'a yemin ettiremez. Hâkimler ise herhangi bir şahsa haksız yere yemin veremez, talak, köle azadı gibi konularda yemin ettiremez. 7- Vali zorlamak suretiyle suçlunun tevbe etmesini ister, işledikleri suçların cezalarım açıklar, öldürülmesi gerekmeyen bir suçta, ölüm cezası verilecek diye baskıda bulunamaz. Korkutucu olan sözler yalan, asılsız olmamalı. Te'dib cinsinden bir ceza ile korkutmak gerekir. Öldürülmesi vâcib olmayan bir suçta ölüm cezasını araştırmak ve öldürmek asla doğru olmaz. 8- Vali veya komutan, halkın hepsinin şahitliklerini dinleyemez. Şahitliği dinlenmiyecek kimsenin ifâdesini almaz. Hâkimler ise, şahit miktarı çok da olsa hepsini dinler. 9- Vali ve komutan, aralarında bir münâsebet olsun, olmasın kul veya Allah hakkı kamu hakkı olan suçlan cem edebilir. İki suçtan biri hakkında dâvâcı taraftan bir şikayet bulunsa da bir belirti olmasa, fakat diğeri hakkında bir şikâyet bulunsa, belirti de olsa. Bâzı hukukçulara göre: hakkında eser bulunana bakar, diğerine bakmaz. İsterse ilk suç ikinciden önce işlensin. Pek çok hukukçular, karşı fikirde olup ilk davacının dâvasına önce bakar. Suçları beraberce inceler, dâvaları tevhîd ederken iki suçtan cezası ağır olanı önce ele alır. Her iki suçun cezası iki yönden ayrı olabilir. Birincisi, isnadda ve işleyişte ayrı oluşları, ikincisi korkutuculukta ve korunmada farklı olmalarıdır. Yânî suçlar ağır veya hafif oluşlarına göre tavsif bakımından birbiri içine girememesidir. Vali, mücrim insanın suç işlemekten men edilmesi konusunda aleyhine olan bütün suçları toplamayı, cezalarını vermeyi ve cemiyet içinde teşhir edilmesini uygun bulursa bunları yapma yetkisi vardır. İşte suçlara bakmada komutanlar (emirler) veya valilerle hâkimler arasında sanığın suçsuz olduğu veya had cezasını isbat öncesi durumlar da bu dokuz yönden farklılık mevcuttur. Sebebi de: Komutan veya vali siyasî veya idarî işlerde mütehassıs, hâkim ise hukuk alanında mütehassıs olduğundandır.[191] [191] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 412-415. |