> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Ahkamüs Sultaniye > Delillerin mûsavî olması halinde hüküm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Delillerin mûsavî olması halinde hüküm  (Okunma Sayısı 1198 defa)
10 Mart 2011, 13:13:23
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 10 Mart 2011, 13:13:23 »



E- DELİLLERİN MÜSÂVÎ OLMASI HÂLİNDE HÜKÜM VERME


Dâva, kuvvetlilik ve zayıflık sebeplerinde isbât edici veya çü-rütücü delillerden uzak olur, kuvvetlendiren veya zayıflatan hiç­bir sebep bulunmazsa, bu takdirde dâvaya bakan fevkalâde yetki­li hâkini, tarafların gâlib zannına dikkat eder. Böyle dâvalarda dâvâlı ve davacının durumu 3 halden birini taşır. Ya dâvâcı taraf­ta şüphe üstündür. Ya dâvâlı tarafta zan üstündür. Ya her iki ta­raf zan ve şüphede müsavidir. Hüküm vermeye medar olacak üs­tün bir zan taraflarda yoktur.

Büyük bir ihtimalle dâvâcı taraf lehine bir durum varsa şüphe dâvâlı tarafta üstündür. Ya her iki taraf zan ve şüphede müsavidir. Davacının herhangi bir delili olmamasına rağmen, dâvâlının kuvvetli, dâvâcımnsa zayıf birisi olmamasıdır. Dâvâcı bu durumu serdeder.

Meselâ: Evinin veya malının gasbedildiğini iddia edenin ken­di vücud ve ahlâkî durumuna, gasbedeninse vücud yapısına, ahlâkî durumuna hâkimin dikkatini çeker. Hâkim bu hallere ba­kar. Veya davacının emin, güvenilir olduğu herkesçe bilinir, dâvâlının da yalancı, emânete hıyanette bulunan, biri olduğu yine herkesçe bilinirse o takdirde, büyük bir ihtimâlle davacının dâvasında doğru olduğu düşünülür.

Yahut da dâvâcı ve dâvâlı bedenî ve ahlâkî bakımdan eşit olur­lar, malın ilk mâlikinin dâvâcı olduğu bilinir, dâvâlının eline ma­lın sonradan hangi yolla geçtiği bilinmezse bu üç durumda Mezâlim Hâkimi (Fevkalâde yetkili mahkeme hâkimi) iki şey ya­par. 1- Şüphe taşıdığından dâvayı sıkıştırır, 2- Dâvâlının mülki­yetine malın giriş sebebini sorar. Çünkü Mâlik b. Enes, bu durum­da dâvâlı şüphe taşıyınca aleyhine hüküm vermeyi belirtmiştir.

Dâvâlı lehine şüphe üstün olur ve buna rağmen mevkiinin ululuğundan söz ederek duruşmaya gelmezse, elindeki mal davacıya verilir. Bu konuda Musa'l-Hâdî'den şu olay nakledilir:

Musa'1-Hadî, fevkalâde mahkemede duruşma yapmak için kürsüye oturur. Huzurunda şöhret sahibi Ammâre b. Haraza ve halktan dâvâcı olarak da bir adam ayakta durmaktadır. Adam, Ammâre'nin, malını gasbettiğini iddia etmektedir. Halîfe Hadî, her ikisinin de oturmalarını emreder. Ammâre şöyle der:

- Ey Halîfe, şayet mal onunsa mal hakkında bir şey iddia etmi­yorum. Mal benimse ona bağışladım. Yine bir şey iddia etmiyo­rum. Büyük Halîfe'nin huzurunda içtimâi mevkiimi bir mala sat­mam.

Fevkalâde mahkeme işlerini yürüten hâkim, davacıya hakkı­nın verilmesi hususunda yumuşaklık gösterir, fakat mal pek büyük ve kıymetli ise, yahut da bir tehlikenin ortaya çıkmasından korkuluyorsa, Avn b. Muhammed'in şu olayda anlattığı gibi hare­ket eder.

Basra'da bir nehrin etrafındaki arazîlerin kendilerine âit ol­duğu hususunda iddiada bulunan ora halkı, Halîfe Mehdî'yi Hâkim Ubeydullah b. Hasanu'l-Anberî'ye dâva ederler. Ubeydul-lah arazîyi ne Mehdiye ve ne de ora halkına verir. Halîfe Harun Reşid zamanında tekrar dâva açarlar, Ca'fer b. Yahya dâvaya hâkimlik eder. Arazîyi yine halka vermez, fakat Harun Reşid'den 20000 dirheme bu arazîyi satın alır ve bölge halkma bağışlar. Hal­ka şöyle der:

- Halîfenin hakkı sizin hakkınızdan üstündü, memuru onu sa­tın aldı ve size bağışladı.

Bu olay karşısında Şâir Selma da şu şiiri okumuştur:

"Güneşin yanında ay gibi birisi, elindeki bol parasını emri al­tındakilere ve o yer halkına harcadı, bağışladı.

Halk zannetti ki: Bu ârâzi elden gidip kendileri helak olacaktı. Halbuki zaman daha enteresan bir olay gösterdi.

İhtilaflı arazîyi onların lehine çözdü. Halbuki onlar zamanla­rında boyunla göğüs arası daracık bir yerdeydiler.

Başka birisinin ihtilâfı bu tarzda çözeceği umulmazdı. Şüphe­siz iyi insanlar her zor işte hazır bulunurlar, imdada yetişirler."

Muhtemelen Cafer b. Yahya bu işi şu sebeple yapmıştır: Ha­run Reşid'in şahsını mahkemeden uzak tutmak için. Harun Reşîd'in de bu şekilde yapışı, muhtemelen kendisinin, kardeşinin ve babasının halka kötülük düşünen birer insan olmadıklarını göstermek içindir. Ne türlü bir ihtimal olursa olsun hak, ehline ve­rilmiştir, ihtimâller davalı lehine de olsa.

Bu türlü hareket üç sebepten ileri gelir. 1- Davacının zâlim ve hâin oluşu, dâvâlınınsa nısfet sahibi ve güvenilir bir şahıs olduğu herkesçe bilinirse, 2- Davacının alçak, bayağı bir insan olması, dâvâlının ise temiz, makam sahibi biri olması. Bu durumda davacıya bir yemin teklif edilir. 3- Dâvâlının mülkiyetine malın giriş sebebi bilinir, davacının mülküne giriş sebebi bilinmezse. Sayılan bu durumlarda büyük bir ihtimâlle hak, dâvâlı tarafta, şüphe ise dâvâcı taraftadır.

Mâliki mezhebine göre, dâva bu şekilde ise hâkim mucib se­bepleri dinledikten sonra esasa girişir. Mal zimmet altında ise davacının, delîl ikâmesinden, zimmetin kendisiyle dâvâlı arasın­daki bir muameleden çıktığına taraflar deliller getirdikten sonra dâvaya girişir.

İmam Şafiî ve Ebû Hanîfe, bu nevi dâvalarda verilen kararlan kazâî bir hüküm olarak görmezler. Fevkalâde mahkeme işlerine bakmanın asıl hükmü vâcib değil, caizdir. Şüpheler belirdiğinde, kötülükler, inadlar zuhur edip yayıldığında bu ihtilâflara bakılır.

Hakikatin ortaya çıkmasında hâkim sebepleri genişçe araştı­rır. Dâvâlıyı hükmün vüs'atına göre korur. İş kesin sonuca bağ­lanmak için yemin ettirmeyi gerektiriyorsa yemin yaptırılır. Taz­yik ve nasihat yeterli değilse bu şekilde hareket edilir. Her duruş­mada kesin sonuca ulaşmak isteniyorsa taraflara yemin verilir. Davacının isteğine göre de bir yemin yeterli sayılır.

c) Tarafların herhangi birinin delilleri diğerinin delillerine tercih edilemiyorsa bu takdirde her ikisine de gerekli nasihat ya­pılır, hâkimler ve fevkalâde mahkeme işlerini yürütenler aynı işi yaparlar.

Fevkalâde yetkili hâkim nasihattan sonra her ikisini, eşit ol­maları sebebiyle baskı altında tutar. Sonra dâvanın aslını, mülki­yetin geçiş sebebini araştırır. Araştırma sonucu haklı olan bilinir­se onunla amel eder. Araştırma ile ihtilâf yine çözümlenmiyorsa, o zaman iş, muhitin tanınmış kimselerinin hakemliğine havale edilir. Hakem, ihtilâfı çözmeye çalışır. O da çözemezse, işi geriye hâkime havale eder; normal muhakeme usulüne göre istinabe suretiyîe o yerin genel hâkimi kesin olarak dâvayı sonuca ulaştırır

Her ne zaman Mezâlim idarecilerine (Fevkalâde yetkili mah­keme hâkimlerine) müşkil husûmetler arzedilirse işin uzamama-sı için tecrübeli ve âlim kimselerin bu zor işleri açıklamaları iste­nir. Zübeyr b. Bekkâr'm Îbrahimu'l-Hızamî b. Muhanımed b Manii -Gaffarı' den rivayet ettiğine göre:

Bir kadın, Hz. Ömer'e gelir ve şöyle der:

- Ey Halîfe, şüphesiz kocam gündüzleri oruç tutuyor geceleri namaz kılıyor, onu şikâyet etmeyi uygun bulmadım. Çünkü o Al­lah'a ibadet yapıyor. Hz. Ömer,

- Kocan ne güzel bir kocadır, der.

Kadın olayı tekrar anlatır, Hz. Ömer yine aynı cevabı verir Hz. Ömer'e Ka'b b. Sevrul-Esedî şöyle der:

- Ey Halîfe, bu kadın kocasından, kocalık vazifelerini yapma­dığı için şikâyette bulunmaktadır.

Bunun üzerine Hz. Ömer:

-  Kadının sözlerini anladığın şekilde aralarında karar ver der. Ka'b, kadına; bana kocanla birlikte gel, der. Kadın kocasını getirir.

- Karın senden şikâyet ediyor, dert yanıyor, ne dersin? Koca,

- Yeme ve içme hususunda mı benden şikâyetçi? der Ka'b

- Hayır, ikisinden başka bir şeyden. Bunun üzerine kadın su şiiri okur:

"Ey her şeyi bilen, olgun hâkim. Kocam yatağından ayrılıp namazgahına gitmekte.

Yatağından ayrılıp, ibâdetine gitmede, gündüz ve gece uyu-mamaktadır.

Kadınlara mahsus işlerden herhangi birini ondan görmedim ki, ona teşekkür edeyim. Ey Ka'b, tereddüt göstermeden kesin hükmünü ver."

Kadının kocası da buna karşılık olarak şu şiiri okur:

"Beni, onun yatağından ve gelinlik odasından, gönderilen ilâhî emirler soğuttu, uzaklaştırdı.

Nahl sûresinde ve yedi uzun sûrede ve Allah'ın kitabındaki di­ğer korkutucu hükümler beni ondan uzaklaştırdı."

Ka'b da şu şiiri okudu:

"Ey adam, kadının sende hakkı vardır. Düşünen bir insan için dörtte bir hakkı vardır.

Onun hakkını ver, hastalıklarından vaz geç." Sonra adama dedi ki:

Allah erkeklere ikili, üçlü, dörtlü olarak kadınları helâl etti. Sen üç gün ve gece Rabbma ibâdet edebilirsin, bir gece de kadını­na hizmet edeceksin.

Bu açıklama üzerine Hz. Ömer, Ka'b'a dedi ki:

- Allah'a and içerim ki; onların işini anladığından mı, daha ön­ce bildiğinden mi, yoksa aralarında yargılama yapıp hüküm ver­diğinden mi, böyle bir sonuca ulaştın, bilmiyorum? Git, seni Bas­ra'ya hâkim tâyin ettim.

İşte bu hükümde karar Ka'b'dan, tasdik ve imza, yerine getir­me de Hz. Ömer'dendir. Bu türlü hüküm verme caizdir. Çünkü bir koca. karısına günleri taksim edip belirli günlerde bir defa yatağı­na girmek olmaz. İstediği an girebilir. Olay gösteriyor ki fevkalâde yetkili hâkim caiz olan şeyle hüküm verir. Kesin, bağla­yıcı olanla hüküm vermez.[90]



[90] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 177-182.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Delillerin mûsavî olması halinde hüküm
« Posted on: 26 Nisan 2024, 14:13:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Delillerin mûsavî olması halinde hüküm rüya tabiri,Delillerin mûsavî olması halinde hüküm mekke canlı, Delillerin mûsavî olması halinde hüküm kabe canlı yayın, Delillerin mûsavî olması halinde hüküm Üç boyutlu kuran oku Delillerin mûsavî olması halinde hüküm kuran ı kerim, Delillerin mûsavî olması halinde hüküm peygamber kıssaları,Delillerin mûsavî olması halinde hüküm ilitam ders soruları, Delillerin mûsavî olması halinde hükümönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes