> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Ahkamüs Sultaniye >  Arazîyi ihya ve sular çıkarma
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Arazîyi ihya ve sular çıkarma  (Okunma Sayısı 1681 defa)
09 Mart 2011, 12:37:52
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 09 Mart 2011, 12:37:52 »



ON BEŞİNCİ BÖLÜM
Arazîyi İhya Ve Sular Çıkarma


A- ÖLÜ (İŞLENMEMİŞ) TOPRAĞI İŞLEME ŞARTLARI, IRAK TOPRAKLARININ DURUMU
 

Bir kimse kullanılmayan, sahipsiz arazîyi işler, işe yarar hâle getirirse, halîfenin izni olsun veya olmasın o toprağın mülkiyetine sahip olur. Ebû Hanîfe'ye göre: Ancak sultanın izniyle arazîye mâlik olunur. Delîli de Resûlullah'm (s.a.v),

"Sultanın, olumlu karşıladığı, temiz ve meşru gördüğü şey ancak bir kimsenin olabilir." hadîs-i şerifidir. Resûlullah (s.a.v) bir başka hadîs-i şeriflerinde,

"Kim ölü toprağı işe yarar hâle getirir, ihya ederse, o arazî, onundur.'[157] buyurmuşlardır. Buna göre, Sultanın izni ol­madan arazîyi işe yarar hâle getirmek ve o toprağa mâlik olmak mümkündür. Ölü arazîden maksad, Şafiî'ye göre: İmâr edilme­miş, etrafı çevrilmemiş, sınırlanmamış topraklardır. İsterse bu arazî işlenmiş arazîye bitişik olsun, farketmez. Ebû Hanîfe'ye gö­re: imâr edilmiş arazîden sonra, suyun gitmediği arazî ölü arâzîdir. Ebû Yusuf a göre: Ölü arazî, işlenmiş, toprakların en son ucuna durup yüksek sesle seslenen bir şahsın sesinin işitilmediği yerden itibaren başlayan topraklardır. Bu son iki tarife göre: İş­lenmiş arazîye bitişik işlenmemiş arazî ölü arazî sayılmamakta­dır. Amme malı olarak kabul edilmekte, herkesin eşit şekilde isti­fade edebileceği ileri sürülmektedir. Mâlik'e göre: İşlenmiş arazinin sahipleri komşu ölü arazîyi işe yarar hâle getirmeye uzaktakilere nisbetle rüçhan hakkına sahiptirler.

İhya ve işe yarar hâle getirme işlemi de: O bölgedeki Örf ve âdete göre tâyin edilir. İhya için gerekli işlemler ne ise onları ya­pınca ihya maksadı anlaşılır. Çünkü Resûlullah da (s.a.v) hükmü genel buyurmuşlar, diğer hususların tâyinim örfe havale etmiş­lerdir. Meselâ arazîyi işe yarar hâle getirme, o yere oturmak için bir ev yapmakla oluyorsa, evi yapmakla İhya işi için niyyet edildiği anlaşılır. Sebebi de, o bölgede örfün ev yapmanın ihya maksadını ihtiva edişidir. Şayet ekin ekmek, ağaç dikmekle işe yarar arazî hâline getirmek isteniyorsa 3 şarta uyulur:

1- Arazînin etrafını çevreleyen toprak yığmak, taş veya ağaç­lar dikmek suretiyle diğer topraklardan ayırmak.

2- Arazî sulanacaksa suyunu vermiş olmak, bataklıksa kurut­mak, suların o yere gelişini Önlemek. Çünkü ancak bu işleri yapın­ca ziraat yapmak mümkündür.

3- Arazîyi sürmek; sürmekten maksad da orta şekilde toprağı kabartmak, yüksek yerleri tesviye, çukur yerleri doldurma işlem­leridir.

İşte sayılan bu 3 şart bulununca işe yarar hâle getirmek mak­sadı hasıl olmuş, yapan şahıs da o toprağın sahibi olmuş olur. Şafiî mezhebi hukukçularının bir kısmı arazîyi ekip düşmedikçe sahip olamaz demekle yanılmışlardır. Çünkü 3 şartı yerine getirmek ev yapmak gibidir. Nasıl eve ayrıca mülkiyet hususunda bir işlem yapmazsa burada da 3 şarttan başka bir şey yapmaz.

Arazî bu şekilde işe yarar hâle getirilince, birisi ekip dikerse, ekip diken arazîye sahip olmuş olur. Arazî sahibi arazîyi satabilir. Fakat ekip diken satmak isterse durum ihtilaflıdır. Ebû Hanife'ye göre: Arazîyi sürmüşse satabilir, sürmemişse satamaz. Mâlik'e göre: Ekip diken her durumda arazîyi satabilir. Çünkü ziraatçi ekip dikmek suretiyle arazîyi işe yarar hâle getirmede ortak ol­muş oluyor. Şafiî'ye göre: Ekip diken, bir durum hariç genel olarak arazîyi satamaz. O istisnaî hâl de şayet arazî üzerinde gözle görü­lür, belirli şeyler yapmış, dikmiş, ekin ekmiş ise bu türlü şeyleri satar, sürme işlemini, işçiliğini satamaz.

Bir kimse Ölü arazînin etrafım çevrelerse o arazîyi işlemede başkalarına nisbetle rüçhan hakkına sahiptir. Bir başkası etrafı çevrili fakat işlenmemiş olan bu arazîyi işe yarar hâle getirmişse, bu durumda arazîye sahip olmada üstün hakka işleyen sahiptir. Arazînin sahibi o olur, çevreleyenin bir hakkı yoktur. Arazîyi işle­meden, çevreleyen kimse satmak isterse, Şafiî mezhebinin zahirine göre: Uygun bir iş sayılmaz. Ama bir çok şafıî hukukçula­rı arazinin bu şekilde işlenmeden satılabileceğini doğru karşıla­mışlardır. Çünkü o araziyi çevirmekle arazi üzerinde Üstün duru­mu vardır, buna göre de satabilir. Böylece araziyi satsa, müşteri­nin elinde iken bir başkası, işlerse durum ne olacaktır? Şafiî'nin görüşünü benimseyenlerden Ebû Hüreyre'nin oğluna (İbn Ebî Hüreyre)'ye göre, müşteri arazinin bedelini, araziyi çevreleyen ve satan şahsa ödemek zorundadır. Çünkü araziyi teslim aldıktan sonra telef etmiştir. Diğerlerine göre, etrafı çevrili ölü araziyi sat­mak caizdir. Fakat satıştan sonra telef olursa, müşteri de ücreti ödemez. Çünkü araziyi müşterinin teslim aldığı kesin olarak belli değildir.

Bir arazinin etrafı çevrilir, sulanır, fakat sürütmezse suyun aktığı o çevrili yere mâlik olunur. Suyun gitmediği yerlere mâlik olunmaz. İsterse ihya etme bakımından rüçhan hakkı olsun. Su­yun akmış olduğu yeri satmak caizdir. Çevrili yer içinde bulunan, fakat su gitmemiş yeri satmak hususundaki görüşler, yukarıda etrafı çevrili ve başka işlem yapılmamış araziyi satmak gibidir.

İşe yarar hâle getirilen arazîler öşür arazi sayılır. Haraç vergi­si konulamaz. Velev ki arazi öşür veya haraç suyu ile sulansın. Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf a göre: İşe yarar, hâle getirilen arazi, öşür suyu ile sulanıyorsa öşür arazi, haraç suyu ile sulanıyorsa ha­raç arazidir. Muhammed b. Hasana göre: İhya edilen arazî müslü-man olmayan kimselerin açtığı, akıttığı bir ırmak kenarında ve onunla sulanıyorsa haraç arazi sayılır. İnsanlarca herhangi bir müdâhale olmamış, bir ırmak kenarında ve onunla sulanıyorsa (Dicle ve Fırat nehirleri gibi) öşür arazi sayılır. Iraklılar ve başka­ları, Basra'nın Ölü topraklanyla çorak yerlerde işe yarar hale geti­rilen arazinin öşür olduğuna icmâ etmişlerdir. Fakat Muhammed b. Hasan'm görüşüne göre: Acaba Basra taraflarında, müslüman-ların Dicle üzerinden kanal açıp sular akıtıp suladığı arazinin hükmü nasıldır?

Ebû Hanîfe'nin görüşüne göre; acaba bu icmâ nasıl çözümlene­bilir? Hanefi hukuçuları bu görüşler için illet aramakta iki guruba ayrılmışlardır. Bâzılarına göre: Basra Diclesini taşıran deniz su­yunun kabarmasıdır. Deniz, med zamanı Basra toprağını sula­makta, cezr zamanı (çekilme hâlinde) araziyi terk etmektedir. Su­ların kabarmasına, taşmasına sebeb olan denizdir. Dicle ve Fırat değildir. Bu tür bir sebeb ve îzah tarzı fâsiddir. Çünkü med halin­de denizden tatlı suyun gelmesi gerekir. Deniz suyu ile de tatlı su bağdaşmaz. Deniz suyu ile arazî sulanmaz. Basra arazisini sula­yan Dicle ve Fırat sularıdır. Ebû Hanîfe'nin görüşünde olanlardan Talha b. Adem'e göre: Dicle ve Fırat suları Sevad arazisinin bir ke­siminde bataklıklara girer, bu esnada kendilerinden yararlanıla­maz. Sonra Basra Diclesi olan Şattularab'a geçer. Şattularab ise haraç suyu değildir. Bataklık suları haraç suları sayılmaz. Talha b. Adem'in bu açıklaması da ikna edici değil, fâsiddir. Zira Irak'ta­ki bataklıklar İslâmiyetten önce meydana gelmiştir. Arazinin hükmü değişmiş, ölü arazi olmuştur. Suyun hükmüne îtibar edil­memiştir.

Siyer sahibinin (İmam Muhammed'in) anlattığına göre: Bu­nun sebebi, Basra Diclesinİn suyu, yukarı Dicle ve Fırat sularının şehirlerdeki etrafı muhkem kanallardan, geçerek gelen sulardır. Bugünkü bataklıklar, o zaman ekilebilen yerlerdi. Bir takım köy­ler, meskenler mevcuttu. Kubaz b. Firuz, İran hükümdarı olunca, nehrin kanalları önüne bir sed çekti. Bu işini mümkün olduğu ka­dar düşmanlarından gizledi. Şeddin Önünde biriken sular, nehrin yukarı tarafındaki toprakları bastı, evler ve tarlalar sular altında kaldı. Zamanla oğlu Nûşirevan İran hükümdan olunca, bir emirle yeni su yolları açtırarak birikmiş olan sulan tahliye ettirdi. Su al­tında kalan toprakların bir kısmı eski elverişli hâline döndü.

Anlatılan bu olay hicrî 6. senede olmuştur. Bu senede Resulul-lah (s.a.v) Abdullah b. Huzâfeti's-Sehmî'yi İran'a elçi olarak gön­dermişti. O sırada İran hükümdarı Ebrûz idi. Dicle ve Fırat görül­memiş derecede artmıştı. Ebrûz büyük kanallar yapdırmış, nehir yatağı kenarına sedler çektirmeye çalışmıştı. Her gün 70 kadar sed çektirmiştir. Tonozlar yaptırmış, üzerine kapaklar kapatmış, yine de suyun kuvvetli akışına, zararlarına engel olamamıştır. Sonraları müslümanlar Irak taraflarına geldiğinde İranlılar iç sa­vaşla meşgul oluyorlardı. Yapılan kanallar yanlıyor, yıkılıyordu. Yapımına ve tamirine çalışılmıyordu. Köylüler de nehrin suları­nın taşmasını önleyemiyorlardı. Böylece bataklıklar büyümüş, genişlemiştir.

Muâviye idareyi ele alınca kölesi Abdullah b. Derrâci Irak'a haraç işlerini idare için tâyin etti. Bataklık topraklar işe yarar ha­le gelince 5.000.000 dirhem haraç almıştır. Velîd b. Abdil-Melik halife olunca Abdullah b. Derrâc'tan sonra Hasanu'n-Nebtî'yi ha­raç işleri için idareci tâyin etti. Hişam'm halifeliği zamanında ba­tak arazinin çoğu ekilir hale getirilmiştir. O zamandan beri insan­lar bataklıkları kurutmaya çalışmışsa da çöl ve batak olan yerleri ekilen yerlerden daha çoktur.

İşte buraya kadar anlatılanlar, Ebû Hanîfe aslıâbmın açıkla-marıdır. Onların gösterdikleri sebebler özürlüdür. Sahabenin İcmâda bulunduğu husus, Basra arazisinin Ölü topraklarının işe yarar hale getirilenleri öşür arazidir. Bu yerleri ihyadan başka Öşrî hale getiren bir sebep yoktur.

Ekmek suretiyle ve mesken için işe yarar hale getirilen arazi­nin sınırı, Şafiî'ye göre: Arazi için lâzım olan yo!, sınırları (hudut çizgileri) sulamak veya biriken suyunu akıtmak için gerekli su yollarıdır. Bunlar arazinin kapsamı içine girer. Ebû Hanîfe'ye gö­re: İşe yarar hale getirilen arazinin sınırı, kendisine su ulaşamı-yan yere kadar olan yerleri içine alır. Ebû Yusuf a göre: Yüksek se...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Arazîyi ihya ve sular çıkarma
« Posted on: 19 Nisan 2024, 18:02:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Arazîyi ihya ve sular çıkarma rüya tabiri, Arazîyi ihya ve sular çıkarma mekke canlı, Arazîyi ihya ve sular çıkarma kabe canlı yayın, Arazîyi ihya ve sular çıkarma Üç boyutlu kuran oku Arazîyi ihya ve sular çıkarma kuran ı kerim, Arazîyi ihya ve sular çıkarma peygamber kıssaları, Arazîyi ihya ve sular çıkarma ilitam ders soruları, Arazîyi ihya ve sular çıkarmaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes