๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ahkam Hadisleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 16 Ağustos 2010, 06:28:30



Konu Başlığı: Bir Beldenin Hilali Görmesiyle
Gönderen: Zehibe üzerinde 16 Ağustos 2010, 06:28:30
Bir Beldenin Hilali Görmesiyle Diğer Belde Sakinlerinin Ona Uyup Oruç Tutmaları Gerekir Mi?
 

Aslında bir belde halkının hilali görmesiyle diğer beldelerin de ona uyup oruç tutması, birlik bakımından tavsiye edilebilir. Ancak bunun birtakım sakıncaları da söz konusu olabilir. Şöyle ki:

Kuzey Afrika ülkelerinden birinde, mesela Fas veya Cezay­ir'de ramazan hilali görülüp tesbit edildiğini kabul edelim, Filipin­ler'de veya Endonezya'daki müslümanlar ona uyup oruca başladıktan bir gün sonra hilali görecek olurlarsa durum ne olur? Onların bulunduğu coğrafî konumlarına göre, Ramazan henüz girmeden oruca başlamış sayılırlar. Oysa Rasulüllah (s.a.v) Efendi­miz: "Hilali görünce oruç tutunuz, onu görünce iftar (bayram) ediniz" buyurmuş ve böylece müslümanlara kolaylık sağlamıştır.

O bakımdan bir beldede hilalin görünmesiyle diğer beldele­rin veya ülkelerin ona uyması hakkında müctehid imamların görüş birliği olmamıştır; kimi bunu tavsiye ederken, kimi uygun görmemiştir.

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

Küreyb'den yapılan rivayete göre: Ümmü'l-Fazl onu Şam'a Muaviye'ye göndermişti. Küreyb diyor ki:

"Şam'a vardım ve Ummü'l-Fazl'ın ihtiyaçlarını temin ettim; derken ben henüz Şam'dan ayrılmadan ramazan hilali görülüverdi. Ben de hilali cuma gecesi gördüm. Ramazanı Şam'da geçirdikten sonra Medine'ye döndüm. Benim geldiğimi gören Abdullah b. Abbas (r.a) ora hakkında birtakım şeyler sordu. Sonra konu hilalin tesbitine geldi ve onu benden sordu:

"Şam'da hilali hangi gün gördünüz?" dedi. Ben de:

"Cuma gecesi gördük" diye cevap verdim. O bana:

"Sen de hilali görebildin mi" dedi. Ben:

"Evet, ben de gördüm, birçok kimseler de gördü de oruç tuttular ve Muaviye'de oruç tuttu" dedim. Bunun üzerine Abdullah b. Abbas (r.a) şöyle dedi:

"Ama biz hilali cumartesi gecesi gördük ve hep oruç tuttuk, ya otuzu tamamlayacağız, ya da tekrar hilali görmüş olacağız (kuralını uyguladık)" Ben ona:

"İyi ama, Muaviye'nin hilali görmesi ve oruç tutması yeterli değil midir?" diye sorduğumda, şu cevabı verdi:

"Hayır, Ra­sulüllah (s.a.v) bize böyle emretti. (Yani bulunduğumuz beldede hilali görünce oruç tutun ve yine onu görünce iftar edin.)"[32]

 

Hadisin Işığında Müctehid İmamların Görüş Ve Tesbitleri
 

a) Hanefilere göre: Bir belde halkı 29, diğer belde halkı 30 gün oruç tutarsa durum ne olur? Otuz gün oruç tutan belde halkı bunu kadılarının yanında sübut bulan bir tesbite veya Şaban ayını otuz olarak tamamlamak suretiyle yerine getirirlerse, yirmi dokuz gün oruç tutan belde" halkına ramazandan sonra bir gün kaza etmeleri gerekir. Ancak otuz gün oruç tutan belde halkı bunu, hilali görmeksizin (mesela   hesaba dayalı olarak) yapmışlarsa, o takdirde diğer belde halkına bir günün orucunu kaza etmeleri gerekmez. Aynı zaman hilali görmeksizin ve Şaban ayını otuz olarak hesaplayıp tamamlamaksızın otuz gün oruç tutmuşlarsa, günahkar olmuş sayılırlar. Çünkü Ramazan'ı bir gün önce tutmuş bulunuyorlar. Yirmi dokuz gün oruç tutan diğer belde halkına bir günün orucunu kaza etmek gerekmez. Çünkü kameri ay bazan yirmidokuz olabiliyor.

Sözünü ettiğimiz bu iki belde durumu, birbirlerine yakın olduğu takdirde böyledir. Çünkü bunlar ihtilaf-i metali' söz konu­su olamaz. Beldeler birbirinden uzak bulunursa, o takdirde rü'yet-i hilal ve ramazan'ın başlangıcı konusunda bir beldenin hükmü diğer beldeye gerekmez. Çünkü beldeler arasındaki çok uzun me­safeden dolayı metali' farklılık arzeder. O bakımdan her belde halkı kendi metali'ini dikkate alarak yapacağı tesbite göre oruç tutar ve bayram eder.[33]

Nitekim Küreyb rivayeti buna delil teşkil etmektedir.

b) Şafiilere göre: Bir yer ve yöre halkı hilali gördüğü tak­dirde ona yakın olan yerlerdeki halka da aynı hüküm gerekir, yani onların da o yöre halkıyla birlikte oruç tutmaları vacib olur. Bu da ittihad-i metali'le gerçekleşir. Ama metali'de ittihad olmaz da, belde ve yöreler birbirinden çok uzak bulunursa, o takdirde, her yöre ve belde halkı kendi rü'yet ve tesbitiyle amel eder, diğerine uymaz.

Belde ve yöreler arasındaki mesafenin uzaklığına gelince: Bu, kasr-i salat'te kabul edilen mesafe değildir ve olamaz da. Ancak İmam Rafii bu mesafeye itibar edilir demiştir.[34]

Minhac sahibi ise, bu konuda şöyle demiştir:

"Hilal bir bel­dede görülürse, ona yakın olan belde halkına da aynı gün oruç tut­mak gerekir. Ama uzakta olan beldelere gerekmez. En sahih olan kavi budur. Uzak belde ise, kasır mesafesidir. Bazısına göre bu metaliin ihtilafıyla belirlenir. Nevevi diyor ki: Bana göre, bu ikinci görüş daha sahihtir." [35]

Böylece her iki mezhebin müctehidlerinin çoğu Küreyb hadisiyle istidlal etmiş bulunuyorlar.

c) Hanbelilere göre: Bir belde halkı ramazan hilalini gördüğü takdirde diğer İslam beldelerine de aynı gün oruç tutmak gerekir. İmam Leys'in ye Şafîilerden bir kısmının görüş ve ictihadı da bu doğrultudadır. İkrime'den yapılan rivayete göre, o şöyle demiştir:

"Her belde halkı için kendi rü'yetleri muteberdir." Nite­kim İmam Kasım, Salim ve İshak'm da mezhebi böyledir, yani on­ların ictihad ve istidlalleri bu doğrultudadır. Hepsi de Küreyb ri­vayetini delil seçmiş bulunuyor. [36]

d) Malikilere göre: Bu mezhebe göre, hilalin rü'yeti dünya üzerindeki bölgelerden birinde sübut bulduğu takdirde diğer bütün bölgelerin ona uyması vacip olur. Bu hususta yakın bölge ile uzak bölge arasında hilalin sübutunda fark gözetilmez, yani bir bölgede sübut bulduğu takdirde ona yakın ve uzak olanlar ona tabi’ olurlar. Şu şartla ki, hilali görüp tesbit eden beldeden bu ha­ber orucu gerekli kılacak bir şekilde diğerlerine ulaşmış olacak... [37]

Malikilerin ileri gelen fakih müctehidlerinden İbn Kasım bu konuda İmam Malik'ten bir rivayet yapmamıştır. O bakımdan ünlü fakih Sahnûn da kendi eserinde bu konuya yer vermemiş, sa­dece hilalin tesbit konusunu işlemiştir.

 

Rivayetin Tahlili
 

Küreyb rivayeti sahihtir ve ihticaca salihtir. Ancak ilim adamlarının hepsi bununla ihticac etmemiş, hilafına bir ictihad ortaya koymuşlardır. Nitekim mezhep imamlarının görüşlerini naklederken kısmen buna dokunmuş olduk. Kanaatımca en uygun ictihad ve görüş, Hanefilerin çoğuyla Şafiilerin ictihadıdır. Kâsânî'nin bu konudaki tesbitleri doyurucu anlam ve muhteva­dadır.

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Bir beldede tesbit edilen hilal, ona yakın olan beldeler için de geçerlidir.

2- Birbirinden uzak olan ülkeler için bu hüküm söz konusu değildir. Yani uzak ülkeler bu hususta birbirine uymazlar, çünkü ihtilaf-i metali’ durumu vardır. O bakımdan her ülke hilali görmek suretiyle oruca başlar ve yine onu görmekle bayram eder.