๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zübdetül Buhari => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Haziran 2011, 15:41:27



Konu Başlığı: Necran ehli kıssası
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Haziran 2011, 15:41:27
NECRAN EHLİ KISSASI


1100-   Huzeyfe (R.A.) der ki:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretlerine, Necran kabilesi reislerinden ve Hıristiyanlarm büyüklerinden Seyyid ile Âkıb, mübâhele (yalancı olan tarafa karşılıklı lanet okumak) için gelmişlerdi. Sonra bunlardan biri, diğerine:

—  Biz bu lânetleşme işinden vazgeçelim, Çünkü bu adam hak peygamber olur da biz onunla mübâhele edersek, biz de, bizden son­ra gelecek neslimizde iflah etmez, dedi, Bu konuşmadan sonra her ikisi Hazreti Peygambere hitaben:

—  Biz sana istediğin vergiyi (cizyeyi) vereceğiz. Ancak bizimle beraber emin bir kişi gönder; ancak göndereceğin adam   mutlaka emin bir kişi olsun, dediler. Hazreti Peygamber onlara:

Sizinle beraber gerçekten emin bir adam göndereceğim.» buyurdu. Sonra Hazreti Peygamber: «Kalk, ey Ubeyde bin Cerrah!» dedi. Ebû Ubeyde ayağa kalkınca, Hazreti Peygamber Saîlallahu Aleyhi ve Sellem onu göstererek:

«îşte bu adam, bu ümmetin eminidir.» buyurdu.

Sonra Necran halkının vergilerini almak için Ebû Ubeyde Haz­retleri gönderildi.

*Her kim, (isa hakkında) sana gelen ilimden sonra seninle tar­tışmaya kalkışırsa de ki: Gelin oğullarımızı oğullarınızı, kadınlarımı­zı ve kadınlarınızı, kendilerimizi ve kendilerinizi çağıralım da gönül­den dileyerek yalancı olanlara Allah'ın lanetini okuyalım.» Al-i Imran Sûresi,- ayet: 61) Mealindeki ayeti kerime nazil olunca, Hazre­ti Peygamber Nevran Hıristiyanlarını çağırttı ve onlara:

«Şimdiye kadar size her ne kadar delil getirdimse siz inadı ve çekişmeyi artırdınız. Şimdi geliniz bu ayeti kerime uyarınca müba-hele edelim, yalancı olana beddua edelim. Doğru, yalancıdan böy­lece ayrılmış olur.» buyurdu. Hıristiyanlar bu teklife razı olarak bir yer belirlendi. Belirli gün ve yerde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Selle'm, Hasan, Hüseyin, Zehra ve Hazreti Ali ile beraber olarak Hıristiyanlara şöyle buyurdu: «Ben dua edeceğim, siz amîn, deyiniz.» Bunun üzerine hıristiyanlar uzun uzadıya düşündüler; sonra pişman oldular. Hazreti peygamberin yanına gelip saf bağladılar. Reisleri olan Seyyid yahud Akıb, arkadaşlarına dedi ki:

— Ey dostlarım! Bu mübahele işinden sakınınız. Şunu iyi anlı­yorum ki, peygamberler Allah'dan dilerlerse dağı yerinden koparır­lar. Eğer yalancı bizim tarafımız olursa yeryüzünde canlı bir Hıris­tiyan kalmaz.

Bundan sonra yılda iki bin elbise, otuz zırh ve her elbise ile kırk dirhem cizye vermeleri şartı ile anlaşmaya varıldı. Böylece evlerine

döndüler.

Hazreti Peygamber: «Eğer onlar bu yolda mübahele edeydiler, Allah Tealâ onları yere geçirirdi, bütün aile ve soyları ile helak olur­lardı.» buyurdu.

 

1101- Hazreti Enes'den R.A.) rivayet edilmiştir:

«Her ümmetin bir emini vardır. Bu ümmetin emini de Ebû Ubey-de bin Cerrah'dır.»[2]




[2] Ömer Ziyaeddin Dağistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayınevi:742-743