Konu Başlığı: Namaz vakitleri bahsi Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Haziran 2011, 10:51:00 NAMAZ VAKİTLERİ BAHSİ 180- Ebû Mesud (R.A.)dan rivayet edilmiştin İsrâ gecesinin sabahında Cibril Aleyhisselâm gelip Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e imam olarak sabah namazını kıldırdı. Sonra öğle namazını, sonra ikindi namazını, sonra akşam namazım, Sonra yatsı namazını kıldırdı. Sonra şöyle dedi: «Buna memur edildim. Yani sana beş vaktin namazlarını kıldırmaya...» 181- Huzeyfe (R.A)'den rivayet edilmiştir: «Kişinin; ailesi, malı, çocuğu ve komşusu hakkındaki kusurlarına namaz, oruç sadaka, şeriatın emir ve yasaklarının gözetilmesi keffaret olur.» 182- İbni Mesûd (R.A.)'dan rivayet edilmiştir: A&habdan biri gelip: Ya Resûllallah! Ben bir günah işledim, bir kadını öptüm. Sonra pişman olup tövbe ettim. Bir daha böyle bir iş yapmamaya kesinlikle karar verdim. Tövbem kabul mü? diye sordu. Bunun üzerine şu âyet-i kerime indi: «Gündüz ve gece namazlarını, âdâb ve erkânına riayet ederek kılın. Hiç şüphe yok ki, iyilikler kötülükleri kaldırır.» — Ey Allah'ın Resulü, bu hüküm yalnız bana mı, yoksa diğer müminlere de şamil mi? Buna cevaben Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdular: «— Ümmetimin tümüne.». Bir rivayete göre, bu münasebetle inen âyeti kasdederek, «Onun gereğini yapan herkese...» buyurdu. 183- İbni Mesûd" (R.A.)'dan rivayet edilmiştir! Ashabdan biri: Ey Allah'ın Resulü! Allah Tealâ katında eh makbul ve en sevimli amel hangisidir? diye sordu. Peygamber SaUallahu/ Aleyhi ve Sellem efendimiz buna cevaben şöyle buyurdular: «Vaktinde kılman namaz. Sonra ana-babaya İtaat ve sonra Allah yolunda cihad.» 184- Ebû Hüreyre (R.A)'den rivayet edilmiştir: «Anlatın bakalım, birinizin kapısı önünde bir nehir bulunsa ve günde beş defa o suda yıkansa, ne dersin, (vücudunda) kir namına bir şey bırakır mı? îşte beş vakit namazın hali budur. Bu namaz sebebiyle Allah Tealâ günahları siler.» 185- Enes (R.A.) 'den rivayet edilmiştin «Secdeleri doğru dürüst yapınız ve (kimse) kollarını, köpeğin yaptığı gibi yere yaymasın. (Namazda secdeye vardığınız zaman ellerinizi yere koyup kollarınızı vücudunuzdan uzaklaştırarak yukarı kakarın ve karnınıza da değdirmeyin).-Tükürmek zorunda kalırsa önüne ve sağına asla tükürmesin. Çünkü Rabbisiyle münâcât halindedir jh 186- Ebû Hüreyre (R.A.)'den rivayet edilmiştin «Şiddetli sıcaklarda öğle namazını, ortaklık serinleyene kadar tehir ediniz. Çünkü sıcağın şiddeti Cehennemin (ateş kütlesinin) kay-namasındandır. Cehennem Rabbistne dert yanıp: Rabbim, kendi kendimi yiyip bitirir oldum, dedi. Bunun üzerine Allah Tealâ Cehenneme İki soluk için izin verdi. Solumanın biri yaz mevsiminde, diğeri kış mevsimindedir. En şiddetli bulduğunuz sıcak ve en şiddetli bulduğunuz soğuk bu iki solunumun eseri.» Mütercim; Bazı alimler, ]?u hadîs-i şerifi hakikata yormayıp mecaz kabul etmektedir. Güya yaz mevsiminde güneşin'sıcaklığı Cehennemin sıcaklığı gibidir, manasına yormuşlarsa da, âlimlerin çoğu bunu hakikat kabul etmeyi daha uygun bulmuşlardır. (Cehennem, asıl itibariyle îbranlce bir kelime olup «ateş» ve «sıcak yer» anlamındadır.) 187- Ebû Zer'den rivayet edilmiştir Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz bir seferde iken Hazreti Bilâl öğle ezanını okumak isteyince, Hazreti Peygamber orta hitaben: «Serinlet, serinlet! Şiddetli sıcak, cehennemin kayna-masındandır. Sıcaklar şiddetli olunca namazı, hava serinleyene kadar tehir edin.» buyurdular. Sıcak beldelerde öğle namazını geciktirmek mendubdur. 188 - Enes (R.A)'denrivayet edilmiştir Resulü Ekrem bir gün vaktinin evvelinde öğle namazını kıldık tan sonra minbere çıktı. Kıyamet gününden bahsederek şöyle buyurdu: «Kıyamet gününde büyük hadiseler olacaktır. Bir şey sormak isteyen varsa sorun. Minberde olduğum müddetçe ne sorarsanız size bildireceğim. Sorunuz!» Sonra Huzefe oğlu Abdullah ayağa kalkıp: Ya Resûlallah, benim babam kimdir? diye sordu. Hazreti Peygamber, «Huzâfe'dirU buyurdu ve sonra «sorunuz!» dedi. Sonra Hazreti Ömer Radiyallahu Anh, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'nv dizlerine kapanarak: — Ya Resûlullah, Rabbimiz Allah, dinimiz İslâm ve peygamberimiz Muhammed Aleyhissalâtü Vesselam olduğuna memnunuz, dedi. Hazreti Peygamber biraz durdu ve sonra şöyle buyurdu: «Biraz önce Cennet ile Cehennem şu duvarın cephesinde bana gösterildi. Bugünkü kadar hayır ve şer görmemiştim.» (Cennet ve Cehennem, efendimizin önünde bir sinema şeridi gibi duvara aksetmiş ve efendimiz, sorulacak her soruya cevap vermeğe hazır olduklarını bildirmişlerdi. Ancak bazı yersiz sorular bu büyük fırsattan istifadeyi önledi) 189- İbni Ömer (R.A.) 'den rivayet edilmiştil 190- Bureyde (R.A.)'den rivayet edilmiştir: «Kim Cbir özrü olmazın kaiden) ikindi namazım terk ederse, ameli geçersizdir.» 191- «Siz ahirette şu ay'ı görür gibi muhakkak surette Rabbinizi görecek ve O'nu görmede müşkülât çekmeyeceksiniz. Güneşin doğuşu ve batışından Önceki namazları geçirmek zorunda kalmamayı başarabilirseniz yapınız.» Sonra Resulü Ekrem şu mealdeki ayeti kerinieyi okudu*. «Güneşin doğuşu ve batışından önce Hatibine hamdederek teşbih et.» (Kaf sûresi: ayet 39). 192- Ebû Hüreyre (R.A.) 'den rivayet edilmiştir! «Gece melekleri ve gündüz melekleri size arka arkaya gelirler ve sabah ile ikindi namazlarında buluşurlar. Geceyi aranızda geçiren melekler (sabah namazından) sonra göğe çıkarlar ve kendisi daha iyi bildiği halde, Cenab-ı Hak onlara, kullarımı ne halde bıraktınız? diye sorar. Onlar da, namaz kılarlarken bulduk ve namaz kılarlarken ayrıldık, derler.» 193- Ebü Hüreyre (R.A.)'den rivayet edilmiştir. «Güneş batmadan ikindi namazının bir rekâtına yetişeniniz namazım tamamlasın ve güneş doğmadan sabah namazının bir rekâtına yetişeniniz namazını tamamlasın.» Mütercim: Alimlerin çoğunluğuna göre hüküm böyledir. Fakat imam Ebû Hanife mezhebine göre, ikindi namazı güneş battıktan sonra sahih ise de, sabah namazı böyle değildir. Sabah namazı içinde iken güneş doğmuş olursa, o namaz bozulur, Sonra o namazı kaza etmek gerekir. Çünkü kâmil bir vakitte namaza başlayıp da nakıs vakitte tamamlamak caiz değildir; bu, usûl kaidesindendir, İkindi namazı ise kerahet vakti olan nakıs vakitte kılınmaya başlanıp kâmil vakitte tamamlandığından bu sahihtir. 194- Ibni Ömer (R.A.) den rivayet edilmiştir «Sizden önce gelip geçen ümmetlere nazaran sizin dünyada kalım müddetiniz, ikindi namazından güneşin batışına kadar olan zaman kadardır. Tevrat ehline Tevrat verildi. Gün yarılayana kadar onunla amel ettiler. Sonra beceremediler. Onlara amelleri karşılığında birer kırat (Uhut dağı kadar sevap) verildi. Sonra încü ehline İncil verildi. Onlar da ikindiye kadar onunla amel ettiler. Sonra beceremediler. Onlara da amelleri karşılığında birer kırat verildi. Sonra bize KUR'AN verildi ve güneşin batınıma (dünyanın sonuna) kadar onunla amel ettik. Bize amellerimiz karşılığında ikişer kırat verildi. Bunun üzerine iki kitabın mensupları dediler ki: Ey Rabbimiz! Bunlara (Hazreti Muhammed ümmetine) ikişer kırat, bize ise birer kırat verdin. Oysa biz, amel bakımından daha ilerdeyiz. Allah Tealâ şöyle buyurdu: Ücretinizden her hangi bir şey eksütim mi? Hayır! diye cevap verdiler. Allah buyurdu ki: O benim ikramımdır; dilediğime veririm.» Mütercim: Hadîs-i Şerifin ifadesinden anlaşıldığına göre ikindi namazından güneşin batmasına kadar olan zaman, öğle ile ikindi vakti arasındaki zamandan daha kısadır. Buna binaen İmam Ebû Hanif e Hazretleri bu hadîs-i şerifi delil alarak ikindi vaktinin başlangıcını asrı sâni-den kabul ediyor ki, böylece zaman kısalmış oluyor. 195- Abdullah El-Müzenî (R.A.) den rivayet edilmiştir: «Bedeviler ağzına uyup da akşam namazının adını değiştirmeyiniz. Onlar, akşama da yatsı derler.» 196- Hazreti Âişe'den rivayet edilmiştir: Bir gece Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri yatısı namazını gecenin üçte birine kadar geciktirdi. Bütün cemaat namaz için bekliyorlardı. Sonra saadethanelerinden çıkıp onlara şöyle buyurdular: «Dünya milletlerinden sizden başka bu namazı bekleyen yoktur.» (Gecenin bu saatinde ibadet eden başka millet bulunmadığı bildiriliyor.) Mütercim; Yatsı namazının gecenin üçte birine kadar geciktirilmesinin mendûb olması hükmü bu hadis-i şeriften çıkarılmaktadır. 197- Ebû Musa (R.A.)'dan rivayet edilmiştir: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri,, savaşa asker hazırlamakla meşgul olduğundan yatsı namazını, bir hayli geciktirdikten sonra ,çıkip kıldırdı. Sonra cemaata hitaben şöyle" buyurdu: «Rahatlayınız ve sevininiz! İnsanlardan bu saatte sizden başka ibadet edenin bulunmaması, Allah'ın size bir nimetidir.» Veya «bu saatte sizden başka ibadet eden yoktur,» buyurdu. Mütercim: Gecenin üçte birine kadar yatsı namazını geciktirmek mendûb ise de, yarısına kadar geciktirilmesi İmam Azam'a göre mekruhtur, îmam Şafiî'ye göre mendubdur. 198- İbni Abbas (R.A.) 'dan rivayet edilmiştir: «Ümmetime ağır gelmeyeceğini bilseydim, yatsı namazının böyle (gecenin üçte biri geçince) kılınmasını emrederdim.» 199- Ebû Musa (R.A)'dan rivayet edilmiştir : «îki soğuğu (sabah ve ikindi namazlarım) kılan kişi cennete girer.» 200- îbni Ömer (R.A.) den rivayet edilmiştir! «Namazlarınız için güneşin doğuş ve batış zamanlarım aramayınız.» Bu iki vakti gözetip veya bekleyip de gerek vakit namazlarını ve nafileleri bu kerahet vakitlerinde kılmayınız. Ancak tesadüfen tilâvet secdesi veya cenaze namazı olursa kerahet vakitlerinde caiz olur. 201- İbni Ömer (R.A.)'den rivayet edilmiştir: «Güneşin kaşı görününce, yükselene kadar namaz kılmayı geciktiriniz ve güneşin kaşı kaybolunca, batana kadar-namaz kılmayı geciktiriniz.» (Bu kerahet vakitlerinde namaz kılmayınız.) Mütercim : Bir veya iki mızrak boyu güneş yükselinceye kadar namazı geciktirmek gerekir. - Takvimlerde; bir mızrak boyu yaklaşık olarak yirmi beş dakika ve iki mızrak boyu da 40 dakika olarak yazılıdır. Bir mızrak yükseliş İmameyn'in -ve iki mızrak yükseliş de îmam Azam'm görüşüdür. Ancak güneşin kaşının batışından tamamen batışına kadar olan süre içinde yalnız. o vaktin ikindi namazı (farzı) eda edilir, Sebepsiz olarak bu kerahet vaktine bırakılmamalıdır. Bir de tilâvet secdesi ile cenaze namazı bu vakitte eda edilebilir. 202- Ebû Katâde (R.A) den rivayet edilmiştir Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri,. Hayber gazasından geceleyin geç vakitte dönüşlerinde, ashabdan birinin, Yâ Resûiallah, konaklamamıza müsaade etseniz, demesi üzerine şöyle buyurdu: «Korkarım ki, uykuya dalıp sabah namazını kaçırırsınız.» Bilâl Habeşî: Ya Resûiallah, beri sizi uyandırırım, dedi. Bütün ashab uykuya daldılar. Bilâl Habeşi de kendi devesine yaslanıp beklerken o da uykuya dalmıştı. Sonra Hazreti Peygamber uyanır ve günün, doğmakta olduğunu, güneşin kaşınan çıktığını görür. Bunun üzerine Bilâl'a: Senin verdiğin söz nerede? (Hani bizi uyandıracakta*?)» buyurdu. Bilâl dedi ki: "' — Ey Allah'ın-Resulü! Elimde olmayarak uykuya, dalmışım- hadiseden dolayı kederlenen"bütün ashaba Peygamber- Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: «Allah Tealâ Hazretleri, dilediği zaman ruhlarınızı almakta ve dilediği zaman da geri çevirmektedir. Ya Bilâl! Kalk müslümanlara sabah namazım duyur.» Bilâl da abdest ahp ezanı okudu. Sonra Hazreti Peygamber ve bütün ashab abdest alarak kerahet vakti çıkınca sabah namazını cemaatla eda ettiler. Mütercim : Uyku ve buna benzer meşru .özürlerle kaçırılan namazların kazasının teşriî hikmetine binaen Resulü Ekrem'den bu hâl meydana gelmiştir. Allah her şeyin en iyisini bilendir. 203- Cabir (R.A.) den rivayet edilmiştir: Hendek savaşında güneş battıktan sonra Hazreti Ömer, Peygamber Sallalla-hu Aleyhi ve Sellenı'in huzuruna geldi. Savaş yüzünden ikindi namazını kılmaya fırsat bulamamıştı. Kureyş kâfirlerine sövüp saydı ve: Ya Resûlallah, ikindi namazımı kılmaya fırsat bulamadan güneş battı, dedi. Bunun üzerine Hazreti Peygamber : «Vallahi, ben de o namazı (Yani Hendek günü ikindi namazını) kılamadım.» buyurdu. Sonra abdest alarak ashabı kiram ile, güneşin batışından sonra ikindi namazını ve peşinden akşam namazını kıldılar. Mütercim: îmam Azam Hazretleri, bu hadîs-i şeriften hüküm çıkararak, düşmanla bilfiil savaşırken namazın geciktirilip sonra kaza edilmesi görüşündedir. Korku namazı ise, bilfiil' muharebede bulunmayıp düşmanla temasın muhtemel bulunulduğu zamana mahsustur. îmam Şafiî'ye göre, hiç bir şekilde kasden namazın geciktirilip kazaya bırakılması. caiz değildir. Aralıksız savaş devam ederken, hem imâ (işaret) ile namaz kılar, hem savaşır! Bu halde kıbleye yönelmesi de gerekmez. Bu hadis-i şerifin .manası şu: Belki Hazreti Peygamber meşguliyetinin çokluğundan namazı unutuvermiş olmalı, yahut korku namazının meşruyetinden önce olması muhtemeldir, diye tevil edilmiştir, 204- Enes (R.A.) den rivayet edilmiştir: .«Her kim, bir .namazı unutursa hatırladığı zaman kılsın. Onun başka kefareti yoktur. Nitekim (Kur'an-ı Kerim'de)- şöyle buyurul-muştur: Beni anınca namaz kıl.» (Tâ-Hâ. Ayet: 14). 205- Enes (R.A.) den rivayet edilmiştir Biliniz ki, herkes namazını kılıp yattı. Siz namazı beklediğiniz müddet boyunca, namazda idiniz. Bir toplum, hayır beklediği müddet boyunca hayır içindedir.» (Hayır işlemiş gibi sevab alırlar.) Mütercim; Yukarıda bunun açıklaması geçti. 206- îbni Ömer (R.AJ den rivayet edilmiştir ı. «Şü gecenizi göz önünde tutunuz! Bu geceden yüz sene sonra bugün toprağın üstünde bulunanlardan hiç kimse hayatta' kalmayacaktır.» (Yani, bir asır sonra sahabe devri kapanacaktır.) Mütercim Peygamberin bir mucizesi olarak, ogün bulunanlardan yüz sene sonra hiç kimsenin hayatta" kalmayacağı bildirilmiştir. 207- Abdurrahman bin Ebi Bekir (R.A.) den rivayet edilmiştir: «Evinde kişilik yemeği olan, bir kişi daha görürsün; dört kisi sukur yemeği olan, bir veya iki kişi daha götürsün.»[14] [14] Ömer Ziyaeddin Dağistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayınevi:93-105 Konu Başlığı: Ynt: Namaz vakitleri bahsi Gönderen: Ceren üzerinde 01 Aralık 2017, 19:36:49 Esselamu aleykum.Rabbim bizleri hakkiyla ve vaktiyle namaz kılıp feyzine rahmetine erişen kullardan olalim inşallah. ...
Konu Başlığı: Ynt: Namaz vakitleri bahsi Gönderen: Sevgi. üzerinde 01 Aralık 2017, 22:15:33 Ve aleykümüsselam namaz vakitleri çok değerlidir bu vakitler geldiğinde mazeret aramadan namazlarımızı eda edelim inşaAllah
|