> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Zübdetül Buhari > İfk iftirâ bahsi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İfk iftirâ bahsi  (Okunma Sayısı 1091 defa)
19 Haziran 2011, 17:10:50
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Haziran 2011, 17:10:50 »



İFK İFTİRÂ BAHSİ


 

722- Hazreti Aişe (Radıyallahu Anha) der ki:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir sefere çıkacağı za­man pâk zevceleri arasında kur'a çekerlerdi. Kime ktır'a çıkarsa o hanım Hazreti peygambere eşlik ederdi. Mustalıkoğulları gazasına giderken de adetleri üzere aramızda kur'a çekildi ve kur'a bana isa­bet ettiğinden Hazreti Peygamberin eşitliğinde ben bulundum. Bera­berce Medine'den çıktık. Bu sefer, kadroların örtünmesi hakkındaki ayeti kerimenin inişinden sonra olmuştu. Bunun için örtülü, hevdecli dove üzerinde  gitmiştik. Mustalıkoğulları fethi    tamamlandıktan sonra Hazreti Peygamber geri döndü. Medine'ye yaklaştığımız günün gecesinde dinlenmek için bir yerde konaklamıştık. Bü yerden hareke­timiz için adet üzere ilân yapıldı, Bu arada onlarla yola çıkabilmek için acele olarak ihtiyacımı gidermek maksadıyla kafile ve askerler­den biraz uzaklaştım. Hacetimi giderdikten sonra hemen eşyam ve . devemin yanma geldim. Bir de elimi göğsüme koyduğumda baktım ki,, boynumdaki Yemen yapısı kolyem kaybolmuş. Hemen dışarı çıkmış olduğum yere döndüm. Ben kolyemi aramakta iken, benim hizmetçi­lerim beni hevdec (mahfe) içinde sanarak hevdecinıi deveye yükleye­rek hareket ettiler. Ö zaman hanımlar çok az yemek yediklerinden vü-cud ağırlıkları çok hafifti. Bundan dolayı hevdecin boş olduğunu anlayamadılar. Zaten ben daha onbeş yaşımı doldurmamıştım. Son-, ra ben kolyemi buldum. Devemin bulunduğu yere geldiğim zaman ne göreyim, ortalıkta kimseler yok. Bir kaç defa bağırıp çağırdımsa da, hiç bir ses ve seda duyamadım. Sonra düşündüm  ve bulunduğum yerde kalmaya karar verdim. Nihayet beni arayacaklar ve  dönüp burada bulacaklar. Derken uyku  bastırmış ve uyumuşum. Ashab-dan 'Safvan bin Muattal, askerin arkasında kalmış olduğundan sa­baha yakın bir zamanda bulunduğum yere gelir, burada bir karar­tı görür ve yanıma gelince de beni tanır. Çünkü Örtünmek jn önce beni görürdü. Benim, bu halime şaşarak, «İnna Lillah ve inna ileyhi raci'ûn» deyince, sesinden uyandım. Bir de yanımda devesiyle Saf-van'ı gördüm. Devesini çöktürdü ve hareket etmesin diye de devenin ön ayağı üzerine kendi ayağını bastırdı. Ben de hemen deveye bin­dim. Safvan, devemin yularım tutup çekti. Sonra askerimizin bulun­duğu ordugâha ulaşıncaya kadar böyle önümde yürüdü. Ordumuz, güneşin kızgın sıcağında öğleye yakın kuşluk zamanında adet üzere bir yere konmuştu. îşte benim hakkımda iftira edip helak olanlar' bu sebepten ötürü helak oldular.

Hakkımda ilk iftirada bulunan, münafıkların başı meşhur Abdul­lah bin Ubeyy idi. Ashabdan Mistah ve Hassan gibiler de ona uyarak aldanan biçarelerdi. Sonra hepimiz Medine'ye geldik. Medine'de Hazret! Peygamberin yanında bir ay kadar hastalandım. Meğer haf­talığım halinde bir takım kimseler, kulaktan kulağa ye ağızdan ağı-za iftiracıların sözlerini yayarlarmış. Bundan dolayı da Medine hal­kı hakkımda töhmete ve şüphelenmeğe başlamışmış. Halbuki .benim bu işlerden haberim yoktu. Ancak Hazreti Peygamberden,' cfaha Ön­ceki hastalıklarımda görmüş olduğum şefkat ve iltifatı görmüyor­dum. Yalnız, hemen' yanıma gelip «nasılsınız?» diye sorup; geçerler-di, ismimi anmazlardı. Sonra bu hastalıktan kurtuldum, biraz iyi-leştim. Ashabın büyüklerinden ve Bedir'de savaşanlardan ünlü mis-tah adındaki zatm annesi ile ihtiyacımızı gidermek için geceleyin Medine dışında Menası denilen yere doğru /yürüdük. Çünkü Me­dine'de, evlerimize-yakın abdesthaneler yapılmazdan önce biz ihti­yacımızı gidermek için ancak geceden geceye taşraya çıkardık. O zamanki hareketimiz, bedevilerin adeti gibi idi. Böyle Mistah'm an­nesi Selma ile giderken ayağı çarşafının eteğine dolaştı ve yere düştü veya kaydı. Arablarm adeti,- bir kimsenin başına bir-felâket geldi mi, «lanet olsun şeytana» veya «düşmanım helak ölsün», diye beddua ederlerdi. Selma hatun da, böyle ayağı kayıp düşünce": Oğlum Mistah helak olsun, gebersin diye kentli oğluna beddua etmqye baş­ladı. Hemen ben, ne yapıyorsun? Sen ..ne kötü söz soyliyorsun?*: Bedir savaşında bulunan iyi bir oğlun' hakkında böyle kötü söz söylenir mi? dedim.                               

Selma Hatun bana şu cevabı verdi: Ey zavallı kadın! Senin hak­kında Mistah ve arkadaşlarının söylediklerini işitmiyor musun? de­di ve hakkımda iftiracıların söylemekte oldukları sözleri enine bo­yuna bana anlattı. Bunu işitir işitmez üzüntümden fenalaştım. Beni sıtma tuttu ve hastalığım bir kat daha arttı. Sonra eve döndüm. Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Seîlem Hazretleri yanıma geldi ve adeti üzre, «Nasılsınız?» dedi. Ben de, müsaade ediniz; artık ebeveynimin yanına gideceğim, dedim. Bundan maksadım, ebeveynimin yanına gidip bu dedi?-kodunun esasını ve kendilerinin de haberdar olup ol­madıklarını öğrenmekti. Hazreti Peygamber benim iyileşmeme ka­dar ebeveynimin yanında kalmama müsaade ettiler. Ebeveynimin yanına varır varmaz annem Ümmü Rûmah'dan sordum: Ortalıkta ne hadisler dönüyor, bu ne iştir? deçüm. Annem:

— Evladım, sen kendi sağlığım düşün, bu iş için böyle merak edipkendini üzmej Allah'a yemin ederim, böyle senin gibi güzel olup kocasının muhabbet ve üstün teveccühlerini kazanan ve bu kadar otakları olan bir  kadın hakkında elbette   böyle  dedi-kodu çoğalır. Sen vücudunun afiyetini düşün, dedi.

Ben bu işe şaştım ve üzülerek, sübhanellah dedim. Herkes hak kımda böyle çirkin havadisler yayıyormuş meğer, dedim. Hüngür hüngür ağlamağa başladım. Bütün gece böyle ağladım. Aralıksız göz yaşı döktüm ve sabaha kadar kederimden uyuyamadım. Doğ­rusu Hazreti Peygamber bu hususta Allah'ın vahyini bekledi ise de, hikmet icabı, o günlerde vahy gelmedi. Vahy-i İlâhi çok geciktiğin­den işittim ki, beni boşamak hususunda istişare etmek için Hazreti Peygamber, Ali bin Ebi Talib ile Üsame bin Zeyd'i davet ederek bun­larla meşvere etmiş. Üsame Hazretleri, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ailesine olan sevgisini bildiğinden:

—  Ya Resûlallah, bütün aile efradınız, peygamber şanına layık iffetli ve pak kimselerdir. Ben ehliniz hakkında hayırdan başka hiç bir şey bilmiyorum, dedi. Hazreti Ali ise, tereddüt etmeyerek:

—  Ya Resûlallah, Allah Tealâ sana dünyayı daraltmamış; ondan başka hanımlar çoktur,   (onu boşa) dedi. Tekrar   Hazreti Ali söze devamla:

—  İsterseniz bir de Hazreti Aişe'nin cariyesi olan Berire'ye so­runuz. Berîre size karşı doğru olanı söyler, dedi.

Sonra Hazreti Peygamber Berire'yi huzurlarına çağırtmış ve ona sormuş:

«Ey Berîre, Aişe hakkında şübhelendiğin bir şey gördün mü?»

Berire şu cevabı verdi:

— Hak Peygamber olarak seni gönderen yüce Allah adına yemin ederim ki, Aişe'nin'henüz yaşı küçük olduğundan hamur yoğurur-ken tekne başında uyur kalır. Evde besili koyun gelip Aişe'nin hamu­runu yer. Bundan başka benim kusur bulacağım hiç bir şey kendi­sinde görmedim. Sonra o gün Hazreti Peygamber hutbe okumak üze­re minbere çıkmış ve bütün, cemaata hitab ederek:

«En önce bu iftiraya cür'et eden münafıkların başı Abdullah bin Übeyy bin Selül aleyhinde söz söylemekte beni mazur tutunuz,» bu­yurdu, sonra yine söze devamla:

«Ailem hakkında fena halde iftira İle bana eza ve cefa eden kimseye karşı bana yardım edecek içinizde kimdir? Ben, Allah'a ye­min ederim ailem hakkında hayırdan başka hiç bir şey görmedim ve duymadım. Bir de o iftiracılar Safvan'a da isnadda bulundular". Vallahi onun hakkında da hayırdan başka bir şey görmedim ve duy­madım. Benim evime ve ailemin bulunduğu semte bu adam ancak benimle beraber uğramıştır.» buyurdu.

Bunun üzerine Evs kabilesinin reisi Sa'd bin Muaz ayağa kalkıp:' —Ey Allah'ın Resulü, size yardım edeceklerin birincisi benim. Eğer bu yolda size eziyet eden kimse bizim kabilemiz olan Evs -kabilesin­den ise, onun boynunu vururum.- Yok, eğer bizim Hazfşe kardeşle­rimizin kabilesinden ise, bize emrediniz. Ne gerekirse & îşı-demiş. Fakat bu defa Hazreç kabilesinin reisi Sa'd bin söyler aşiret duygusuna dokunarak, her ne kadar kendisi iyi ve. mil bir kimse idiyse de, insanlık gereği hemen ayağa kalkıp Sa'd Muaz'a karşı son derece öfke ile:

—  Sen  yanlış konuştun. Vallahi bizim Hareç kabilesinden bir ferdi öldüremezsin ve onu öldürmeğe gücün, yetmez, dedi-

Sonra Sa'd bin Hudayır adında bir adam ayağa kalk&rak İaâ'd bin Ebi Ubâde'ye sert bir cevap vardi:

—  Sen yanlış  söyledin.  Vallahi Peygamber  emrettikten Sonca hangi kabileden olursa olsun onu öldürürüz. Hem de sen gerçekten münafıksın ki, münafıklar taraftarı olup bizimle mücadele ediyor­sun, dedi. Böylece Evs ve Hazreç kabileleri birbirlerini  suçlayarak kavgaya tutuştular. Hatta birbirlerine saldırır oldular. Sonra Hazre-ti Peygamber minberden inerek iki tarafı yatıştırdı. Hazreti Pey­gamber de bu konuda artık başka dir şey buyurmadı.

Hazreti Aişe devamla anlatır: Ben bu olup bitenleri de duydum. Artık büsbütün fenalaştım. Gece gündüz göz yaşı dökmekte idim. Bütün geceler gözlerimi uyku tutmuyordu. Bu şekilde bir gün iki gece ağladim. Muhakkak surette ciğerimin parçalanacağını sanmış­tım. Ben bu ızdırab halinde iken annem ve babam bulunduğum odaya girip yanıma geldiler. îkisi de oturdular. Ben yine devamlı ağlıyordum. Dışardan Ensar'dan bir kadın yanıma gelip görüşmek üzere benden izin istedi. Ben de izin verdim ve gelsin, dedim. O ka­dın gelip oturdu ve o da benimle ağlamağa başladı. Biz bu halde iken, Hazreti Peygamber teşrif buyurarak odama girdi ve oturdu. Halbuki bana bu iftira edildiği günden bu güne kadar asla yanımda oturmamıştı. Bir ay bekledikleri halde, hakkımda herhangi bir îlâhî vahy inmemişti. Hazreti Peygamber önce yanımda Allah'a hamd ve sena etti. Şehadet kelimesini getirdi. Sonra bana:

«Ey Aişe! Gerçekten senin hakkında bana şöyle şöyle sözler ulaş­tı. Eğer sen bu ifti...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İfk iftirâ bahsi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 04:18:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İfk iftirâ bahsi rüya tabiri,İfk iftirâ bahsi mekke canlı, İfk iftirâ bahsi kabe canlı yayın, İfk iftirâ bahsi Üç boyutlu kuran oku İfk iftirâ bahsi kuran ı kerim, İfk iftirâ bahsi peygamber kıssaları,İfk iftirâ bahsi ilitam ders soruları, İfk iftirâ bahsiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes