๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zübdetül Buhari => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 20 Haziran 2011, 15:19:14



Konu Başlığı: Hac bahsi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 20 Haziran 2011, 15:19:14
HAC BAHSİ


460- Hazreti Aişe (Radıyallahu Anha)  anlatıyor:

Ya Resûlallah! dedim, savaş ve cihadın, sevab bakımından amel­lerin en faziletlisi olduğunu görüyoruz. O halde biz de cihad ede­meyiz mi? Bana şu cevabı verdiler:

«Hayır! Fakat makbul bir hac, sizin için en faziletli cihaddır.»

Mütercim:

Genel seferberlik veya istilâ halinde kadınların da savaşta yar­dımcı olmaları vacib ise de, zaruret olmayınca savaş meydanında bulunmaları uygun değildir

bulunmaları uygun değildir.

 

461- Ebü Hüreyre  (R.A)'den rivayet edilmiştir: «Kim Allah rızası için hacceder de ihramda iken kötü söz söy­lemez ve günah   işlemezse, henüz  anasından  doğmuş   (günahsız) hale döner

Mütercim

Küçük günah olsun, büyük günah olsun, bunların hepsi bağış­lanır. İmam Taberi'nin görüşüne göre, üzerinde kul hakkı olup ta onu ödemekten âciz olarak ölenlerin sorumlulukları ancak bağışla­nır. Yoksa ödeme ve helallaşma imkânına sahip olanların üzerle­rindeki hak düşmez.

İmam Tirmizî'ye göre, yalnız Allah haklarından dolayı kul üze­rine gereken günahlar bağışlanır;  Allah haklarının kendisi bizzat bağışlanmaz. Meselâ: Farz namaz vaktinden geciktirilmekle günah işlenmiş olur; bundan dolayı kazanılan    günah bağışlanır.    Fakat Allah haklarından olan namazın yine kaza edilerek kılınması gere­kir. Çünkü  bunlar haklardır,  âdi  günahlar günahtır. Kul hakları için ya helallik almak,  ya da onları ödemek zorunluluğu vardır. Şerkavi şerhinde bu hadîsi şerifin açıklamasında   böyle denilmiş­tir. Şafiîlerin fıkıh kitabı Bacûri'de: Hac ederken Araf at'da, Mina'da vefat edenlerin kul hakları dahi bağışlanır,    diye yazılıdır. Bir de deniz savaşında şehid olanların kul haklan da bağışlanır.

 

462- İbni Ömer (Radıyallahu anh) der ki:

Birisi Mescid-i Resûl'de ayağa kalkıp ya Resûlallah! Biz hac için hangi yerden ihrama girmeliyiz? diye sordu.

Buna cevaben Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

«Medine'liler, Zü'l-Huleyfe'den; Şam'lılar, Cuhfe'den; Necid hal­kı, Karn'dan ihrama girerler.» îbni Ömer, rivayetinde der ki; Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: «Yemenliler de Yelemlem'-den ihrama girerler,» buyurduğunu bazıları söylüyor. Halbuki ben bu son kısmı Hazretİ Peygamberden işitmedim-.

Mütercim :

Medine-i Münevvere. halkının hac ve ömre niyeti ile ihram ve telbiye için miktarı, zamanımızda Hazreti Ali kuyusu ile bilinen ve şöhret bulan ve yaklaşık olarak Medine'ye bir buçuk saat mesa­fede bulunan Zü'1-Huleyfe adındaki yerdir. Mekke-i Mükerreme'ye on günlük (yaklaşık olarak 400 km.) yoldur. Şam, Mısır ve Mağrib halkının miktarı, Cuhfe hizasında bulunan Rabiğ diye bilinen yer­dir. Denizden gidenler, Rabiğ hizasında ihrama girerler. Mekke-i Mükerreme'ye dört günlük yoldur.

Necid ve Irak halkının miktarı, Mekke-i Mükerreme'ye yakla­şık olarak yedi günlük mesafede bulunan Yelemlem adındaki yer­dir. İşte bu yerleri ihramsız olarak geçmek hac ve ömre için caiz değildir. Bu miktarlardan ihrama girmek vacibdir. İhramsız ge­çenler üzerine kurban kesmek vacib olur. Bir özürden dolayı ihram elbisesi giyilmezse günah sayılmaz; fakat fidye vermek gerekir.

 

463- Hazreti Ömer (Radıyallahu Anh) anlatır:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri Akîk vadisin­de şöyle buyurdu:

«Bu gece Rabbim tarafından bana biri (Cibril) geldi ve şöyle dedi: Bu vadide namaz kıl. Hem de hac ile ömrenin ikisine birden (Hacc-i Kıran'a) niyet et.»

Mütercim:

Akîk vadisi, Medine'ye dört mil mesafede yaklaşık olarak bir saat) bir yerdir.- Medine-i Münevvere'nin en makbul ve lezzetli suyu burada bulunan Urve Kuyusundan çıkmaktadır. Yarım saat daha ötede Hazreti Ali kuyusu ve Zül-Huleyfe vardır; ve Medîne'li-lerin mikatı da burasıdır.

 

464- Hazreti Ya'Iâ  (Radıyallahu Anh)   anlatır:

Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretlerine birisi gelip ya Resüiallah! koku sürünmüş olduğu halde ömre hacci için ihrama giren kimse hakkında ne buyurursunuz? diye sordu. Peygamberi­miz biraz beklediler ve hemen vahy geldi. Vahy tamam olunca Haz­reti Peygamber,

«Ömerden soran nerede?» diye sordu ve adam getirildi. Hazre­ti Peygamber şöyle buyurdu:

«Üzerinde olan kokuyu üç defa yıka. Giydiğin cübbeyi çıkar (ihram elbisesini giy) ve haccında yaptığını ömrede de yap.»

Yani, ihrama girmek, tavaf ve sa'y etmek, traş olmak ve yasak şeylerden sakınmak hususunda hac ile ömre arasında fark yoktur. Ancak Arafat'da ve Müzdeîife'de vakfeler, taş atma işleri hacca ait­tir; bunlar ömrede yoktur.

 

465- îbni Ömer  (R.A.)'dan rivayet edilmiştin

«Lebeyk (emrine hazırım), Allah'ım, lebbeyk! Lebeyk, şerikin yoktur senin, lebeyk! Hamd ve nimet senindir. Mülk de senindir. Şerikin yoktur senin.»

Mütercim ;

Meal olarak Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in telbiyesi bu idi. Hanefî mezhebine göre, hac veya ömre, için niyet ederek ih­rama giren kimse hakkında telbiye şart ve farzdır. Namazda iftitah (başlangıç) tekbiri farz olduğu gibi... İftitah tekbiri almaksızın na­maz sahih olmadığı gibi, telbiyesiz hac ve ömre de sahih değildir.

Şafiî ve Hanbeli mezheblerinde lebbeyk (telbiye) sünnettir, farz ve şart değildir. Maliki mezhebinde niyetle birlikte ya telbiye ge­tirmek veya iş ve hareket olarak mikattan bir kaç adım ileriye yü­rümek lazımdır. Telbiyeyi yüksek sesle söylemek müstahabdır. Fa­kat ihrama girerken kendisi işitecek kadar bir sesle söylemek daha faziletlidir. Diğer vakitlerde sesi yükseltmek erkekler için müstahab­dır. Kadınlar ise her zaman kendileri duyabilecek kadar bir sesle telbiye getirirler.

 

466- îbni Abbas  (R.A)'dan rivayet edilmiştir:

«Musa (Aleyhisselâm) ise, onu telbiye getirerek Ezrak vadisine inişini görüyor gibiyim."

 

467- Hazreti Enes (R.A)'den rivayet edilmiştir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Seslem Hazretleri, Veda haccı yılında Mekke-i Mükerreme'ye vardıkları zaman Yemen tarafından gelen Hazreti Ali'ye (Kerremellahu vechehu) şöyle buyurdular:

«Ya Ali îhrama girerken neye niyet ettin? » Hazreti Ali dedi ki: «Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ihram niyetine niyet et­tim.» Buna karşılık Hazreti Peygamber şöyle buyurdular:

«O halde kurban keseceksin ve olduğun gibi ihramlı    kalacaksın.» (Kıran haccı durumunda olduğunu, kurban kesinceye kadar ihramdan çıkmaması gerektiğini bildiriyorlar. Hz. Ali, ihrama gi­rerken niyetini Peygamberimizin ihram niyetine bağlamış ve Pey­gamberimiz gibi Kıran haccı yapmıştır.)

 

468- Ebû Musa El-Eş'arî  (Radıyallahu Anh)  der ki: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri beni Yemen bölgesine göndermişti. Yemen'den Hacca geldiğim zaman, Batha'da Hazreti Peygamberi buldum. Bana sordu.-

«Ne niyetle ihrama girdin?» Ben de: Resûlûllah'm ihram niyeti­ne niyet ettim, dedim.

«Beraberinde hedy (Harem'de kesilecek nişanlı kurban) var mı? «Ben de: Hayır! dedim. Bunun üzerine niyetimi ömreye çevirerek te­mettü hacı yapmama işaret buyurdular ve tavaf, sa'y ve tiraşdan sonra ihramdan çıkmamı emrettiler.

Mütercim:

Hazreti Ali (Kerremellahu Vectieh), beraberimde kurbanlık (hedy) getirdiğinden onun kıran haccı yapmasını emretmişlerdi. Ebû Musa ise, beraberinde kurbanlık Chedy) bulunmadığı için ömre yapmasına ve sonra farz hacca niyet ederek haccının temettü hac olmasına işaret buyurmuşlardı. Fakat daha sonra Hazreti Ömer (Ra­dıyaîlahu Anh) zamanında böyle önce Kıran hacca niyet eden ve beraberinde kurbanlık götürmeyen kimsenin de her iki haccı bir ihramda tamamlanması sahih kabul edilmiştir.

Ebû Musa El-Eş'arî ve diğerlerine olan müsaade, peygambere ait özelliklerdendir, dediler. Bundan sonra gelecek beş altı hadîsi-şerif bu kabildendir. Hatta Hazreti Ömer, bir defasında Ebû Musa El-Eş'arîye şu tarzda bir açıklama yaptı:

— Allah'ın kelâmında «Hac ile Ömreyi tamamlayınız ayeti kerimesiyle, hac ve ömrenin her ikisinin birden tamamlanması emre-dildiği gibi Peygamberin sünnetinde de, Peygamber Sallallahu Aley­hi ve Sellem Hazretlerinin, hac ve Ömre tamam olup kurbanmı kesinceye kadar ihramdan çıkmadığı görülmüştür. Büyük müctehid-lerden yalnız îmam Ah'med bin Hanbel CAllah'ın rahmeti üzerine olsun) Hazretleri ve Zahirî'ler, bu hükmün halâ bakî olduğuna ve herkes için terviye gününe (arefe gününden bir gün öncesine) ka­dar hac niyetini her ne vakit isterse ömreye çevirebileceğini kabul etmektedirler.

 

469- Hazreti Aişe  (Radıyallahu Anha)   anlatıyor:

Hac mevsiminde (Zilkade ayının sonlarına doğru) biz Peygam-ber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in beraberinde hac ve ömre niyeti ile Medine'den çıkıp topluca mikattan ihrama girdik. Kimi yalnız farz hacca niyet ederek ihrama girdi. Kimisi de hac ve ömrenin her ikisi için niyet ederek ihrama girdi. Kimisi de ömre niyeti ile ihrama girmişti. Medine'ye, on mil mesafedeki Şeref isimli yere indiğimiz zaman, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem beraberinde olan bü­tün hacılara hitaben şöyle buyurdu:

«Sizden hanginizin beraberinde kurbanlık yoksa ve haccını ömreye çevirmek istiyorsa, bunu yapsın. Fakat beraberinde kurban­lık olan kimse, yapmasın (niyetini değiştirmesin), hac bitinceye ka­dar ihramdan çıkmasın.»

Peygamberin bu emri üzerine hac niyetlerini ömreye çevirenler ve önceki niyetlerinde kalanlar oldu. Fakat Hazreti Peygamber ve ashabından bazıları, yanlarında kurbanlık bulunmak ve kendileri de vücud bakımından kuvvetli olmak sebebiyle hac niyetlerini öm­reye çeviremediler. Tam bu sırada namaz kılamadığımdan (adet gördüğümden dolayı ağlarken    Peygamber     Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanıma geldi: «Ne ağlıyorsun, ey hatun?» dedi. Ya Resûlallah! dedim, sizin bütün ashaba ömre için müsaade ettiğinizi işittim. Hal­buki ben ömreden mahrum kaldım. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sejlem:

«Derdin nedir?» buyurdu. Ben de: Adet gördüm; bu halimle öm­re tavafı yapamayacağım. Onun için ağlıyorum, dedim.

Hazreti Peygamber buyurdu ki:

«Kaybın olmayacak! Sen de Adem kızlarından birisin. Allah Tea-lâ Hazretleri, onlara takdir ettiğini (adet görme halini) sana da tak­dir etmiştir. Sen hac niyetinde kal. Cenabı Allah, ömreyi de sana na­sip edebilir.»

Böylece hac vazifelerine devam ettik. Arafat'dan Mina'ya dön­düğümüz vakit temizlendim. Sonra farz tavaf Cifaze) için Mina'dan Mekke'ye indim. Tavafımı yaptım ve tekrar Mina'ya döndüm. Sonra Mekke'ye dönüşte Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraber Mina'dan çıktık. Mekke'de iken Hazreti Peygamber, kardeşim Ab-durrahman'ı yanma çağırdı ve ona şu emri verdi:

«Hemşireni al,' Harem hudutlarından çıkar (Ten'im adındaki ye­re kadar götür). Oradan Ömre için ihrama girsin. Ömreyi tamamla­dıktan sonra yanıma geliniz. Sizin gelmenizi bekleyeceğim.»

Bu emir üzerine Harem dışındaki Ten'im'e gidip ihrama gir­dim ve ömre için gerekli vazifeleri tamamladıktan sonra aynı gün Hazreti Peygamberin huzurlarına vardığım zaman: «Ömreni tamam­ladın mı?» buyurdu. Ben de: Tamamladım, dedim. Sonra Hazreti Peygamber Medine'ye dönmek için bütün kafileye emir verdi. Biz de (veda tavafından sonra) Hazreti Peygamberin maiyetinde Medine'­ye doğru yola, koyulduk.

 

470- Hazreti Aişe   (R.A.)  anlatıyor:

Medine'den Peygamber Sallallahu   Aleyhi ve Sellem ile çıktığı­mızda bu çıkışımızın yalnız hac için olduğu kanısında idik. Kabe'yi tavaf ettik Resûl-i Ekrem beraberinde kurbanlık getirmiyenlere ih­ramdan çıkmalarını emretti. Kurbanlık getirmeyenler ihramdan çık­tılar. Peygamber'in  zevceleri  de kurbanlık getirmediklerinden ih­ramdan çıktılar. Yalnız ben, adet gördüğüm için Kabe'yi tavaf et­memiştim. (Ömre yapmamıştım.) Sonra terviye günü, ihramdan çık­mış olanlar hac için niyet ederek tekrar ihrama   girdiler Haccımızı tamamlayarak Mina'dan Mekke'ye dönerken geceyi   geçirmek için Muhassab adındaki yere indiğimizde dedim ki: Ya Resûlallah! Her­kes hac ve ömre ile dönerken ben yalnız hac ile dönüyorum; Özrüm gereği ömre yapamadım. Bunun üzerine Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:

«Mekke'ye geldiğimizde sen (ömre  için)  tavaf     etmedin   mi?»

Ben de»

— Hayır dedim! Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

«O halde kardeşinle   (Abdurrahman'la)    Ten'im'e git ve oradan

ihrama girerek ömreni yap. Falan yer ve filan vakitte buluşuruz.»

buyurdular. Ben de öylece yaptım. Sonra Peygamberin zevcelerin­den Safiyye de, Mina'dan döndüğümüz gece adet gördüğü için bana, galiba veda tavafımı yapamayacağımdan Medine'ye dönüşü gecik­tireceğim, dedi. Bir fırsat bularak Safiyye'nin bu halini Hazreti Pey­gambere arz ettim. Hazreti Peygamber Safiyye'ye hitaben şöyle bu­yurdu:

«Kısır, belalı kadın! Sen bayram günlerinde farz olan ziyaret (İfâza)   tavafım yapmış değilmi   idin?* Safiye der ki: Evet, tavaf ettim! dedim. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyur­du: «Zararı yok, yola çıkabilirsin."   (Veda tavafı özürlü kimselerden )

 

471- İbni Abbas (Radıyallahu Anh) anlatıyor: Veda haccı yılında Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Haz­retleri ile bütün ash&b hac niyeti ile ihrama girmişlerdi. Mekke'ye Zilhicce ayının dördüncü pazar günü sabahleyin varıldı. O gün Hazreti Peygamber ashaba, hac niyetlerini ömreye çevirerek tavaf ve sa'y yaptıktan sonra traş olup ihramdan çıkmalarını emrettiler. Ashab bu durum karşısında: Ya Resûlallah, ihramdan nasıl çıkış? diye sordular. Hazreti Peygamber, «ihramdan tam çıkış!» buyurdu­lar. (İhram sebebiyle yasak olan şeyleri hal âl kılan çıkış...)

Mütercim:

Böyle farz haccı değiştirip ömreye çevirmek üç müctehid imâ­ma göre, o yılla mahsus, Peygamberin özel hallerindendir. İmain Ahmed bin Hanbel ve Zahirîlere göre, bu hüküm şimdi de geçerli­dir. Nitekim yukarıda ayrıntılı bilgi geçmişti.  .

 

472- Hazreti Peygamberin pak  zevcelerinden Hazreti   Hafsa (Radıyallahu Anha) rivayet ediyor*

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimize sordum: Her­kes hac niyetini ömreye çevirdi; halbuki siz ömre ihramınızdan çık­madınız? Buyurdular ki:

«Ben başımı bu işe iyice sokdum ve kurbanlığımı da (özel bir ni­şan olarak) tasmaladım. Artık kurbanımı kesmeden ihramdan çı­kamam.»

Mütercîm :

îmam Azam bu hadîsi şerife dayanarak der ki, Peygamber Saî-lallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri Kıran haccı niyeti ile ihrama gir­mişti. Onun için haccın en faziletlisi kıran hacadır. Sonra Temettü haccıdır. Bundan sonra da ifrâd haccı gelir.

îmam Şafiî,ve îmam Malik'e göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem yalnız hac için (ifrad haccı için) ihrama girmişti. Yahut önce hac için ihrama girmiş, sonra ömreyi hacca ilâve etmişti. Bu itibarla haccın en faziletlisi ifrad hacçı^ır. Sonra temettü haccıdır. Bundan sonra Kıran haccı gelir.

îmam Ahmed'e göre Hafsa Hazretlerinin rivayet ettiği bu hadî­si şerife göre Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri yalnız temettü (ömre) niyeti ile ihrama girmişti. Onun için kurban götürüldüğü takdirde faziletli olan önce ömre için ihrama girmektir. Kurban götürülmediği takdirde f-aziletli olan kıran haccıdır.

Bir de îmam Azam'a göre, temettü niyeti ile ihrama gireri kinspye temettü kurbanı lazımdır. Kıran haccma muvaffak olan kimse­ye de şükür kurbanı lazım gelir. 'Yalnız hac için (ifrad haccı için) ih­rama giren kimseye kurban lâzım gelmez; bunda ittifak vardır. Fakat hacdan sonra yalnız ömre yapmak gerekir. İmam Azam ile İmam Malik Hazretlerine göre ömre müekked bir sünnettir; farz ve vacib değildir. İmam Şafii ve İmam Ahmed'e göre, ömre de hac gibi farzı' ayindir.

 

473- Hazreti Cabir'den (Radıyallahu Anh) rivayet  edilmiştir:

Veda haccı yılında biz Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in beraberinde olarak hacca (ifrad hacca) niyet etmiştik ve böylece ihrama girmiştik. Sonra Hazreti Peygamber bize şöyle buyurdu:

«Siz haccmızı ömreye çeviriniz de Kabe'yi tavaf ediniz, Safa ile Merve arasında sa'y ediniz ve sonra saçlarınızı kısaltınız. Sonra ih­ramdan çıkmış olarak bekleyiniz. Sonra terviye günü gelince hac için ihrama giriniz. Daha önce yaptığınız niyeti de temettü kılınız.»

Ashab dediler ki: Ya Resûlallah! Hac niyetimizi nasıl temettü niyetine çevirebiliriz? Nitekim niyetimizi olarak belirledik. Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:

«Siz, emrettiğimi yapınız. Eğer kurbanımı getirmemiş olsaydım, size emrettiğimi ben de yapardım. Fakat bayramın birinci günü kur­banım Mina'da kesim yerine ulaşmadıkça, bana ihram sebebiyle haram Cyasakl olan şeyler helâl olmayacaktır.» Sonra ashabı kiram Hazreti Peygamberin emri üzere hareket ettiler; niyetlerini ömreye çevirdiler.

 

474- İbni Abbas  (R.A.)'dan rivayet edilmiştir:

«Hac niyeti ile olan ihramınızı ömreye tebdil ediniz; Ancak hedy kurbanlığını tasmalayan kalsın. Kurbanlığını tasmalayan kimseye, onu kesim yerine götürüp kesmedikçe ihramdan çıkmak helal ol­maz.»

Mütercim   :

Üç imama göre hac ihramını ömreye çevirmek işi, peygambere ait özelliklerdendir. Bu da cahiliyet zamanında hac aylarındaki öm-reyi fenalıkların en büyüğü saymalarına karşılık buna müsaade edil­mişti. Yalnız Hanbeli mezhebi ile Zahirîlere göre bu hüküm halâ ba­kîdir. Nitekim geniş olarak yukarda anlatılmıştı.[28]



[28] Ömer Ziyaeddin Dağistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayınevi:243-254


Konu Başlığı: Ynt: Hac bahsi
Gönderen: Emirhan8a üzerinde 22 Aralık 2014, 22:50:38
Kim Allah rızası için hacceder de ihramda iken kötü söz söylemez ve günah   işlemezse, henüz  anasından  doğmuş   (günahsız) hale döner. "ALLAH-ü Teala, her günahı affedebilir ama kul hakkını asla".Kul hakkı için helallik almalıyız çünkü ALLAH (c.c.) bu günahı affedemez.


Konu Başlığı: Ynt: Hac bahsi
Gönderen: Ceren üzerinde 22 Aralık 2014, 22:54:06
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan Sümeyye abla.Rabbim bizleri hakkıyla hacca giden ve hacdan döndükten sonra İslamı hakkıyla yaşayan kullarından eylesin bizleri inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Hac bahsi
Gönderen: yasin8c üzerinde 29 Aralık 2014, 14:21:25
Kim Allah rızası için hacceder de ihramda iken kötü söz söylemez ve günah   işlemezse, henüz  anasından  doğmuş   (günahsız) hale döner. Rabbim iz bizlered e  saglıklı bir şekilde hacca gitmeyi nasip etsin .. amin ..


Konu Başlığı: Ynt: Hac bahsi
Gönderen: İkraNuR üzerinde 07 Ocak 2016, 15:50:26
selamun aleyküm.
konu çok güzel bir şekilde anlatılmış. sayenizde bu konuyla ilgili çok bilgiler öğrendim. emeğinize sağlık.
Allah c.c. razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Hac bahsi
Gönderen: Damla üzerinde 07 Ocak 2016, 16:06:56
Esselamu aleykum..(niyet ettim Allah için hizmet etmeye.)İnşAllah biz de hacca gidebiliriz.Allah herkese nasib etsin inşAllah hacca gitmeyi.Vesilenizle bir bilgiyi daha öğrendim.Allah c.c. razı olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Hac bahsi
Gönderen: SeLiNaY 8 üzerinde 07 Ocak 2016, 16:51:38
Hz. Aişe efendimizde şöyle buyurmuştur : Ya Resulallah savaş ve cihadin sevab bakımından en faziletli olduğunu görüyoruz .O halde bizde cihad edemeyiz mi ?
Efendimiz ise : "hayır.. Fakat makbul bir hac sizin için en faziletlisidir. Buyurmuştur.
Burada cihadı kurtarmanın ve muslumanlik için savaşmanin sevabı hacca gore daha azdır. Hac farz bir ibadettir. Bu nedenle durumu üyelerin senenin belli bir aylarında gitmeliyiz.
Allah razı olsun