> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Zübdetül Buhari > Fetih gazası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fetih gazası  (Okunma Sayısı 1078 defa)
17 Haziran 2011, 13:37:22
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 17 Haziran 2011, 13:37:22 »



FETİH GAZASI

 

1079- Babasından rivayet ederek Hişam (Radıyallahu Anh) der ki:

Mekke'nin fethi yılında, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem1-İn Medine'den onbin kişi ile Mekke'ye doğru hareket etmiş olduğu haberini Kureyş kavmi alınca, Hazreti Peygamberin gelişinden bir haber almak üzere üç kişjyi Medine'ye doğru gönderdiler. Bu öncüler Mekke reisi Ebû Süfyan ile Hakim bin Hüzam ve Büdeyl bin Verka idiler. Bunlar Merru'l-Zehran adındaki vadiye vardıkları zaman, yanmakta olan pek çok ateşler gördüler. Ebû Süfyan arkadaşlarına:

—Bu nedir? dedi. Büdeyl bin Verka:

—  Bunlar Huzaa kabilesinin ateşleridir, cevabını verdi. Ebû Süf­yan:

—  Hayır, onların olsaydı, bu kadar çok olmazdı, dedi. Sonra on« lar, Hazreti Peygamberin öncü askerleri tarafından yakalanarak Pey­gamberin huzuruna getirildiler. Ebû Süfyan hemen Hazreti Peygam­berin huzurunda islâmı kabul etti. İslâm ordusu   daha sonra biraz ilerleyince, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazreti Abbas'a şöyle buyurdu:

«Sen, Ebû Süfyam, bütün süvarilerimizin geçecek olduğu yol kenarında durdur. İslâm ordusuna baksın (ve dehşeti görsün, hayret etsin) .

Hazreti Abbas bu emre uyarak Ebü süfyanı askerlerin geçit ye­rinde bekletti. Çeşitli kabilelere ait askerler alay alay Ebû Süfyan'-in önünden geçmeğe başladı. Bir kabile geçerken Ebû Süfyan, Hazre­ti Abbas'a sordu:

—  Bu hangi kabiledir? Hazreti Abbas:

—  Gifar kabilesidir, dedi. Ebû Süfyan:

—  Tuhaf şey! Benimle Gifar arasında ne var? Neden benimle savaşmak için gelmişler? dedi. Sonra Cüheyne,   Sa'd bin   Hüzeym, Süleym kabileleri de geçerken Ebû Süfyan ayni sözleri tekrarladı. Sonra Ebû Süfyan'm ömründe görmediği muhteşem bir alay önün­den gelip geçerken yine Ebû Süfyan, Hazreti Abbas'a sordu:

—  Bu hangi kabiledir? Hazreti Abbas:

—  İşte bunlar Medine'lilerdîr. Bunlar Sa'd bin übade'nin sanca­ğı ve komutası altında bulunan Ensar'dan ibaret askerlerdir, dedi.

Sonra Sa'd bin Ubade, Ebû Süfyan'm hizasına gelince, onu azar­lar şekilde:

—  Ey Ebü Süfyan! Bugün büyük savaş günüdür. Bugün Ka'be civarında cana kıymanın mubah sayılacağı bir gündür, dedi.

Ebû Süfyan, Hazreti Abbas'a hitab ederek:

—  Bu tehlikeli günde beni korumanız ne iyi şey!... dedi.

Sonra Hasreti Peygamber beraberinde bulunan ashabın seçkin-leriyle. Peygamberlik sancağı da Zübeyr bin Avvanı'ın elinde oldu­ğu halde Ebû Süfya'nın önünden geçerken Ebû Süfyan Hazreti Pey­gambere dedi ki: Bana Sa'd bin Ubade'nin söylediğini biliyormusu-nuz? Hazreti Peygamber: «Ne dedi?» buyurdu. Ebû Süfyan da:

—  Şöyle şöyle dedi, diye karşılık verdi. Hazreti Peygamber bu­yurdu ki:

«Sa'd yanılmıştır. İşin doğrusu, bugün, Allah Tealâ'nın Kâbenîn şerefini yücelteceği bir gündür ve ona örtü giydireceği hir gündür.»

Rayi der ki: Sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Mek­ke şehrinin ken-mnda Hacûn adı verilen yerde Peygamberlik sanca­ğının dikilmesi için emir verdi. Sonra Mekke'ye yukarı tarafından inerek girmesi için Halid bin Velidi görevlendirdi. Hazreti Peygam­ber de o yerden (Kedâ adı verilen yerden) Mekke'ye girdi.

Mütercim:

Bu rivayet diğer sahih rivayetlere aykırıdır. Çünkü sahih'olan rivayette Halid bin Velid, Mekke'ye aşağı tarafından ve Hazreti Pey­gamber de yukarı tarafından girdiler.

Bu Mekkenin fethi gününde Halid bin Velid'in arkadaşlarından iki (Ceyş bin Eş'ar ve Kürz bin Cabir El-Fihrî) şehid olmuş ve müş­riklerden de on üç kişi öldürülmüştü. Bu şekilde müşrikler Mekke'yi teslim etmişlerdi.

 

1080- Abdullah bin Mes'ud (Radıyallahu Anlı) der ki:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Mekke'nin fethi günün­de Mekke'ye girince Kabe'nin çevresinde üçyüz altmış tane put var­dı. Hazreti Peygamber sopa ile bu putları dürterek;

«Hak (İslâm dini) geldi; batıl (putlar ve şirk) yok o!du. Hak gel­di; artık batıl, bir şey başlatamaz ve gideni de geri çeviremez.»

Mütercim:

îbni Hibban'm rivayetinde. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sel-lem'ın sopa ile putları dürtmesiyle o putlar kendiliğinden yere düşü­yorlardı, şeklinde anlatılmaktadır.

 

1081- Amr bin Seleme (Radıyallahu Anh) der ki:

Bizim oturmakta olduğumuz yer, insanların uğrak yeri olan bir su kenarı idi. Bize uğrayan yolculara, çeşitli meselelerden, Arabla-nn ahvalinden ve peygamberlik davasında bulunan zattan hep ha­berler sorardık. Yoldular, Allah Tealâ Hazretlerinin o zatı peygam­ber olarak gönderdiğini, ona Kur'an'ı vahyettiğini ve bir kısmı da böyle bir iddiada bulunduğunu soyuyorlardı. Ben küçük yaşımda o yolculardan epeyce ayetler ezberlemiştim. Ayetler sanki kalbime ve hafızama işlenirdi. Zaten Bedevi Arablarm çoğu, müslüman olmak için Mekke'nin fethini bekliyorlardı. O zat, Mekke'lilere üstün gelirse muhakkak peygamberdir, hele durun bakalım, diyorlardı. Mekke fet­hedilince, her kavim islâm olmak için koştu. Benim babam Seleme de islâmı kabul edip kendi kabilesi olan Seleme kavmine geldi ve de-diki: Vallahi, ben size, hak Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanından geliyorum! Bize şöyle buyurdu!

«Şu namazı şu vakitte şöyle kılınız. Şu namazı da şu vakitte şöyle kılınız. Namaz vakti gelince, sizden biriniz ezan okusun ve en çok Kur'an bileniniz size imam olsun.»

Bizim kabile adamlarımız baktılar ki, yaşım küçük olmasına rağ­men benden daha iyi Kur'an bilen yok. Altı - yedi yaşlarımda oldu­ğum halde beni imam yaptılar. Ben onlara namaz kıldırıyordum. El­bise olarak üzerimde bürde denilen bir entari vardı. Secdeye var­dığım zaman bu elbisem toplanıyor ve avret yerlerimden bir kısmı açılıyordu. Biz namaz kılarken oradan geçmekten olan bir kadın be­nim bu halimi görerek cemaata dedi ki, bu imamınızın örtünmesini sağlasanıza... Sonra cemaat bana uzun bir elbise satın aldılar ve giy­dirdiler. Artık o elbiseden duyduğum ferahlığı hiç bir şeyden duy­madım.

Mütercim:                                 

İmam Şafiî Hazretleri, çocuğun imam olmasının caiz olduğu hük­münü bu hadîs-i şeriften çıkarmaktadır. Çocuk mümeyyiz yaşta (kâr ile zararı ayırabilecek bir yaşta) olursa imameti  şafiî   mezhebinde caizdir. Avret yerlerinin açık olarak namaz kıldırması halinde na­mazı iade etmemek ise, o zaman bu kabilenin örtünmenin farz oldu ğunu bilmeyişlerinden olmuştur, denebilir.[43]



[43] Ömer Ziyaeddin Dağistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayınevi:722-726
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fetih gazası
« Posted on: 23 Nisan 2024, 14:53:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fetih gazası rüya tabiri,Fetih gazası mekke canlı, Fetih gazası kabe canlı yayın, Fetih gazası Üç boyutlu kuran oku Fetih gazası kuran ı kerim, Fetih gazası peygamber kıssaları,Fetih gazası ilitam ders soruları, Fetih gazasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes