๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zaferin Yolu ve Şartları => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 28 Haziran 2010, 06:50:58



Konu Başlığı: Güzel Bir Misal
Gönderen: Zehibe üzerinde 28 Haziran 2010, 06:50:58
GÜZEL BİR MİSAL VE ÇOK MÜHİM BİR NASİHAT

KADIN VE AİLE EKİM 93

Allahu taala rahmet eylesin, kabrinde nur içinde yatsın, ruhu şad olsun, baba dostu, ak sakallı, yaşı yüzü geçmiş, mübarek bir Mehmet Amca vardı; göğsünde istikl(l madalyası, eli tesbihli, ağzı dualı, boynu bükük, hali mütevazi, ahlakı çok güzel, işi dürüst, dili tatlı, hakiki bir mümin idi. Medine-i Münevvere'de anlattılar.

Karısı ağır haztalanmış, ölüm döşeğinde yatarken, yanına girdiğinde:

-Efendi! Bana haklarını helal et! Diye rica etmiş; Mehmet Amca da:

-Hanımcığım 60 küsür yıllık evliliğimizde beni hiç kırmadın, üzmedin, darıltmadın; senden çom memnunum, ne hakkım olabilir ki, varsa helal olsun... diye cevap vermiş.

60 küsür yıl bir arada yaşayıp birbirini hiç kırmayan İslami bir aile! Mehmet Amca yakınlarına anlatmış:

"Hanımım, maşallah, çok vefalı, çok sadakatlı bir hatun idi, vefatından sonra bile iki sene sabahları rüyama gelip beni namaza kaldırmaya devam etti.." demiş.

Çok garip ve ibretli bir diğer maceraları da şöyle:

Mehmet Amca, hanımının vefatından sonra yine gelmiş, konuşa konuşa tavafı beraber yapmışlar, sonra Mehmet Amca içinden kendi kendine:

"A! Demiş, yahu bizim hanım vefat etmiş değil miydi?!! Dönüp bakmış hanım yanında yok..."


Sevgili okuyucular!

Yeni nesiller İslam'dan uzak, Batı kültürü ve terbiyesiyle yetişiyor. Halbuki İsl(m dini her yönüyle bir harika, eşsiz, emsalsiz, şaheser bir hazine... Millet İsl(mı bırakmakla, öyle kıymetli şeyler kaybediyor ki tariflere sığmaz; sanki sarayı bırakıp, mezbeleye yerleşmiş; ipekli harika kumaşları atmış, çula-çaputa sarılmış; kebabı-baklavayı-kaymağı reddetmiş kuru-küflü ekmek yemekte; huzuru-rahatı tepmiş, kavgayı, stresi, boğuşmayı tercih eylemiş... gibi!

Zamane insanı ve sözde aydın kişiler bilmiyorlar ki, olgun, kamil, salih, faziletli bir insan olmak hiç de kolay bir iş değildir. Şeytan var, nefs-i emmare var, hubb-ı dünya var... kara cahillik, kötü mühitler, fena arkadaşlar, ruhsuz tahsiller, yanlış eğitimler, ters öğretimler, yalancı felsefeler, yıkıcı ideolojiler, müstehcen mecmualar, kötü filimler, materyalist ve şehvetperest radyo-televizyon yayınları, sapık öğretmenler, tahripkar kitaplar... arasında zavallı ve toy bir insanın, rehbersiz, yardımcısız, irşadsız doğru yolu bulması mümkün mü?!!

İsl(m, zaten bu korkunç tehlikeleri atlatmayı, bu büyük engelleri aşmayı, maddi ve manevi düşmanları yenmeyi, menzil-i maksuda selametle ulaşmayı, saadet-i dareyne kavuşmayı sağlamak için gelmiş; Allahu taalanın ilahi bir kurtuluş ve mutluluk reçetesi... İslamsız ne şahsın, ne ailenin huzuru sağlanır! İslamsız milletlerin derteleri, toplumların korkunç hastalıkları, devletlerin çirkin tecavüz ve haksız çatışmaları önlenemez. Her ferdi, ailevi, ruhi, bedeni, içtimai, beynelmilel problemin çözümü İslam'da ve Kur'an'dadır.

Batı medeniyeti bu probleri çözemiyor, hatta birçok problemin kaynağı o; bizzat kendisi müsebbip ve suçlu! Çünkü ne şeytanı bilir, ne nefs-i emmareyi! Bilakis şeytani duygular nefsani ve şehvani arzuları gıcıklar ve kamçılar; hayrı ve merhameti, takvası ve vefası yoktur, son derecede materyalist ve menfaatperesttir. Maddi gücü dolayısıyle dünyaya şimdi o hakim olduğundan her yerde haksızlık, sıkıntı ve bunalım var; fertler stresli, aileler geçimsiz, intiharlar ve boşanmalar çok, eşler vefasız, çocuklar arsız, milletler huzursuz, devletler sulhsüz, dünya birçok insanın başına zindan...

Onun için vakit geçirmeden milletçe kendi öz kültürümüze dönelim, İslam'a sımsıkı sarılalım ki, fert ve alie, millet ve devlet olarak başarılı ve bahtiyar olabilelim.