๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 03 Haziran 2011, 16:25:27



Konu Başlığı: Zina eden cariye hakkındaki hükmü
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 03 Haziran 2011, 16:25:27
f) Zina Eden Cariye Hakkındaki Hükmü:

 

Hz. Peygamber (s.a.), cariye zina eder ve muhsan (evli) da olmazsa celd (döğme) ile hükmederdi.[423]» Cariyelerle ilgili olan: "Evlendikten sonra fuhuş (zina) yaparlarsa onlara hür kadınların cezasının yarısı (uygulanır). "[424]âye­tine gelince; bu âyet, evlendikten sonra cariyenin cezasının, hür kadına uy­gulanan celd (değnek) cezasının yarısı olduğu hakkındadır. Evlenmeden Ön­ce zina etmesi durumunda ise Hz. Peygamber (s.a.), celd uygulanmasını em­retmiştir.                                                 

Celd konusunda iki görüş vardır:                       

1) Bu bir haddir. Şu kadar var ki, evlenmeden önce ve sonrası \A fark­lıdır. Evlenmeden önce cariyenin efendisi tarafından ikâmesi mümkft iken, evlendikten sonra ancak devlet başkanı tarafından uygulanır.

2) Evlilikten önce çeldi ta'zirdir, had değildir. Bu, Müslim'in Sahih'inde rivayet edilen şu hadisi iptal etmez. Ebu Hureyre merfû olarak Hz. Peygam­ber'e (s.a.) nisbet ediyor: "Birinizin cariyesi zina ederse onu döğsün (celd) ve ayıplamasın (başına kakmasın). Üç defa böyle davransın. Dördüncü defa yine yaparsa yine döğsün ve onu bir örme (ip) karşılığında bile olsa satsın." Bir rivayetinde de: "Onu Allah'ın kitabı gereği dövsün." ifadesi vardır.[425]

Yine Müslim'de, Hz. Ali (r.a.) .bir hitabesinde şöyle demiştir: Ey insan­lar! köleleriniz evli olsun olmasın, onlara haddi tatbik ediniz. Çünkü Hz. Pey­gamber'e (s.a.) ait bir cariye zina etmişti. Hz. Peygamber (s.a.) bana, ona celd vurmamı emretmişti. Ben de baktım ki, cariye henüz nifastan yeni çık­mış. Ona celd uygularsam öldüreceğimden korktum (ve uygulamadım). Du­rumu Hz. Peygamber'e anlattım, Bana: "(Aferin) iyi yapmışsın." buyurdu[426]

Şeriat literatüründe "ta'zir" ifadesinin kapsamına "had" de girmekte­dir. Nitekim Hz. Peygamber'in (s.a.): "On kamçıdan fazlası ancak Allah'ın koyduğu hadlerden birinde vurulabilir."[427] hadisinde bu durum sözko-nusudur.

Hem cins hem de miktar bakımından ondan daha fazlasıyla yapılan ta'-zir cezalan pek çok yerde sabittir ve neshi de vâki değildir. Hilâfına da icmâ yoktur.

Her nasıl olursa olsun, cariyenin evlenmeden önceki hali ile sonraki ha­linin farklı olması gerekir. Aksi takdirde (âyetteki) kayıtlamanın bir mânası olmaz. Yahut, evlilikten önce cariyeye had yoktur denecektir ki sahih sünnet bunu iptal etmektedir. Veya evlilikten önceki cezası hür kadının cezasıdır, evlilikten sonra ise yarasıdır denilecektir. Bu ise kesinlikle bâtıldır. Şeriatın kaidelerine ve usûle muhaliftir. Ya da şöyle denilecek: Evlilikten önce döğül-mesi (celd) ta'zir, evlilikten sonra ise haddir. Bu yorum daha güçlüdür. Bir başka yorum da şöyle olacaktır: İki durum arasındaki fark haddin uygulanı­şı konusundadır, sayısında değildir. Evlilikten öncesinde olursa haddin uy­gulanması efendiye ait iken, sonrasında yapılması durumunda had devlet baş­kanı tarafından uygulanacaktır. Bu, getirilen yorumların içerisinde doğruya en yakın olandır.

Şöyle de denebilir: Âyetteki, evlilikten sonra cezanın hür kadının cezası­nın yarısı olacağı şeklindeki kayıt, bir yanlış anlamanın önüne geçmek için olabilifc. Şöyle ki: Birileri, bekâr birisine uygulanan celd cezası naşı! ki evli­likle recme dönüşüyorsa, cariyenin cezası da evlilikle hür kadının had cezası­na dönüşür, şeklinde yanlış anlayabilir. Cezanın yarıya indirilmesi, cariyenin ekmel haline yani evlilik sonrasına ait suç için zikredildi ki, bu dönemde bu kadarla yetinüdiğine göre evlilik öncesinde o kadarla yetinileceği evleviyetle anlaşılsın. Doğruyu en iyi Allah bilir.

Zina eden ve had cezasının tatbikine tahammülü bulunmayan bir hasta hakkında Hz. Peygamber (s.a.), içerisinde yüz (koruk) hurma bulunan bir salkım alınmasını ve onunla hastaya bir defa vurulmasını hüküm buyurmuş­lardır.'[428]


[423] Buharı, 86/35; Müslim, 1703; Muvaita, 2/826; Tirmizî, 1440; Ebu Davud, 4469. Ebu Hu­reyre ve Zeyd b. Halid el-Cühenî anlatıyorlar: Hz. Peygamber'e evli olmayan cariyenin zina etmesi durumu soruldu. Hz. Peygamber: "Eğer zina ederse celd vurun, yine zina ederse yine celd vurun. Sonra yine zina ederse yine celd vurun. Sonra bir Örgü ipe de olsa satın." buyurdu.

[424] Nisa, 4/25.

[425] Bu lafızla olan bu iki rivayeti Ebu Davud (4470, 4471) tahric etmiştir. Müellifin dediği gibi Müslim'de bulunmamaktadır. Müslim'in lafzı şöyledir: "Sizden birinizin cariyesi zi­na eder de zinası ortaya çıkarsa, ona had vursun ve ayıplamasın. Sonra yine zina ederse ona had vursun ve onu ayıplamasın. Sonra üçüncü kez yine zina eder ve zinası ortaya çı­karsa onu kıldan bir ip karşılığında da olsa satsın." Bir başka rivayetinde de: "Sonra dör­düncüde satsın." şeklindedir.

[426] Müslim, 1705; Ebu Davud, 4473; Tirmizî, 1441.

[427] Buharı, 86/42; Müslim, 1708; Ebu Davud, 4491.

[428] Ahmed, 5/222; İbn Mâce, 2574. İbn İshak—Yakub b. Abdillah b. el-Eşec—Saîdb. Sa'd b. Ubâde—Sa'd b. Ubâde senediyle. Hafız îbn Hacer Telhîs'de (3/59) şöyle diyor: Dâra-kutnî (3/99), Füleyh —Ebu Hâzim— Sehl b. Sa'd senediyle rivayet etmiş ve Füleyh ve­himde bulunmuştur. Doğrusu; Ebu Hâzim-Ebu Ümâme b. Sehl silsilesi ile olacaktı. Ebu Davud da (4472) hadisi, Zühri—Ebu Ümâme— Ensar'dan bir adam senedi ile rivayet et­miştir. Nesâî; Ebu Ümâme b. Sehl b. Huneyf —babası isnadı üe rivayet etmiştir. Tabera

nî; Ebu Ümâme b. Sehl—Ebu Saîd el-Hudrî kanalı ile tahric etmiştir. Senedlerin (turuk) hepsi de mahfuz ise o takdirde Ebu Ümâme, hadisi birçok sahabeden rivayet etmiş, bir defasında da irsal etmiş (mürsel olarak rivayet etmiş) olur. Bulûğu 'l-Merâm 'da şöyle de­niyor: "Bu hadisin isnadı hasendir. Ancak mevsûl mü mürsel mi

olduğunda ihtilâf edil­miştir."

İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/159-160.