> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Zıhardan dönmek tabiri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zıhardan dönmek tabiri  (Okunma Sayısı 1221 defa)
30 Mayıs 2011, 12:39:13
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Mayıs 2011, 12:39:13 »



2— Zıharda "Dönmek" Tâbirinden Ne Kasdedilmektedir?

 

Çoğunluk fukahaya göre keffâret ancak zıhardan sonra dönüş ile vacib olur. Sonra bunlar "dönüş"ten ne kastedildiği konusunda ihtilâf etmişler­dir. Zmar sözcüğünü aynen tekrarlamak mı, yoksa onun sonrasında olan bir şey mi? İki görüş vardır:

Bütün Zahirîler: "Dönüş" zıhar sözcüğünün tekrarlanmasıdır, demiş­lerdir. Bunun seleften hiçbir kimseden nakletmemişlerdir. Zahirîlerden önce böyle bir görüş ileri süren de olmamıştır. Gerçi böyle bir ayıptan hemen hemen hiçbir mezhep de uzak kalmış değildir. Bunlar şöyle demektedirler: Yüce Allah keffâreti yeni başlanılan zıhar sebebiyle değil, sadece tekrarlanan Tihar yüzün­den vacip kılmıştır. Âyetle istidlal üç açıdan olmaktadır:

Birincisi: Arap lügatinde "bir şeye dönme" ifadesinden, ancak o şeyin benzerinin ikinci defa yapılması mânası anlaşılır. İşte Allah'ın Kitab'ı, Rasû-lü'nün kelâmı ve Arabın sözleri önümüzde; Yüce Allah: "Eğer onlar (dünyaya) geri gönderilseler, yine men olundukları şeylere döneceklerdir." buyurmak­tadır.[979] Bu âyet, " = dönmek" fiilinin "lam" harfi ile kulla­nılması bakımından, zıhar âyeti ile aynıdır ve "Daha önce işledikleri şeyleri ikinci defa işlemek" anlamındadır. Yine: "Eğer siz dönerseniz, biz de döne­riz."[980] âyeti de öyle; "Eğer siz günahı tekrar işlerseniz biz de cezayı tekrar­larız." mânasındadir. Yine: "Gizli konuşmaktan menedildikten sonra, yine o menedildikleri şeye dönenler...."[981] buyurulmaktadır. Bizzat zıhar hükmünü getiren sûrede yer alan bu âyet, "dönmek"ten maksadın ne olduğunu açıkla­maktadır. Çünkü fiil olarak da, maksat olarak da onun aynısıdır. Araların­da tekrardan doğan bir aynilik çağrışımı yakînen bulunmaktadır.

Diyorlar ki: Zıharda bulunanların söyledikleri, zıhar sözüdür. "Söyle­diklerine dönmek" ise, o sözü ikinci defa tekrarlamak demektir. Arap bunun dışında başka bir şey anlamaz. Sözün tekrarının dışında kalan diğer şeyler ya onu tutmak (boşamamaktır), ya azimdir, ya da cimadir. Bunlardan hiçbi­ri sözle olacak bir şey değildir. Dolayısıyla bunlardan birini yapmak ne lâfı/ açısından ne de mâna açısından dönmek (tekrar) olmaz. Çünkü tutmak (boşa-mamak), azim ve cima zıhar değildir ki, bunlardan birini yaptığında zıhara dönmüş olsun.

Diyorlar ki: Eğer dönmekten "kişinin nefsini menettiği şeyden dönmesi" mânası kasdedilseydi, —nitekim " = Hibeden döndü." denilir— o takdirde yerine buyurulurdu. Nitekim = Hibesinden dönen, kusmuğuna dönen gibi­dir. "[982] hadisinde öyledir.

Ebu Muhammed b. Hazm, Hz. Âişe hadisini delil olarak kullanır: "Evs b. Sâmit'in kadınlara karşı aşırı düşkünlüğü vardı. Bu aşırı düşkünlüğü iyice arttığında, karısına zıhar vardı. Bu aşırı düşkünlüğü iyice arttığında, karısı­na zıhar yapardı. Yüce Allah onun hakkında zıhar keffâretini indirdi."[983] Hadis böyle. îbn Hazm şöyle der: Bu ifade tekrarı gerektirir ve bu zaruridir. Zıhar konusunda sahih olan tek haber de budur. "Bu görüşte olan hiçbir sahabî yoktur." şeklindeki bize karşı şamatanıza gelince, peki siz bize, "Dönmek, çımadır veya azimdir veya tutmak (boşamamak)tır" veya "o, cahiliye döne­mindeki zıhara dönmektir" diyen tek bir sahabî gösterin. Siz hiçbir zaman, ashaptan yana bizim kadar şanslı olamazsınız!

'Çoğunluk ulema onlara karşı çıkmışlar ve şöyle demişlerdir: "Dönme'-nİn mânası önceki lâfzın tekrarlanması demek değildir. Eğer lâfzın tekrarı "dönme" olsaydı o zaman  Sonra söylediklerini iade ederler." derdi. Çünkü  Sözünü aynısıyla tekrar (iade) etti."denilir.  Dönmek"   kelimesi   ise   fiillerde   kullanılır   ve" = Yaptığına döndü. Hibesine döndü." denilir. Bu örnekler ile kullanılışeklidir.       

 Yine İşine döndü, görevine döndü, haline döndü, lütufkârlığına döndü, kötülüğüne döndü vb." denilir. Bu mânada şeklinde ile de kullanılır.

Söze gelince, sadece) " = Sözü tekrar (iade) etti." şeklinde kulla­nılır. Nitekim Dımâd[984] b. Sa'lebe Hz. Peygamber'e:) " = Sözlerini bana tekrarla." demiştir. Yine Ebu Saîd" = Onları bana tekrarla, Ya Rasûlallah!" demiştir.

Doğrusu bu, bağlayıcı değildir: Hem denildiği gibi de denilir. Hadiste, "Sözünü aynen tekrarladı." mânasında enil­mektedir. Bundan daha kötüsü. Zahirîlere karşı: "Sözün iadesi dünün iadesi gibi muhaldir. Çünkü iki ayrı zamanın bir araya gelmesi mümkün değildir." şeklinde getirilmek istenen delildir. Bu son derece fasittir. Çünkü sözün iade­si, fiilin İadesi kabilindendir. O da bizzat birinciyi değil, onun gibisini getir­mek demektir. Mutaassıp kimselerden gelen ve "Zahirîlerin ihtilâfı dikkate alınmaz." şeklindeki bir söze ise şaşmamak elde değildir. Böylesi bir konuda hem onlarla birlikte araştırma yapıyor, hem de böyle bir sözle onlara reddiye çıkarıyorlarhadisindeki kullanılışı delil kullanarak onları redde çalışan kimsenin iddiası da aynı şekilde bozuktur. Çünkü bu hadis, âyete benze­memektedir. Onun benzeri: "Gizli konuşmaktan menedildikten sonra, yine o menedildikleri şeye dönmeye çalışanları... görmedin mi?"[985] âyetidir. Buna rağmen bu âyet zihar âyetin-deki maksadı açıklamaktadır: Çünkü menedildikleri şeye dönmeleri bizzat yasaklanan şeye dönmeleri demektir, ki o da gizli konuşmaktır. Bundan maksat da o fısıldaşmanın aynısını tekrarlamak değildir, bilâkis yasaklanan şeye (gizli konuşmaya) dönmektir. Aynı durum zıhar âyetindeki: için de sözkonusudur. demektir. îsm-i mef'ûl mânasında bir masdardır ve o da: "kendisine haram olan kadına benzetmesi sebebiyle zevce­nin haram kıhnması"dır. Dolayısıyla haram olana dönmek, sözüne dönmek olur. Dönmek de onun fiilidir. Bu, "dönmekten maksat cimadu*." diyenle­rin yaklaşımı olmaktadır.                                                         

Meselenin esası şurada yatıyor: Burada masdar mef'ûl "söylenen şey" manasınadır. "Söylenen şey" de kadının haram kılınması­dır. demektir. O da "Haram kıldıktan sonra ona dö­nerek mubah kılmak istemek"tir. Bu te'vil Arapça'nın gramer ve kullanılış tarzına uygundur. Selef ve halef ulemasının büyük çoğunluğunun benimse­diği görüş budur. Nitekim Katâde, Tâvûs, Hasan (el-Basrî), Zührî, Mâlik vb, hep böyle söylemişlerdir. Seleften hiçbir kimsenin; ne sahabeden, ne tabiîn­den, ne de onlardan sonra gelen nesillerden, âyeti "sözün iadesi" şeklinde tefsir ettiği asla olmamıştır. Burada "dönme"yi sözün iadesi kabul edenlere gizli kalan bir husus vardır ki, o da şudur: Fiile dönüş, şu anda^ üzerinde ol­duğu halden ayrılıp, daha önce üzerinde bulunduğu hale dönmeyi gerektirir. Nitekim, "Eğer siz dönerseniz biz de döneriz." âyetinde öyledir. Baksanıza! Onların dönüşü, şu anda üzerinde bulundukları iyi hallerinden ayrılıp daha önce üzerinde bulundukları kötü hallerine dönmeleri demektir. Şair'İn:

"Eğer iyiliğe dönerse, dönüş övgüye değer" sözü de böyledir Şu andaki zıhar yapanın üzerinde bulunduğu hal, zıhar sebebiyle olan haramhktır. Daha önce üzerinde bulunduğu hal ise, nikâh sebebiyle cimanin helâlliğidir. Dolayısıyla zıhar yapanın dönmesi, zıhardan önce üzerinde bulun­duğu helâllik haline dönmesidir. Keffâreti gerektiren şey de işte budur. Düşün! Dönmek, ondan ayrıldıktan sonra kendisine döneceği bir durumu gerektirir. Böylece, hibeden dönmekle, zıhar yapanın söylediğine dönmesi arasındaki farkın sırrı da ortaya çıkmış oluyor. Çünkü hibe "mevhûb" (hibe edilen) mana­sınadır ve bir eşyadır. Ondan dönmek, daha önce olduğu gibi, onu mülkiye­tine sokmak ve onda tasarrufta bulunmak mânasını içerir. Zıhar yapanın duru­mu ise böyle değildir. Çünkü o, haram kılma ile eşlikten çıkmıştır. Dönmek­le de, tahrimden önce eşi ile birlikte üzerinde bulunduğu hale rücû talebinde bulunmuş olmaktadır. Dolayısıyla daha uygun olan, bu mânada yani demek; hibede de demektir. Hz. Peygamber Evs b. Sâmit'le Seleme b. Sahr'a zıhar keffâreti vermelerini emir buyurmuştur. Halbu­ki bunlar zıhar sözcüğünü iki defa telaffuz etmemişlerdir. Çünkü ne bizzat kendileri bunu Hz. Peygamber'e bildirmişler, ne onların yerine zevceleri söyle­miş, ne de bir başka sahabî bildirmemişti. Hz. Peygamber de onlara: "Bunu bir kere mi, iki kere mi söylediniz?" diye sormamıştı. Eğer böyle bir şart olsay­dı, onu açıklamayı ihmal etmezdi.

Meselenin sırrı şuradadır: "Dönmek" İki durumu içermektedir: Kendisine dönülen şeyi, kendisinden dönülen şeyi. "Dönmek" kavramı için bu ikisi  zaruridir. Kişinin kendisinden döndüğü şey, onu bozmak ve iptal etmek mânası taşıyor; kendisine döndüğü şey de tercihini ve iradesini belirtiyor. Dolayısıyla zıhar yapan kimsenin dönüşü, zıhann bozulması ve iptalini; zıddını da tercih ettiğini ve istediğini gerektiriyor. Selefin âyetten anladığı mâna, aynen böyle­dir. Çünkü onların bir kısmı dönmek "bizzat isabettir" diyor, bir kısmı "cimadir" diyor, bir kısmı "dokunmaktır" diyor, bir kısmı da "azimdir" diyor.

"Keffâret sadece iade edilen zıhar hakkında vacip kılınmıştır." sözünü­ze gelince; eğer bununla "sözü iade edilen" zıharı kastediyorsanız, o zaman bu kendi anlayışınız doğrultusunda bir iddia olur. Yok "zıhar yapanın dedi­ğine iade edilen zıharı" kastediyorsanız, o takdirde bu, birinci lâfzın iadesini gerektirmez.

Evs b. Sâmit'in zıharı hakkındaki Hz. Âişe hadisine gelince; hadis ne kadar sahihse, mezhebinize delâleti de o kadar uzaktır.

Sonra dönmeye, lâfzın iadesinden başka bir anlam verenler ihtilâf etmiş­lerdir: Acaba dönmekten maksat, zıhar akabinde, hemen boşamamak (imsak) mıdır? Yoksa başka bir şey mi? İki görüş vardır: Bir grup: "Sen boşsun!" diyecek kadar beklemesidir. Zıhar ile talâk birbirine bitişik olarak verilmedi­ği takdirde, keffâret gerekir, demişlerdir. Bu görüş Şafiî'ye aittir.

Ona karşı çıkanlar şöyle diyorlar: Mâna olarak bu, Mücâhid ve Sevrf'-nin görüşleridir. Bu tek nefeslik süre, zıharı keffâret gerektirici özelliğinden çıkaramaz. Hakikatte keffâreti gerektiren şey sadece ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zıhardan dönmek tabiri
« Posted on: 23 Nisan 2024, 19:04:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zıhardan dönmek tabiri rüya tabiri,Zıhardan dönmek tabiri mekke canlı, Zıhardan dönmek tabiri kabe canlı yayın, Zıhardan dönmek tabiri Üç boyutlu kuran oku Zıhardan dönmek tabiri kuran ı kerim, Zıhardan dönmek tabiri peygamber kıssaları,Zıhardan dönmek tabiri ilitam ders soruları, Zıhardan dönmek tabiriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes