๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 21 Temmuz 2011, 02:27:01



Konu Başlığı: Yemek duaları
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 21 Temmuz 2011, 02:27:01
13- Yemek Duaları:

 

Allah Rasûlü'nün (s.a.) yemekten önce ve sonra yaptığı dualar:

Rasûlullah (s.a.) mübarek ellerini yemeğe uzattığında "Bismillahi= Allah (c.c)ın ismiyle yemeğe başlarım" der, besmele ile yemeğe başlamayı emre­der ve "Sizden biriniz yemek yiyeceği zaman besmele çeksin. Başlangıcın­da besmele çekmeyi unutursa desin."[912]buyurdu. Hadis, hasen-sahihtir.

Yemekte besmele çekmek, sahih görüşe göre vaciptir. Bu, Hanbeîî mez-. hebi fakîhlerinin iki görüşünden birisidir. Yemekte besmeleyi emreden ha­disler sahih ve sarih (açık)tır. [913] Bu hadislerde kapalılık yoktur. Bunlara muhalefet etmeyi caiz gören ve bunları zahirinden başka mânaya hamleden bir icmâ da yoktur. Besmeleyi terkeden kişinin yemesi ve içmesinde ortağı şeytandır.                                                                                 

Burada zaruri olarak şu mesele ortaya çıkıyor:                           

Yemek yiyenler topluca olduğunda içlerinden birinin besmele çekme­siyle şeytanın, onların yemeğinde ortaklığı sona erer mi, yoksa hepsinin besmele çekmesiyle mi şeytanın ortaklığı sona erer?

îmam Şafiî: Bir kişinin besmele çekmesi, diğerlerine de yeterlidir, de­miş ve bu meseleyi, toplumdan bir kişinin selâmı almasının, aksırana grup­tan birinin rahmet dilemesinin yeterli olması gibi değerlendirmiştir.

Demliyor ki: Şeytanın ortaklığı b kişiden, bizzat kendisi besmele çek­medikçe sona ermez. Başkasının besmele çekmesi, onun için yeterli değildir.

Huzeyfe (r.a.) hadisi buna işaret etmektedir:

Rasûlullah'Ia (s.a.) birlikte bir yemeğe gittik. Bir cariye koşar gibi gel­di elini yemeğe uzattı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) cariyenin elini tuttu. Daha sonra bir a'râbî geldi. Allah Rasûlü (s.a.) onun da elini tuttu ve buyurdu ki: "Muhakkak şeytan besmele çekilmeden başlanan yemekten yemek ister. Şeytan, bu cariye ile yemeğe katılmak istedi, elini tuttum. Daha sonra bu a'rabf ile geldi yine elini tuttum. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, şeytanın eli, cariye ve a'rabînin eliyle birlikte avu-cumdadır. [914]Sonra Allah Rasûlü (s.a.) besmele çekti ve yemekten yedi.

Şayet bir kişinin besmele çekmesi yeterli olsaydı, şeytan bu yemeğe elini hiçbir şekilde uzatamazdı.

Bu görüşe şu şekilde cevap verilir: Rasûlullah (s.a.) önce elini yemeğe uzatıp sonra besmele çekmedi. Ama ilk önce cariye besmele çekmeden elini uzatmıştı. A'rabî de böyle yapmıştı. Bundan dolayı da şeytan onlarla bir­likte yemeğe el uzatmış oldu. Dolayısıyla burada, yemeğe ilk başlayan bes­mele çektiğinde, daha sonra besmele çekmeden yemeğe başlayan kişiyle şeytanın birlikte olmasına deliliniz var mıdır? Bu şekilde cevap verilebilir, ancak bunu nakzeden bir hadis bulunmaktadır. O da Tirmizî'nin Hz. Âi-şe'den (r.anha) sahih senedle rivayet ettiği şu hadistir: Hz. Peygamber (s.a.), ashabından altı kişiyle birlikte yemek yiyordu. Bir a'rabî geldi, iki lokma yedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.): "Şu a'rabîye gelince besmele çekşeydi, sizin için de yeterli olurdu." buyurdu.[915] Şu bir gerçek ki Rasûlul­lah (s.a.) da ashabı da (r.anhum) besmele çektiler. A'rabî besmele çekme­den gelip yediğinden dolayı şeytan onunla birlikte geldi ve yemekten iki lokma almış oldu. Şayet a'rabî besmele çekseydi, bu hepsi için yeterli olurdu.

Selâmı geri alma ve aksırana rahmet dileme meselesine gelince; onlar­da ihtilâf vardır. Çünkü Hz. Peygamber'den (s.a.) sahih olarak rivayet edildiğine göre şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz aksırdığında, hemen "elhamdülillah" desin. Zira aksırmayı (veya hamdeleyi) işiten herkese "yerhamukellah" demek haktır."[916]Şayet bu iki hüküm kabul edilmiş olsa dahi, bunlarla yemekte besmele arasındaki fark açıktır. Çünkü şeytan, bes­mele çekilmeden yenilen yemekte, yiyene ortak olur. Başkası besmele çekse de şeytanın ondan uzaklaşmasına sebeb olmaz. Onunla birlikte yer. Başka­sının çekmesiyle yemekte belki şeytanların ortaklığı azalır. Fakat besmele çekmeyenlerin yanında yemeğe devam ederler. En doğrusunu Allah bilir.

Câbir'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Allah Rasûlü "Besmele çekme­yi unutan kişi, yemeğini bitirdiğinde ihlâs sûresini okusun." buyurmuştur. Bu hadis'in sübûtu hakkında ihtilâf vardır.[917]

Rasûlullah (s.a.) yemekten sonra şöyle dua ediyordu:

'Muhtaç olmadan, devamlı, sayısız, bereketli, temiz (lâyık) hamd sadece Rabbimiz Allah'a mahsustur." Bunu Buharı rivayet etmiştir.[918] Çoğu kere şöyle dua ederdi:

"Bizi yediren, içiren ve müslümanlardan kılan Allah'a (ö.c.) ham-dolsun."[919]

Şöyle de dua ederdi:

"Yediren, içiren ve onu boğazdan kolayca geçiren ve ona çıkış yolu yaratan Allah'a hamdolsun."[920]

Buharî, Rasûlullah'm (s.a.) şöyle yemek duası yaptığım

"Bize yeterli derecede rızık veren ve bizi muhafaza eden Allah'a (c.c) hamdolsun."[921]

Tirmizî, Allah Rasûlü'nün (s.a.) şöyle buyurduğunu nakleder: "Kim, yemek yer de:

'Güç ve kuvvet harcamaksızın beni doyuran Allah'a hamdolsun.' der­se, Allah (c.c.) onun geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar."[922]

Allah Rasûlü'nden (s.a.) naklolunduğuna göre huzurlarına yemek ge­tirildiğine "Bismillah" der, yemeğini bitirdiğinde ise:

"Ey Allah'ım! Yedirdin, içirdin. Muhtaç etmedin, memnun ettin. Hi­dayet ettin. Dirilttin. Verdiğin nimetlerin mukabilinde Sana hamdol-sunt"[923] derdi. Hadisin isnadı sahihtir.

Sünen'âe Hz. Peygamber'den (s.a.) rivayet edildiğine göre yemek ye­diğinde şöyle dua ederdi:

"Hamd, bize ihsan eden, bizi hidayet eden ve bizi doyuran, içiren, ve bize her türlü ihsanı ulaştıran Allah'a (c.c.)dır." Hadis hasendir.[924]

Yine SünenJde rivayet olunduğuna göre Rasûlullah (s.a.) şöyle bu­yuruyor:

"Sizden biriniz yemek yediğinde şöyle desin:

"Ey Allah'ım yemeğimizi bereketlendir. Daha hayırlısını bize öbür de yedir." Allah'ın (c.c.) kendisine süt içirdiği kişi de:

"Ey Allah'ım! Bizi süt ile bereketlendir ve sütümüzü çoğalt." dt Çünkü, yeme ve içme yerine geçecek sütten başka bir nimet yoktur." dis hasendir.[925]

Rivayet olunduğuna göre, Allah Rasûlü (s.a.) bir kaptan su içerken üç kere nefes alır, her nefeste "elhamdülillah'1 der, sonunda ise Allah'a (c.c.) şükrederdi.[926]

Allah Rasûlü (s.a.) evine vardığında bazen: "Yemeğiniz var mı?" diye sorardı. Hiç bir yemekte asla kusur aramaz, bilâkis arzu ettiği zaman yer­di. Şayet evde bulunan yemekten hoşlanmazsa onu bırakır, bir şey söyle­mezdi.[927] Bazen de: "Ondan hoşlanmıyorum ve ona karşı iştah duymu­yorum. "[928] buyururdu.

Bazen yemeği överdi. Nitekim evde katık olup olmadığını sorar, onlar da: "Evde sirkeden başka bir şey yok" dediklerinde; onu getirtir, yemeğe başlar ve: "Sirke ne güzel katıktır.[929]' buyururdu.

Rasülullah'ın (s.a.) bu ifadelerinde, sirke; süt, et, bal ve et suyuna üstün tutulmamış, sadece bu durumda mevcut olan katığı övmüştür. Şayet evde et veya süt bulunsaydı, sirkeden daha fazla överdi. Sirke hakkında bu şekilde buyurması, bir bakıma katığı sunanın kalbini hoş tutmak ica-bettiğindendir. Yoksa sirkenin diğer katıklara göre bir üstünlüğü yoktur.

Hz. Peygamber'e (s.a.) oruçlu olduğu bir zamanda herhangi bir ye­mek sunulduğunda: "Ben oruçluyum."[930]buyururdu. Oruçluyken ken­disine yemek sunulan kişiye de, yemek takdim eden kişi için dua etmesini, şayet oruçlu değilse, o yemekten yemesini emrederdi.[931]

Allah Rasûlü (s.a.) bir yemeğe davet edildiğinde, ashabından birisi de kendilerine katıldıysa, ev sahibine: "Bu bize katıldı, istersen gelmesine izin ver, dilersen geri dönsün."[932] diyerek durumu, bildirirdi.

Sirke hakkındaki hadiste geçtiği üzere, üvey evladı Ömer b. Ebî Sele­me (r.a.) ile birlikte yemek yerken: "Besmele çek ve önünden ye!"[933]' buyurduğu gibi, yemek esnasında konuşurdu (sohbet ederdi).

Bazen misafirlerine, ikramı çok sevenlerin yaptığı gibi defalarca ye­mek teklifi yapardı. Nitekim Buharî'de, Ebu Hureyre (r.a.) hadisindeki süt içme hâdisesinde tekrar tekrar: "İç!" buyurmuş, hatta Ebu Hureyre (r.a.): "Seni hak ile gönderen Allah'a (c.c.) yemin olsun ki, sütü boğazım­dan geçirecek boş bir yol bulamıyorum." diyene kadar: "İç!" buyurmaya devam etmiştir.[934]

Bir toplulukta yemek yediğinde, onlara dua etmeksizin yanlarından ayrılmazdı. Abdullah b. Büsr'ün (r.a.) evinde:

"Ey Allah'ım, vermiş olduğun rızıkta onları bereketlendir! Onları af­fet! Onlara merhamet et!" şeklinde dua etmiştir. Hadisi Müslim rivayet etmiştir.[935]

Sa'd b. Ubâde'nin (r.a.) evinde şu şekilde dua etti:

"Oruç tutanlar, yanınızda iftar ettiler. Yemeğinizi iyi kişiler yediler. Melekler de sizin için Allah'a (c.c.) istiğfar ettiler."[936]

Ebu Davud'un rivayetine göre, bir gün Ebu'l-Heysem b. et-Teyhan Rasûlullah'ı ve arkadaşlarını (s.a.) yemeğe davet etti. Peygamber ve arka­daşları yemeği yediler. Yemek bittikten sonra Hz. Peygamber (s.a.): "Kar­deşinize, yediğinizin karşılığını veriniz!" buyurdu, Ashab-ı kiram: "Karşı­lığı ne ile olur ya Rasûlallah?" deyince, Rasûhıllah (s.a.): "Bir adamın evine girilip, yemeği yenilip, suları içildiğinde, onun için (Allah'a) dua ya­pılır. İşte karşılık vermek böyle olur.)[937]' buyurdu.

Rasûhıllah'tan (s.a.) sahih olarak rivayet olunduğuna göre; bir gece evine girdi, yiyecek bir şey istedi, fakat onu bulamadı. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Rabbim, beni doyuranı, doyur! Bana su verene, Sen de suver."[938]

Rivayet olunduğuna göre Amr b. el-Hamik, Hz. Peygamber'e (s.a.) içmek üzere, süt ikram etti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) "Ey Allah'ım! Ona hayat boyunca gençlik hali üzere kalmasını nasip et." diye dua buyur­du. Bu şahabı seksen yaşına bastığı halde saçının hiçbir teli beyazla-mamıştı.[939]

Fakir ve miskinleri misafir edenlere dua eder ve onları daima överdi. Bir keresinde; "Şu adamı ağırlayacak biri yok mudur ki Allah'ın rahmeti onun üzerine olsun." buyurmuş, bir diğerinde de kendilerinin ve çocukla­rının azığını misafirlerine ikram eden, Ensâr'dan bir sahabî ile hanımına: "Bu gece misafirinize yaptığınız muamele Cenâb-ı Hakk'ın çok hoşuna gitti.[940] buyurmuştur.

Allah Rasûlü (s.a.), küçük büyük, hür köle, bedevi muhacir kim olur­sa olsun, onlarla birlikte yemek yemekten çekinmezdi. Hatta Sünen sahip­lerinin naklettiklerine göre, cüzzamh birinin elinden tuttu, tabağa birlikte elini uzattı ve şöyle buyurdu: "Allah'a güvenerek ve Allah'a tevekkül ede­rek, Allah'ın ismiyle, ye."[941]

Sağ elle yemeği emreder, sol elle yemek yemekten sakındırır ve şöyle buyururdu: "Muhakkak ki şeytan, sol eliyle yer ve sol eliyle içer.'[942] Bu hadisten anlaşılan, sol eliyle yemenin haram oluşudur ki, sahih olan görüş de budur. Çünkü sol eliyle yiyen kişi ya şeytandır ya da şeytana benzetilmiştir. Sahih olarak rivayet olunduğuna göre, huzurunda sol eliyle yiyen bir kişiye: "Sağ elinle ye!*' buyurduğunda, adam (kibrinden); sağ elimle yiyemem! dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) beddua ederek: "Hiç­bir elinle yiyemeyesin!" buyurdu. Adam bundan sonra o elini ağzına hiç götüremedi.[943] Şayet sol elle yemek caiz olsaydı, adamın bu hareketin­den dolayı Hz. Peygamber (s.a.) beddua etmezdi. Eğer o adamın kibri, onu emre uymaya sevkettiyse işte bu durum hem açıkça bir isyandır, hem de bedduaya müstahak olmaya bir sebebtir.

Hz. Peygamber doyamıyoruz, diye şikâyet edenlere; birlikte yemeleri­ni, ayrı yememelerini ve bereketin artması için besmele ile başlamalarını emretmiştir.[944]

Rasûlullah'ın (s.a.) şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:

"Muhakkak ki Cenâb-ı Hakk, kulunun yemek yediğinde ve su içtiğin­de kendisine hamdetmesinden memnun kalır."[945]

Şöyle buyurduğu da rivayet olunmaktadır: "Yediğiniz yemekleri, Al­lah'ı zikrederek ve namaz kılarak eritiniz. Yemek yer yemez hemen uyu­mayınız ki kalbleriniz katılaşmasın."[946] Bu hadis hakkında söylenecek en uygun söz, onun sahih olmasıdır. Vakıa tecrübe de buna şahiddir. [947]


[912] Tirmizî, 1858; Ebu Davud, 3767 Hz. Âişe'den (r.anhâ) rivayet etmişlerdir. İbn Hib-bân (1341), Hâkim (4/18) hadise, sahihtir demişler; Zehebî de sahih olduğunu kabul etmiştir. Ayrıca hadisin, İbn Mes'ûd yoluyla İbn Hibbân'da (1340) ve Taberânî'nin Evsat'ında., râvilerİ sika fakat münkatı' olarak gelen bir şahidi vardır.

[913] Buharı, 70/2; Müslim, 2002. Vehb b. Keysân, Ömer b. Ebî Seleme'yi şöyle derken işitmiş: "Ben bulûğa ermeden önce Rasûlullah'm (s.a.) taht-ı terbiyesinde idim. Beş kişinin doyabileceği bir kaptan yerken elim kabın her tarafında dolaşıyordu. Efendim (s.a.) bana buyurdular ki: "Ey çocuk! Besmele çek! Sağ elinle ve önünden ye!" Bun­dan sonra yemekteki âdetim, emir buyurdukları şekilde olmuştur." Enes b. Mâlik'in (r.a.) Buharı rivayetinde ise; Rasûlullah (s.a.): "Besmele çekin! Ve herkes kendi önün­den yesin!" buyurdlar.

[914] Müslim, 2017; Ebu Davud, 3766.

[915] Tirmizî, 1858. Hasen-sahihtir. Hadis, besmelenin bereketinin büyüklüğünü ve fayda­sını açıklamaktadır. Mânası şöyledir: "Bu az yemeği Cenab-ı Hak benim mucizem olarak bereketlendirmiştir ki bu bize yeterliydi. Fakat besmele terkedilince bu bereket gitti." Yine hadis, yemekte besmeleyi terkeden kişiye mübalağayla azarlamayı içer­mektedir. Çünkü besmelenin terki yemeğin bereketini eksiltir.

[916] Buharî, 78/125. Müellif, burada hadisi mâna olarak rivayet etmiştir. Tamamım Bu-harî, Ebu Hureyre'den (r.a.) şöyle nakletmiştir: "Muhakkak Cenâb-ı Hak aksırmayı sever, esnemekten hoşlanmaz. Kişi aksırdığında Allah'a hamdederse, bunu işiten her müslümana yerhamukellah diyerek mukabelede bulunmak haktır, vecibedir. Esneme ise şeytandandır. Gücü yettiğince mâni olmaya çalışsın. Kişi esneyince, şeytan çıkar­dığı sesten dolayı güler." Buharî'nin diğer bir rivayetinde (78/126) ise: "Sizden biri­niz aksırdığında 'el-hamdülillah' desin. Bundan sonra kardeşi veya arkadaşı da 'yerhamukellah' desin. Arkadaşı ona 'yerhamukellah' deyince, o da yehdîkumullahu ve yushhu bâlekum' desin." şeklindedir.-

[917] Îbnü's-Sünnî, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle'dt (462) nakletmiştir. Senedinde Hamza en-Nasîbî vardır. Hadis uydurmakla itham edilmiş, metruk bir râvidir.

[918] Buharî, 70/54; Tirmizî, 3456. Hasen-sahihtir.

[919] Tirmizî, 3457; Şemâii-i Tirmizî,  193; Ebu Davud, 3850; İbn Mâce, 3283; İbnü's-Sünnî, 458.

[920] Ebu Davud, 3851. İsnadı sahihtir. İbn Hibbân, 1351. Nevevî ve İbn Hacer, hadise sahihtir, demişlerdir.

[921] Buharî, 70/54.

[922] Tirmizî, 3458. Enes'ten rivayet edilmiştir. Hafız tbn Hacer el-Emâli'l-Ezkâr'da hasen olduğunu belirtmiştir.

[923] Ahmed b. Hanbel, 4/62, 5/335; Ebuş-Şeyh, Ahlâku'n-Nebî, 238; Îbnü's-Sünnî, 466. İsnadı, müellifin dediği gibi sahihtir. Nevevî ve îbn Hacer de hadise sahihtir demişlerdir.

[924] Îbnü's-Sünnî, Amelu'l-Yevm ve'1-Leyte, 469. Senedinde Muhammed b. Ebî'z-Zuayzia vardır ki, İmam Buharî, hakkında; münkeru'l-hadis'tir, demiştir. Hafız Zehebî de bu hadisi onun münker rivayetleri arasında zikretmiştir.

[925] Tirmizî, 3455; İbnü's-Sünnî, 475. Tirmizı'ye göre hadis hasendir.

[926] İbnü's-Sünnî, Amelu'l-Yevm ve'I-Leyle, 472. Zayıf bir senedle nakletmişür. Suyu üç nefeste içmekle ilgili hadis, Enes b. Mâlik tarafından Buharı (74/26) ile Müslim'­de (2028) hamd ve şükür zikretmeksizin nakledilmiştir.

[927] Buharı, 70/21; Müslim, 2064.

[928] Buharî, 70/14; Müslim, 1945-1946; Ebu Davud, 3794; Nesâî, 4296, 98; îbn Mâce, 3241.

[929] Müslim, 2051-2052; Ebu Davud,  3811; Tirmizî,  1839-1840,  1842.

[930] Buharî, 30/61.                                                       

[931] Müslim,  1431.                                                       

[932] Buharî, 70/57.

[933] Buharî, 70/2; Müslim, 2022.

[934] Buharî, 81/17.                                                                             

[935] Müslim, 2042.                                                                               .

[936] Ebu Davud, 3854; Ahmed, Müsned (3/138); et-Tahavî, Müşkilu%l-AsĞr   1/498-99; Beyhakî, 7/287. İsnadı sahihtir.                                               

[937] Ebu Davud, 3853. Senedinde meçhul bir râvi vardır.               

[938] Müslim, 2055.

[939] İbnü's-Sünnî, Ameiu'l-Yevm ve'l-Leyle, 476. Senedinde metruk bir râvi vardır.

[940] Buharî, 65/Haşr/6; Müslim, 2054.

[941] Tirmizî,  1817; Ebu Davud, 3925; İbn Mâce, 3542.

[942] Müslim, 2020.                                                             

[943] Müslim. 2021.

[944]Ebu Davud, 3764; îbn Mâce, 3286; Ahmed, Müsned, 3/501. Vahşî b. Harb'den rivayet edilmiştir. Senedi zayıf olmakla birlikte hadis hasendir. Çünkü hadisin; 7er-ğtb (3/115, 121), İbn Hibbân (1345) ve Hâkim (2/103)'de mâna bakımından şâhidleri vardır.

[945] Müslim, 2734; Tirmizî,  1816.

[946] İbnü's-Sünnî, Amelu't-Yevm ve'l-Leyle, 489; İbn Hibbân, eö-Zuafö, 1/199. Senedin­de yalan hadis rivayetiyle töhmetlenmiş Bezîğ b. Hasan vardır.

[947] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/407-415.